- 3.11.2014 00:00
6 Haziran 2012 öncesine kadar Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanlığı'na bağlı olan madenler, bu tarihten itibaren yayınlanan genelge ile Başbakanlığa bağlandı. Genelgenin yayınlandığı Resmi Gazete’de hiçbir gerekçe yok. Unutmadan, ilgili genelge ile Başbakanlığa bağlanan sadece madenler değilmiş.
SADECE MADENLER DEĞİL
Neler mi, okuyalım.
“Kamu kurum ve kuruluşları (Belediyeler ve il özel idareleri hariç) ile sermayesinin yüzde ellisinden fazlası kamu kurum ve kuruluşlarına ait şirketlerin, kendi mülkiyetlerinde veya tasarruflarında bulunan taşınmazlarıyla ilgili olarak; kamu kurum ve kuruluşları, vakıf, dernek veya bunların şirketlerine, gerçek veya tüzel kişilere; satış, kira, irtifak, takas, tahsis, devir vb. her türlü tasarrufa yönelik işlemleri için Başbakanlıktan izin alınacaktır.” (16.06.2012 tarih ve 28325 sayılı Resmi Gazete’deki 2012/15 nolu genelge).
Yani Başbakanlığa bağlı olan sadece madenler değil, yüzde ellisinden fazlası devletin olan her şey varmış.
AK PARTİ POPÜLİZMİ
Peki neden?
Neden hükümet/devlet, vatandaşa etkili hizmet etmek yerine devleti küçültmek değil her şeyini kontrol etmeye çalışır? Bunun basit bir cevabı var: İktidarın, siyasal meşruiyetini sürdürmek için devletin tüm iktisadi ve siyasi kaynaklarını kontrolsüz biçimde kullanabilmesi için. Eski Türkiye’de bu tarz siyasete “popülizm” deniyordu.
Devletin sahip olduğu iktisadi ve siyasi güç, iktidara gelen her partiye cazip gelmiş ve halkı değil devleti sahiplenmişlerdir.
İktidara gelen parti/ler, devlet olanaklarının bir rant mekanizması aracılığıyla toplumun belirli kesimleriyle paylaşarak sonraki seçimi kazanmayı hedeflemiştir.
ESKİ’Yİ TAKLİT EDEN YENİ
12 yıllık iktidarının son üç yılında AK Parti, çoğulculuktan çoğunlukçuluğa, demokratikleşmeden otoriterliğe, Türkiyelilikten AK Partiliğe kaydı.
Hükümetin siyasetten ekonomiye, eğitimden sağlığa, çözüm sürecinden Alevilerin açılımına, akademiden medyaya, din ve vicdan özgürlüğünden cemaatlerle mücadeleye, iç politikadan dış politikaya kendini getirdiği yer, her alanda popülizmdir.
Açık olan bir şey var ki, madenlerin de yüzde 50’den fazlasının devlete ait olduğu her şeyin Başbakanlığa bağlanmasının arkasında, devletin küçülmesi, halka etkili hizmet etmesi değil, iktidarın imkan ve olanaklarının arttırılarak kendi siyasal meşruiyeti sürdürecek iktisadi gücün oluşturulması hedefi var.
Her konuda olduğu gibi siyaset yapma konusunda da Eski Türkiye’yi taklit eden bir Yeni Türkiye var karşımızda.
Yazık…
Yorum Yap