- 19.10.2015 00:00
Dil eğitimi için bir süreliğine Amerika’ya geldim. Okulum Beyaz Saray’a 200 metre mesafede. Bu okulu açarak Bahçeşehir Üniversitesi gerçekten olağanüstü bir iş yapmış. Başta Enver Yücel olmak üzere tüm yöneticileri kutlamak gerekiyor.
Amerika’da konuştuğum pek çok insan Türkiye’yi merak ediyor.
En çok karşılaştığım soru 1 Kasım’da yapılacak seçim sonuçları. Onlara bu köşede yazdıklarımı, ekranlarda söylediklerimi tekrar ediyorum.
Seçimden 7 Haziran’a benzer sonuç çıkacağını; koalisyonun tek seçenek olmasına rağmen kurulmasının Erdoğan faktörü nedeniyle bir kez daha zor olacağını ifade ediyorum.
Ben, bana Türkiye’yi soranlara Amerika’nın Türkiye’ye bakışını soruyorum.
Anlatılardan çıkardıklarım şöyle: Türkiye-ABD ilişkileri tarihin belki de en zayıf döneminde. İlişkiler en alt düzeyde. En son Başbakan Davutoğlu’nun ziyaretinde bu durum net biçimde ortaya çıkmış.
Amerika’nın son dönemde özellikle basına yönelik baskılar, gazetecilerin soruşturulması, gözaltına alınması hatta dövülmesinden çok rahatsız olduğu açık açık ifade ediliyor.
BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ ESASTIR
Son olarak özel sektöre ait digital platformların hukuki bir gerekçe olmadan Erdoğan ve AKP’ye muhalif olan kanalları susturması, hatta bir adım ileri gidilerek bu kanalların devlet tarafından olası bir kapatma girişimi ile karşı karşıya kalması burada endişe ile izleniyor.
Bütün bu endişelere, eleştirilere rağmen ABD’nin Türkiye’ye yaklaşımı uluslararası ilişkilerin gerçeği olan “ulusal çıkarlar”ın galebe çaldığı da bir pozisyona tekabül ediyor.
Kabul edelim ki, bu sadece ABD açısından değil tüm uluslararası ilişkilerde geçerli. Bunun son örneğini Almanya Başbakanı Angela Merkel’in Türkiye ziyaretinde görüyor.
Merkel’in ziyaret öncesi medyaya yansıyan özellikle Suriyeli mültecilerin durumuyla ilgili haberler bunun en açık örneği. Sızan haberlere göre Merkel Suriyeli mültecilerin Avrupa’ya akışını kesmek, onları Türkiye’de tutmak için AB’de her platformda eleştirilen Erdoğan ve AKP hükümetine 3 milyar EURO yardım önerilmiş ancak bu miktar Erdoğan tarafından az bulunmuş.
ÇIKARA FEDA EDİLEN İNSANLIK
Sadece Almanya’da değil AB’nin pek çok ülkesinde Türkiye’de yaşanan anti-demokratik gidiş, otoriterleşme eleştiriliyor. Örneğin Almanya’da muhalefet Merkel’in Türkiye’ye ziyaretini iptal etmesini istiyordu.
Fransa’da, İngiltere’de de Türkiye’ye bakış konusunda ciddi eleştiri ve endişeler ifade ediliyor ama bu tepkiler, uluslararası ilişkilerdeki ulusal çıkar karşısında çaresiz kalıyor.
Türkiye’nin Suriye’deki pozisyonu için pazarlanan ‘değerli’ yalnızlık Merkel’in 3 milyar EURO’suna satılıyor. Suriyeli mülteciler yani insanlık, ulusal çıkarlara feda ediliyor.
Onun içindir ki, insanlığın, insani değerleri kurtaracak olan ulus-devletlerin bağımsızlıkları değil onları sınırlamaya çalışan sivil toplumdur, devleti sınırlamayı hedefleyen toplumsal siyasettir.
Yorum Yap