Savaş kapımızda beklerken nerede hata yapıyoruz?

  • 21.02.2016 00:00

 Bir savaş ihtimali mevcut olduğuna göre, elimizdeki her imkânı ve gücü geri adım atmadan bu belayı defetmek, mecbur kalıp bu savaşa girersek bir felâket ile karşılaşmamak için her şeyimizi tepeden tırnağa gözden geçirmeliyiz.

Çözüm Süreci doğru yönetilseydi, en basit ve yalın haliyle 7 Haziran'a yönelik seçim yatırımı olarak harcanmasaydı, bugün Türkiye, her türden tehlikeye karşı daha mukavim ve önalıcı bir konumda olabilirdi. “Olan oldu, biten bitti” diyemeyiz. Hasımlarımız güçlü, bizim zaaflarımız ortada. Tarih, kaldığı yerden yeniden başlıyor. Berbat bir dönemin içinden geçiyoruz. Yaşadığımız günleri 93 Harbi, Balkan Savaşı veya Sevres öncesi ile mukayese edip, sonunun benzer felaketlere dayanmaması için önce aklımızı başımıza yerleştirmeli, sonra selim aklın emrettiği bütün tedbirleri almalı, hazırlıkları yapmalıyız.

Tehlike çok büyük, Türkiye her an sonu belirsiz bir maceraya sürüklenebilir. Savaş çığırtkanlığı yapanlar, bu işin uzmanı olan askerlerin sesine kulak vermeli. Savaşlar hamasetle, dolduruşa gelmekle kazanılmıyor; başından sonuna imkanların, şartların, ihtimallerin hesabına dayanıyor ve evdeki hesap çarşıya uymuyor.

İç iktidar rekabeti, Türkiye'nin karşı karşıya olduğu güvenlik tehditlerini büyütüyor. Bu rekabete bir son vermek, millî bünyeyi kuvvetlendirmek adına bir ön şarta dönüşüyor. Çoğu iç iktidar rekabetinden çıkan karşılaştığımız sorunların, tartıştığımız gündemlerin tamamını Türkiye'nin güvenlik önceliklerine göre yeniden gözden geçirmek ve yeni bakış açıları ve tavırlar geliştirmek zorundayız. Her alana, her olaya bu gözle bakmayı deneyin.

Başbakan'ın tek başına, Cumhurbaşkanı'nın iki bakanla birlikte Genelkurmay başkanının yanında taziye fotoğrafı vermesinin uluslararası ortamdaki karşılığı güvenliğinizi pekiştirecek bir numune olabilir mi? Ezici bir çoğunlukla, üstelik 14 yıldır iktidarda olan bir gücün bu kadar kişisel, belirsiz ve zaaf yüklü bir görüntü vermesi düşmanlarınızı üzer mi, sevindirir mi? Bu görüntünün arkasında duran yönetim zaaflarını, yetki karmaşasını ve inisiyatif kaybını karşınızdakiler fark etmeyecek mi sanıyorsunuz?

Savaş her zaman en son çaredir. Savaşın çıkmasını önlemek, caydırıcılığınıza ve kararlılığınıza bağlıdır. “Evet Türkiye savaşa girer!” demek bile, gerektiğinde savaşı engelleyen, düşmanı durduran bir caydırıcılığa dönüşebilir. Ülke yekvücut halde, sadece oy verenler değil toplumun tamamı iktidar sahiplerine güveniyorsa, bu caydırıcılık ete kemiğe bürünür ve dünyaya karşı dimdik ayağa kalkar. Siyasetini toplumu bölmeye, kutuplaştırmaya dayandıran bir iktidar gücü ile kimi caydırabilir, kapınıza dayanan hangi savaşı önleyebilirsiniz?

Troller sosyal medyada kampanya yürütüyor, okumadıkları makalelere, bilmedikleri muhtevalara ve yazarlarına küfürler-hakaretler edip “devlete itaat” ve “millî birlik ve bütünlük” çağrısı yapıyorlar. Millî davaları savunmak bu densiz cahiller sürüsüne bırakıldıysa, hangi güç memleketi tek parça halinde tutabilir? Allah'tan “kâfir devlet”in düşmanı İslâmcılar bugün iktidar sahibi oldular, yoksa onları kim hizaya getirecekti?

Savaş kapınıza dayandıysa, durdurmak için seferber olduysanız yeri ve zamanı olmayan işlerle uğraşamazsınız. Allah aşkına bir felâketin eşiğinde iken siyasî sistem değişikliğine gitmek, savaş naraları arasına başkanlık kampanyası yerleştirmek size normal geliyor mu? İki ay boyunca, 21 Mart'ta geniş bir coğrafyada başlayacağı iddia edilen kalkışmanın provası Sur ve Cizre'de yapılırken, Asker-polis canını dişine takıp kalkışma bastırırken başkanlık tartışması yapılır mı?

“Paralel paranoyası” ile bu ülkenin sosyal sermayesine, dayanışma ve hizmet yeteneklerine karşı Moskof zulmünü aratmayacak bir cadı avının kesintisiz devam etmesi, bu ülkenin sınırda bekleyen düşmanlarına karşı direncini sizce ne hale getirir? Can Dündar'ın, Hidayet Karaca'nın nahak yere cezaevinde tutulması kimin işine yarar? Gelişmeleri onların yaptığı haberlerle takip eden geniş kitleler, onları içeride tutanların sözlerinize, sevk ve idaresine nasıl güvenir?

Kapımızda bekleyen savaş, iki asırdır yapılan savaşlar gibi “topyekün savaş” mantığı ile karşımıza çıkacak. Peki bizler “topyekün” hazır mıyız? Değilsek kim, nerde hata yapılıyor?

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yorumlar (1)

  • Ro$ev sîtav
    Ro$ev sîtav
    27.08.2013 12:52

    "Oysa bizlerin çoktan birbirimize saygı duymayı öğrenmemiz gerekiyordu." Bunun olmasi, yani sayginin duyulnasi için, yeni peygamberlerden (Marksçi, Leninci..vs ci) vazgeçilmesi gerekiyor.. çünkü peygamberler oldugu sürece kriter ayetler oluyor ve ayetlerin de ele$tirilmesi..vs toplumun deger yargilarina saldiri/saygisizlik oluyor..vs. Peki durum böyle olunca, bu sol kesimden saygi veya insani davrani$lar beklemek dogru olur mu.!? Bu beklemelr bile insanlari suça te$vik etmi$ olmuyor mu.!?

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums