Dost-düşman hesabı

  • 7.02.2016 00:00

 Bir iktidar üretme tekniği olarak uygulanan, toplumun yarısını düşman ilan edip geri kalanının desteğini alma politikasının daha da keskinleşmesini beklemeliyiz. Uzun yılların yıpranması, yolsuzluk şaibeleri ve daralan ekonomik şartlar tarafından kıskaca alınan iktidarın, daha önce sırf ayakta kalmak için icat ettiği düşmanları ile barışması hangi hesaba-kitaba uyar?

Başbakan’ın “düşmanları azaltıp dostları çoğaltma” sözü üzerine dün: İktidar’ın bölge ülkelerine yönelik barış taarruzunu “iç düşman” ilan ettiği kendi halkını da içine alarak genişletmesinin mümkün olup olmadığını sorgulamıştım. Vardığım sonuç iyimser değildi. Cemil Çiçek’in dün Hürriyet’in manşete taşıdığı “sıra içerdeki dostlarda” sözünü, bu karamsarlığı doğrulayan bir işaret olarak yorumlamalısınız. Çiçek, Erdoğan başta olmak üzere iktidarın beyin sermayesinin köşesini bucağını, niyet okuması yapacak kadar yakından tanıyor. “İçerdeki dostları çoğaltmak” gibi bir niyetin işaretlerini görse, neden durup dururken bu eleştiriyi yöneltsin?

Tecrübeli politikacının yaptığı şey bir tavsiye veya telkinde bulunmak değil, kendisinin de üzerine basa basa söylediği üzere bir özeleştiriyi gündeme getirmek. “Bir yandan ülkede birlik ve bütünlüğe ihtiyaç var” diyoruz, öbür taraftan bütünlüğü darmadağın eden, ülkenin dikişlerini yıpratan konuşmalar yapıyoruz. Bu sözlerin muhatabı kim? “Özeleştiriye kendimizden başlamalıyız” dediğine göre Çiçek, doğrudan, iktidarın sahibini yani Erdoğan’ı kastediyor. Kendisinin elinde bir iktidar gücü veya iktidar adına konuşma yetkisi bulunmadığına göre, “özeleştiri” diyerek aslında iktidarı eleştiriyor. “Dikişleri yıpratmak” tabiri ile taze yaralardan bahsettiğine göre, kendi onardıklarını yok eden bir iktidarı bize gösteriyor.

En önemlisi Çiçek, Saray’ın “içerdeki dostlar”ı çoğaltma niyeti olmadığını bize haber vermiş oluyor. Abdullah Gül’ün nadiren, Bülent Arınç ve Hüseyin Çelik’in sistematiğe bağlayarak yönelttiği itirazlar gibi, Çiçek’inkiler de iktidar çemberinin dışından geliyor; bir sonuç almaktan ziyade tarihe not düşüyor.

Karl Schmidt, bize siyasetin temelinin “dost-düşman ilişkisi” olduğunu gösterdiğine göre, “dostları çoğaltmak-düşmanları azaltmak” niyeti, çok yalın bir çıkar hesabına dayanmak zorunda. Öyle ya, dosta-düşmana dair yeni hesaplar yapmak, siyaseti temelden değiştirecek bir karar vermek demek. O zaman sempati, sevgi, nefret gibi insanî duygulardan değil, iktidarı sürdürmek için buz gibi soğukkanlı bir akıl ile yapılan toplama çıkartma işleminden bahsediyoruz. Dost kazanmak ancak çıkarları uzlaştırmakla mümkün, düşman edinirken de size kazandıracağı dostları dikkate almak zorundasınız.

İktidar adına “millî birlik ve bütünlüğü sağlamak”tan, toplumu barış taarruzu ile kazanmaktan, içerdeki düşmanlarla yani rakiplerle uzlaşmaktan elde edilecek herhangi bir çıkar görülmüyor. Tersine, bir iktidar üretme tekniği olarak uygulanan, toplumun yarısını düşman ilan edip geri kalanının desteğini alma politikasının daha da keskinleşmesini beklemeliyiz. Neden?

Birincisi, dışardaki düşmanları azaltma politikası içerdeki düşmanlarla daha kolay baş etme, dolayısıyla düşmanlıkları artırma fırsatı sunuyor. İktidar’ın bu fırsatı kullanmaya ihtiyacı var mı? Cevabı en net şekilde ekonominin istikametinden çıkartıp verebilirsiniz. Ekonomi uzun genişleme dönemini geride bıraktı, hızla daralıyor. Daralan bir ekonomide iktidarı ayakta tutmak için, kamu kaynakları ile oluşturulan sosyal şebekesinin daha da “yandaş” hale gelmesi gerekiyor. Ahbap-çavuş kapitalizminin temel sütunlarından biri olarak yükselen “kayyım düzeni” sadece özel sektörü yönetmek için değil, aynı zamanda bu sosyal şebekeyi beslemek için kullanılacak.

Terörün dizginlenemeyen potansiyeli, korku ve panik ortamında düşman ihtiyacının artacağını haber veriyor. Terörün azalacağına dair bir beklentiniz var mı? Yoksa çoğalan dostlara değil, boyun eğmiş kitlelere hitap edeceksiniz.

Kamuoyu araştırmaları, AK Parti oylarında erimeyi, başkanlık sisteminin ise reddedileceğini haber veriyor. Hem referandumun hem de erken seçimin gündemden kaldırılması bu araştırmaların bulguları ile uyuşuyor. Uzun yılların yıpranması, yolsuzluk şaibeleri ve daralan ekonomik şartlar tarafından kıskaca alınan iktidarın, daha önce sırf ayakta kalmak için icat ettiği düşmanları ile barışması hangi hesaba-kitaba uyar?

Cemil Çiçek’in özeleştiri çağrısı, Türkiye’nin yüksek çıkarlarına uygun ama iktidarın hesaplarına uymuyor; bu yüzden toplumsal barışı kurmanın yegane yolu iktidar parametrelerini değiştirmekten geçiyor.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums