Erdoğan nereye basıyor?

  • 18.12.2014 00:00

Gözaltında, neyle suçlandığını bile bilmeyen gazetecilere kelimeleri mermi gibi doldurup kalem yerine makineli tüfekle ateş edenler, umarım ileride aynaya bakıp nedamet getirirler.

Kavganın da bir usulü, üslubu ve âdâbı olmalı. Devlette aradığımız şey ise hukuktan ibaret. Hukuka riayet etmediği zaman devlet yargıcıyla, polisiyle, hapishaneleriyle en dehşet verici suç çetesine dönüşür. Devleti bağlayan hukuk sadece hakkın ve adaletin teminatı değildir; hukuk aynı zamanda bir üst akıldır. Toplumun ortak çıkarları, yani devletin varlık sebebine uygun hareket etmesi hukuk kurallarına bağlanarak bir üst irade ve akıl olarak hükmünü sürdürür. Ayrıca gücünü hukuktan almayan bir iktidar, gemisini zorla yürüttüğü için akla değil kaba güce müracaat eder. Zekânın, aklın, inceliğin yerini,  hukuksuz bir iktidarın bönlüğü ve aptallığı almaya başlar. Erdoğan’ın Hizmet Hareketi ile hesabını “Tahşiye davası” üzerinden görmesi, işte bu hukuksuzluğun doğurduğu akılsızlığa bir örnek.

Taliban, Pakistan’da okul bastı ve çoğu sabi-sıbyan 145 kişiyi katletti. Bu katliam için İslâm inancından, en zorlama yorumla bile bir hüküm çıkartmak mümkün değil. Benzer katliamlar, bir reklam ve halkla ilişkiler çalışmasına dönüştürülerek Güneydeki iki komşumuzda sık sık vuku buluyor. Bu vahşet yüklü şiddetin, son yılların eseri olan köklü bir sosyolojisi, psikolojisi ve bölgesel-küresel aktörlerin kışkırttığı bir siyaseti var. Biz de bu şiddet salgını karşısında bağışık değiliz. Bugün Erdoğan’ın kin ve nefret yüklü intikam operasyonu, bir yerlerden patlamaya hazırlanan bu şiddet potansiyeli altında cereyan ediyor.

Öncelikle, doğrudan 12 yıllık AK Parti iktidarının kendisi, radikal-selefî şiddetin önünde, ideolojik bir set oluşturdu. Müslümanların demokratik yoldan devlet iktidarını ele geçirme yollarının açık olması, radikal eğilimleri bastırdı. Asıl bariyeri ise Türkiye’nin bin yıllık, devlet dışında kuvvetli geleneklere sahip sivil İslâm tecrübesi inşa etti. Bugün Erdoğan’ın yok etmeye azimli göründüğü Hizmet Hareketi, bu geleneğin en popüler ve en çok desteğe sahip olan parçası; üstelik savaş biat etmeyen bütün cemaatleri hedef alıyor. Türkiye’de cemaatler sivil yardımlaşma ve dayanışma kanallarını kullanarak insanların sosyal ihtiyaçlarını karşılıyor ve aynı zamanda şiddet eğilimlerine karşı panzehir sunuyorlar.

Şimdi karşımızda tuhaf mı tuhaf bir durum var. İslamcılığa sığınan Erdoğan, kendisini var eden demokrasiyi ve hukuku yok ederek bütün cemaatlere karşı, üstelik varını-yoğunu, yani biriktirdiği bütün meşruiyetini cepheye sürüp harcayarak ölümüne bir savaş yürütüyor. Erdoğan’ın, kutuplaştırıp toplumun yarısını kendisine düşman ederek, geri kalan yarısının desteğini alarak iktidarını sürdürme stratejisi, özünde İslamcı bir ideolojik tercihe dayanıyor. Siyasal İslâmcılığın hiçbir zaman eşit vatandaşlardan meydana gelen bir siyasî düzen tasavvuru olmadı; bu durumda Müslüman olsun-olmasın, biat etmeyenlerin doldurulacağı yamalı bir torba her zaman ellerinin altındaydı. Nitekim otokrasiye geçiş, bu torbanın içine Gezi eylemleri ile liberallerin doldurulması ile hızlandı. Cemaatler susturulunca geride ne kalacak? Soru kinayeli bir soru değil. Cevabı ise açık: Bizim dışımızdaki koskoca dünya kalacak.  

“AB’ye girme derdimiz yok” lafı, Erdoğan’ın sıkıntılı reelpolitiği ile sığındığı İslamcılık kalesinin uyumu hakkında bir fikir veriyor. Erdoğan’ın iddia ettiği “Devletin bütün hücrelerine sızmış, faili meçhullerden Balyoz ve Ergenekon davalarına kadar her işi kotarmış koskocaman Paralel Yapı’ya”, neden “Tahşiye davası” gibi “İslâmcı” bir davadan ve her an toplumun önünde olan basını hedef alarak operasyon çekilir?

Cevap: Akılsızlıktan. Dosya sağlam değil, konunun muhataralı olduğu, dava münderecatı ile ilgili basında yer alan haberlerden anlaşılıyor. Bediüzzaman’ın “müspet hareketi”ni değil, Cihad teorisyeni Abdullah Azzam’ın şiddet çağrılarını seslendirenlerin üzerine çıkarak “inlere girmek”  basit bir tesadüf mü? Erdoğan ayakta durabilmek için nereye basıyor? Ne kadarının farkında? Taktik hesaplara dalan “oh olsuncular” veya “yesinler biribiriniciler” ne kadarını anlayabiliyorlar?

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums