‘Türkiye’nin hukuk serüveni’

  • 11.01.2015 00:00

 Zorluğu en fazla, hukuk fakültesindeki derslerimde öğrencilerin karşısında hissediyorum.

Olmayan bir şey nasıl anlatılır? Hukukun işlemediği bir ülkede, insanlığın ortak çabalarının eseri olan evrensel hukuka nüfuz etmek bile çok zor. Meselâ “hukuk” ile  “kanun” arasındaki farkı anlatmak, çok basit ve kolay görünüyor. Hiç öyle değil. Gültekin Avcı 14 Aralık medyaya darbe operasyonunda Hidayet Karaca’nın avukatlarından. Üstelik eski savcı olduğu için yargı sürecinin bütün taraflarını yakından tanıyor. Geçen akşam, hukuk bir yana savcı ve hakimlerin kanunlara bile uymadığını anlatmaya çalışıyordu. Egemen güç, medyayı susturmaya çalışırken kendi çıkardığı hukuka aykırı kanuna bile riayet etmiyor. Gelin bu cümleyi açıklayın?

Uzun çabalar ve mücadeleler sonucu güç-bela tırmandığımız yerden, 17 Aralık’ın üzeri güç sahipleri eliyle kapatılırken yuvarlanıp başladığımız yere, hukuksuzluğa geri döndük. “Gücün hukuku değil, hukukun gücü”’ diye yola çıkanlar suç delillerini imha etmek için yargı düzenini alt-üst ettiler. Hukukun işlemediği yerde başınıza her şey gelebilir, güç sahiplerinin de. Böyle zamanlarda “İstanbul Başsavcılığı, Meclis’ten iade edilen suç delillerini imha eder mi?” sorusuna cevap aramak, olan-biteni anlamak için çok marjinal kalıyor. Paris’teki katliamı, IŞİD terörünü, Avrupa’da yükselen ırkçılığı ve Türkiye’nin bugün itibarıyla sonu hüsranla biten hukuk serüvenini bir araya getirmek aralarında sebep-sonuç ilişkisi kurmak gerekiyor. Gazeteler, yani aktüalite yeterli değil; derinlere inmeli ve kitaplara müracaat etmelisiniz. Tam bu gün derde deva kabilinden okunacak en iyi kitap, Taha Akyol’un Doğan Kitap’tan çıkan son kitabı: “Türkiye’nin Hukuk Serüveni: Fıkıhtan Hukuka Geçiş Serüveni”.

“Dindar siyasetçi, iktidar hırsıyla, “nefs ve şeytan iğvasıyla”, siyasî mücadelelerde kendisine inanan kitlelere de hırs ve öfke aşılarsa o toplumda huzur mu kalır?” Bu sözler bugüne ait bir olaya dair değil, İslâm toplumlarında ilk siyasî ihtilafları üzerine, Akyol’un “Bugünün IŞİD’lerinin ilk örnekleri” dediği Haricîlerden bahsederken söyleniyor.

Bizi kim yönetecek? Yönetenler işbaşına nasıl gelecek, memnun kalmazsak nasıl değiştireceğiz? Yöneten hangi araçlarla denetlenecek, keyfiliği, zorbalığı nasıl engellenecek, yönetenlerin hakları nasıl teminat altında olacak? Bu sorulara verilen cevaplar siyasetin hukukunu oluşturur. İnsanlığın bu sorulara bulabildiği tek doğru çözüm, insan haklarına saygılı, demokratik hukuk devletinin vazgeçilmez şartlarını oluşturan kurallardır.

Bugün yolsuzluğa “hırsızlık değildir” diye fetva verenleri, IŞİD’in cinayetlerine ayetlerden ve hadislerden getirilen delilleri sadece kuralsız bir iktidar mücadelesinin din kılıfına sokulması olarak görsek? Taha Akyol önümüzü aydınlatıyor. Müracaat edeceğimiz kurallar, ortaklaşa belirlediğimiz kurallar olmalı. İnançlar siyasî rekabetin aracına dönüşünce din ve dindarlık düşmanlık maskeleri olarak kullanılıyor. Akyol vukuf ile uzun uzun, Asr-ı Saadet’in siyasî ihtilaflarını ve sahabenin döktüğü sahabe kanını anlatıyor. Cennetle müjdelenen Aşere-i Mübeşşire birbirine kılıç çekip savaşıyor. Daha ötesi var mı?

Din kimsenin iktidar koltuğunun ayaklarından biri değil, cinayet ise sadece cinayet; her ikisi de din maskesi ile saklanan hukuksuzluğun farklı tezahürlerinden ibaret.

Not: Etyen Mahçupyan köşesinde, Zaman’da iken katıldığı Yayın Kurulu toplantılarından, beni referans alarak konuşmalar nakletmiş. “İtirafçı” havasında, yerleştiği yerin hakkını vermek için birilerini kaynak göstererek naklettiği her cümle bahsettiği kişiler tarafından tek tek tekzip edildiğine göre durum artık patolojik bir hal aldı. Anlaşılan bulunduğu yerden pek memnun değil; ama ileri geri, sağa sola savrulmaktan başka elinden bir şey gelmiyor. İyi bir entelektüeldi, yazık oldu; keşke bu hallere düşmeseydi. Düşenle düşülmez, elinden tutup kaldırmak gerekir. İleride nedamet getirir, bir özeleştiri yapar, bizler de belki yeniden muhatap almaya başlarız. Ne diyelim: Allah kimseyi böyle düşürmesin. Etyen Mahçupyan’ı şimdilik, kendisi hakkında derin hayal kırıklığı yaşayanların duygularına en yetkin haliyle tercüman olan Hayko Bağdat’a havale ediyorum. (“Palyaço Ermeniler”, Taraf, 26 Ağustos 2014

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums