- 18.12.2015 00:00
İktidarın yeni anayasa gündemi, muhalefet için bir fare kapanı. Peynir büyük, mesafe kısa.
Aylarca, hatta yıllarca komisyonlarda anayasa maddeleri tartışılacak. Yüzbinlerce beyanat verilecek, yüzlerce tartışmanın kapağı açılacak ve gide gide bir arpa boyu mesafe alınacak. 2011'den sonra ciltler dolusu tutanaktan sonra böyle olmadı mı? Hatırlarsanız pişmiş aşa soğuk su katar gibi başkanlık önerisi komisyona indiğinde her şey sona ermişti. Bugün, en nihayetinde bir metin üzerinde mutabık kalındığını, referanduma gidildiğini ve yeni bir anayasaya sahip olduğumuzu hayal edin. Ne değişecek? Kuvvetler ayrılığı prensibi bu sefer işleyecek ve yargının bağımsızlığı sağlanacak mı? Adil yargılanma hakkımız geri dönecek mi? Cezaevlerindeki basın mensupları ve siyaset mağdurları serbest kalacak mı? Mülkiyet hakkımız güvenceye kavuşacak mı? Ne değişecek gerçekten? Hukuk devletine kavuşma ihtimalimiz var mı? Cevabı en kestirme yoldan verelim. Türkiye'de seri katliam gibi süren anayasal hak ihlallerinin bir teki bile mevcut anayasadan kaynaklanmıyor. Tersine her şeyi hiçe sayan anayasa ihlalleri ile karşı karşıyayız. Mevcut anayasanın 30. maddesi dururken Bugün Gazetesi ve Kanaltürk'e el koyan, devlet gücünü kullanarak Samanyolu grubuna ait 7 kanalı Türksat uydusundan indirerek basın özgürlüğünü yok eden bir iktidarı, hangi deha ürünü yeni anayasa ile durduracaksınız? Büyü mü yapacaksınız? Adil yargılanma hakkını teminat altına alan uluslararası sözleşmeleri, Anayasa'nın 90. maddesinden daha ileri hangi yeni anayasa hükmü garanti altına alacak ki, kararını bir üst mahkemeye şikâyet edemediğiniz sulh ceza hakimliklerine mecbur olmaktan kurtulmanız mümkün olsun. Yargı bağımsızlığı, doğal yargıç kuralı gibi birçok anayasa hükmünü tek elde yok eden ve tutuklamayı iktidarın muhaliflerini cezalandırma aracına dönüştüren, adalet sistemi üzerine karabasan gibi çöken sulh ceza hakimliği kurumu bir anayasa sorunu mu?
Anayasanın delik deşik edildiği, en temel hakların rafa kalktığı bu hengamede yapacağınız yeni anayasa mutlaka ve mutlaka mevcudundan daha geri olacaktır. İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'nde vurgulandığı şekilde, hakların güvence altına alınmadığı ve güçler ayrılığının işlemediği bir toplumun anayasası zaten yoktur. Uyulmadığı ve uygulanmadığı için yok muamelesi gören anayasanın yerine "yeni" yaftasıyla anayasa yapamazsınız. Darbe dönemi anayasası diye küçümsenen anayasanın bile kefil olduğu haklar ihlal edilirken yeni anayasanın çıtasını nasıl belirleyeceksiniz.
Hükümetimiz güya basın özgürlüğü için direnişte. Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Hükümet sözcüleri A Haber'e YSK-RTÜK'ün kestiği cezaları protesto ediyor ve kanun değişikliği ile durumu değiştireceklerini ilan ediyorlar. Alın size demokrasinin en temel vazgeçilmezlerine yönelik davul zurna ile duyurulan anayasa ilanı. A Haber'e yayın durdurma cezaları, seçimin adil ve eşit şartlarda yapılması prensibine karşı işlediği seri suçlardan dolayı veriliyor. Kümese dalmış özgür tilki, boğazladığı tavukların basın özgürlüğüne sayılmasını istiyor. Üstelik geri kalan basının baskı altına alınıp susturulduğu şartlarda. Buyrun bu özgür tilkileri tavuk kümeslerine bekçi yapacak anayasa hükümleri ihdas edin. Basın özgürlüğünden değil, diğer partilerin hukukundan ve eşit parti rekabeti şartlarından bahsettiğinizi taşlar bağlanmış halde, tilkiler özgürce cirit atarken kime anlatacaksınız? İktidar himaye ve finanse ettiği -üstelik seçim zamanı- televizyonda propaganda ve kendi halkla ilişkilerini, medyanın susturulduğu ülkede basın özgürlüğü diye yutturup kanunla korumaya alırken demokrasiye kefil olacak hangi anayasa maddesini tartışmaya mecaliniz kalacak? Cumhuriyet'in genel yayın yönetmeni cezaevinde romantik yazılar yazsın, siz de iktidarın propaganda tekelini basın özgürlüğü adına anayasa hükmüne dönüştürecek tartışmalarla vakit geçirin. Ne güzel demokrasi, ne güzel özgürlük değil mi?
CHP'den gelen işaretler, muhalefetin bu tuzağa düşmek için sabırsızlandığını gösteriyor. İktidar ile uzun soluklu bir anayasa müzakeresine girişmek mevcut anayasa ihlallerini normalleştirmek demek. Hemen yanında, ısıtılan başkanlık sistemini, Partili Cumhurbaşkanı'nın tam da istediği kıvamda servis etmek ise kaçınılmaz.
Ne anayasası, çocuk olmayın!
Yorum Yap