1916

  • 25.05.2016 00:00

 Yüz yıl, çok uzun bir zaman aralığı değil. Dedem 1906 doğumluydu, demek ki yüz yıl önce olan biteni idrak edecek yaştaydı. Hikâyelerden çok, anlatırken gözlerine yerleşen hüzün unutulacak gibi değildi. Anne dedem tam 1916’da savaşın ortasında doğmuş. Hatıra değil ama sonrasına dair kendisinin de dolduramadığı, anlam veremediği bir boşluk vardı. Büyük dedem Balkan Savaşı’nda kalmış. Muhtemelen bir ağaca asılırken geride bıraktığı üç erkek evladın hayali ile son nefesini vermiştir. En küçükleri olan dedem, annesini daha önce 1909’daki kolera salgınında kaybettiği için öksüz-yetim büyümüş. Babalık sanatı hakkında hiçbir fikri olmadığını, babamla ilişkilerinden çıkartırdım. Bana da bir tür eksikliğin bu yolla intikal ettiğini düşünürüm.

Yüz yıl önce Cihan Savaşı’nda, her birimizin ayrı ayrı mutlaka şu veya bu şekilde tevarüs ettiği, genlerimize yerleşen büyük acılar, derin izler bırakan tecrübeler yaşandı. Acıyla yoğrulmuş seferberlik türkülerinin sözlerini, hele şu ‘Hey Onbeşli Onbeşli’ türküsünü bir düşünün. 1315, yani 1898 tertiplerin savaşın ortasında, yani 16 yaşında askere alınmasının hikâyesini. Elime geçen onca kaynak arasında yüz yıl önce yaşanan bu dramı bana en çok hissettiren, Şam’daki 6. Ordu’dan, Tokat Reşadiyeli bir askere verilmiş 1916 tarihli bir izin tezkeresi olmuştu. İzin tezkeresi matbuu, sadece isim ve imzaların bulunduğu yer elle doldurulmuş; demek aynı izin tezkeresinden savaşın tam ortasında çok askere verilmiş. İznin neden verildiği yazan yerde matbu olarak, “Nüfusun tezayidi ve ziraatin tekasürü için” açıklaması yer alıyordu. Anlayacağınız Osmanlı Erkân-ı Harbiyesi, Çanakkale, Sarıkamış, Kanal, Selman-ı Pak derken nüfusun hızla erimekte olduğu korkusuna kapılmış, nesli sürdürmek için evli askerleri, savaş bütün hızıyla sürerken memleketine, izne göndermeyi savaş içinde bir nüfus politikası olarak benimseyip uygulamış. 1916’da doğan anne dedem, demek bu nüfus politikası sayesinde dünyaya gelmiş.
Hikâye tarihin tozlu sayfalarında değil, üç nesil önce bizleri, bugünün nesillerini de savurup tüketen sahnelerle kısılıp kaldığımız bu coğrafyada geçiyor. O gün kazandıklarımızla ayakta duruyor, kaybettiklerimizin bedelini ödüyor ve o bitmeyen hesaplardan bugüne intikal eden sorunlarla boğuşuyoruz. Peki o zaman gerçeklerden bizi büsbütün koparan öğrenilmiş cehaleti, bilinçli bir tercih gibi sarıldığımız kayıtsızlığı ne ile açıklayacağız?
Ali Bulaç, Meclis’in aldığı dokunulmazlık kararı öncesinde “Arapları kaybettik, Kürtleri kaybetmeyelim.” uyarısında bulunmuştu. 10 Haziran 1916, Arap Ayaklanması’nın yüzüncü yılı geldi çattı. Yüz yıl önce Araplar, savaşın ortasında Osmanlı Devleti’ne karşı İngiliz desteği ile yıpratıcı bir ayaklanmaya giriştiler. Yanlış karar ve politikalar, bu ayaklanmanın hızla yayılmasına yol açmıştı. HDP’lileri köşeye sıkıştıranların kaçı, yüz yıl önce Arap coğrafyasında Cemal Paşa’nın giriştiği acımasız zulmü, idam ettiği adamların sayısını, seri hatalarını biliyor? Yüz yıl önce bu ay imzalanan Sykes-Picot’yu hâlâ geçerli Ortadoğu haritası zannedenlerden bu anlaşma ile Arap ayaklanması arasındaki ilişkiyi kurmalarını bekleyemezsiniz. Kuttu’lammare’nin yüzüncü yılını, Halil Paşa’nın mezarına rakı dökme muhabbeti ile geçirenler, Arap İsyanı’nın bu zaferin rövanşı olduğunu nasıl anlayabilirler?
Yüz yıl öncesine ait bilincimiz, gerçekliğin ve bizim dışımızda oluşturulmuş algıların esiri durumunda. 1916’da bir Amerikalı gazetecinin, savaş magazini için icat ettiği Lawrence efsanesini güya entrika ve komploların eseri olan felaketimizin müsebbibi olarak iştahla benimsememizin başka açıklaması yok.
Cemal Paşa’nın seri hataları yanında Kanal Seferi için 5 bin yük devesini bir araya getirememesi, zaten kaybedeceği bir savaşa aptalca girmesi demekti. Savaşları ordular kazanır. Ordular, araziden ulaşıma, iaşeden cephane tedarikine birçok hesap-kitapla zafere ulaşır. O gün hesaplarımız yanlıştı, bugün o yanlış hesapları bile unutmuş durumdayız. Bu unutkanlıkla bugünün yanlışlarını nasıl düzelteceğiz?

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums