- 14.08.2013 00:00
Önceki gün Cumhuriyet'in Ankara Temsilcisi Utku Çakırözer önemli bir haberi kamuoyu ile paylaştı. Habere göre İP, CHP'ye, AK Parti'ye karşı adını 'Milli Hükümet ya da Atatürk Devrimleri Hükümeti Planı' koydukları bir ittifakı önermiş. Hatta 3 Ağustos'ta CHP Genel Merkezi'nde Kılıçdaroğlu'nun odasında bu senaryonun konuşulduğu bir toplantı bile gerçekleşmiş.
Bu ittifak önerisine Kılıçdaroğlu'nun cevabını Çakırözer, üç çekince ile özetlemiş.
Bunlar; 'Bir, 'Cephe' tipi bir bloklaşma AKP'yi alternatifsiz hale getirebilir. İki, MHP yönetimine ittifak konusunda güvenemiyoruz. Üç, olası bir ittifak modeli Kürtleri dışlamamalı.'
Kılıçdaroğlu'nun çekinceleri, AK Parti karşıtlığının siyaseten boş bir arayış olduğunu net biçimde ifade ediyor. Zira Kılıçdaroğlu'na CHP-MHP ittifakı gündeme geldiğinde konuyu sorduğumda; '… halkımız ittifakı sadece İstanbul ve Ankara'da değil, genel olarak bütün il ve ilçelerde, öncelikle sandıkta yapacaktır' demişti.
Dün yaptığımız görüşmede CHP üst yönetiminde bazı isimler, CHP'nin böyle açık bir ittifakın içinde olmayacağını, ittifakın sandıkta seçmen iradesi olarak ortaya çıkacağını ifade ettiler.
KILIÇDAROĞLU'NA ULUSALCI BASKISI
Bu durumda akla 'İP'nin bu girişiminin anlamı ne?' sorusu geliyor.
Bu girişimin iki anlamı var; ilki, İP'nin kendini CHP ile yan yana getirerek kamuoyunda meşruiyetini arttırma ve kendini görünür kılma hedefi. İkincisi ve daha önemlisi CHP içindeki ulusalcı kanadın önde gelen isimlerinin seçimler öncesi kendi varlıklarını ve pozisyonlarını Kılıçdaroğlu nezdinde güçlendirme ve Kılıçdaroğlu üzerinde baskı kurma arayışı. Bu arayışlar sonuçsuz kalmaya mahkûm görünüyor.
Kamuoyunda Kılıçdaroğlu'nun liderliğine yönelik pek çok eleştiri var. Ama önceki akşam Kılıçdaroğlu, CNN Türk'te katıldığı programda önemli bir açıklama yaptı ve parti içindeki duruşundan ödün vermeyeceğinin sinyalini 'Seçimlerde CHP'nin oyunu arttıramazsam bırakırım' diyerek vermiş oldu.
CHP 2009'daki yerel seçimlerde yüzde 23,1 oy aldı. Yani, CHP Mart 2014'te bu oyu geçemezse Kılıçdaroğlu görevi bırakacak.
Çok kez yazdım bir kere daha yazmakta beis görmüyorum. Kılıçdaroğlu CHP'yi yenileştirme, partiyi sola çekme iddiasından vazgeçmiş değil. Hatta bu konuda özellikle CHP'nin genç kadrolarında epey mesafe aldığı da söylenebilir. Kılıçdaroğlu'nun bu süreçte önündeki en büyük engeller partinin otoriter Kemalist çizgideki kurumsal kimliği, bu kimlikle büyük ölçüde özdeşleşmiş mevcut Meclis grubu ve parti içindeki siyasi yalnızlığı olmuştur.
Kılıçdaroğlu'nun CHP'nin tarihine geçmesi için tek yapması gereken biraz daha risk almak.
Ama bu riskin, parti içindeki ulusalcı baskıya rağmen İP ile yan yana gelmek olmadığı açık.
Bakalım CHP'nin geleceğini Gezi ruhu mu yoksa Ergenekoncu ulusalcı ruh mu temsil edecek .
BAL GEZİ ELEŞTİRİSİNİ DAHA ÖNCE VERDİ
AK Parti Kütahya Milletvekili Prof. Dr. İdris Bal'ın başkanlığını yaptığı Avrasya Global Araştırmalar Merkezi'nin (AGAM) Gezi Parkı ile ilgili hazırladığı raporu Radikal'den Tarık Işık haberleştirdi. Rapor eleştirel bir bakışla Gezi'de stratejik hata yapıldığı ve 'herkesin alması gereken dersler olduğu' tespitlerine yer verdi.
AK Parti içinde Bal'a yönelik tepki olacağını tahmin etmek güç değil. Ancak Bal, yeni bir şey söylemedi. Kendisiyle Gezi protestolarının ilk haftasında yaptığımız ve 9 Haziran 2013'de gazetemizde yayınlanan söyleşide de benzer şeyleri ifade etmişti. İşte o söyleşiden birkaç bölüm:
'Taksim'de süreç iyi yönetilemedi dediniz. Nasıl olmalıydı?
İ.B.: ... Birinci sınıf demokrasilerde bu tür hassas durumlarda alternatif projeler ortaya konulur ve bu tür projeler anketlerle test edilir ya da yerel halka mini referandum yapılır. Ve böylece meşruiyetin kaynağı olan yerel halkın, onayı alınır. Ve bundan sonra ise çoğunluğun teveccühünü, desteğini alan proje hayata geçirilir. Böyle bir durumda ise zaten meşruiyetini vatandaştan alan projeye karşı büyük çaplı tepki ve eylemin meşru zemini ortadan kalkar.
Taksim'de böyle olmadı mı?
İ.B.: Olmamış görülüyor. Taksim meydanının ne olacağıyla ilgili, bu bölgeyi en çok kullanan yerel vatandaşın bir şekilde düşüncesi onayı alınabilirdi ama alınmamış. Bundan sonra alınabilir. Bu hepimize ders olmalı. ...Bu olayları başlatan talepler hala önemlidir. Bu gerginliğe daha fazla göz yumulmamalıdır. ... Bu açıdan hızla olaylara kaynaklık eden Taksim'le ilgili halkı yatıştırıcı, teskin edici, halkın duyarlılıklarına saygılı açıklamalar yapılmalı, çözümlemeler, öneriler ortaya koyulmalıdır.'
Özetle Bal, Gezi'nin başından beri aynı şeyi söylüyor. Duymak ve görmek isteyene tabii…
twitter.com/murataksoy
Yorum Yap