Cemaatsiz siyaset mümkün mü?

  • 6.11.2014 00:00

 Hoca Ahmed Yesevî, Divan-i Hikmet'inde söze, gariplerin fakirlerin halini sorarak başlar.

Gösterdiği yolun özü "garip, yetim ve fakirler"in gönlünü almak, kibirli insanlardan kaçmaktır. "Nerde görsen gönlü kırık, merhem ol/ Öyle mazlum yolda kalsa yoldaş ol" diye söze devam ederken, örnek alınacak öyle bir Peygamber portresi çizer ki şaşıp kalırsınız: "Resûl Mirac'a çıkar" ve dönüşte ilk sözü fakirlerin halini sormaktır. 

Hazret-i Türkistan Hoca Ahmed Yesevî (1093-1166) çok geniş bir coğrafyada, buzul çağından sonra arzın ısınması gibi, gümrah bir geleneği başlatan isimdir. Bugün sahip olduğumuz iyi ve güzel şeylere bakıp, "geçmişimizde en büyük hak sahibi kimdir?" diye sorarsanız, hiç tereddüt etmeden bu ismi verebilirsiniz. Yesevî bir din alimi, bir din büyüğü olmaktan çok öte, bir toplum mimarıdır. Onun attığı temel ve çizdiği plan doğrultusunda tam dokuz asırda taş üstüne taş koyanların marifetiyle bugünlere ulaştık. Bu topraklarda saygı ve muhabbetle anılan ve itibarı hâlâ süren bütün cevherler -Hacı Bektaş'tan Yunus'a kadar- geriye doğru gidince mutlaka gelip O'na bağlanır.

Yesevilik sadece bir tasavvuf ekolü değil, daha fazlası bir sosyal örgütlenme modelidir. Bu model, farklı silsileleri takip eden tarikatlar tarafından da örnek alınıp takip edilmiştir. Bu modelin ana mantığı, insanları bir arada huzur ve barış içinde yaşatmak ve zaruri bütün toplumsal ihtiyaçları karşılamaktır. Devletin ve siyasetin etki alanı dışında insanlar dergâhlar etrafında sivil sosyal güvenlik ağları oluşturmuş, yardımlaşma ve dayanışma içinde birbirlerine tutunmuşlar ve bu topraklara kök salmışlardır. Sadece maddi ihtiyaçları değil,  diğergam ahlâk prensiplerini tutkal gibi kullanarak toplumlara güç, sağlamlık ve kalıcı dengeler kazandırmışlardır. Sanılanın aksine bu geleneğin karşıladığı ihtiyaçlar, azalmak yerine modern toplumun artan karmaşası yüzünden çoğalmıştır. Hoca Ahmet Yesevî'nin "fakirler ve garipler" için yaptığı çağrı bugün daha etkileyicidir ve bu yüzden aynı dayanışma ve yardımlaşma modelini uygulayan cemaat yapıları yeni toplumsal talepleri karşılamak için daha fazla sorumluluk üstlenmektedir.

Aradan geçen dokuz asır boyunca yaşadığımız toprakların Yesevî'nin formülü ile yoğrulup bugünkü kalıbına dökülüşünü Anadolu'nun her yanına yayılan Yesevî dervişlerinin türbelerinden, hepimiz aslında yakından biliyoruz. Çok fazla yerde türbesi veya makamı bulunan Sarı Saltuk, bu dervişlerden sadece birisi. Merak edenler Fuad Köprülü'nün "İlk Mutasavvıflar" eserini takip ederek Ömer Lütfi Barkan'ın "Kolonizatör Türk Dervişleri" başlıklı makalesine bakabilirler.

Yesevî'nin modeli, toplumun maddi ve manevi ihtiyaçlarını bütünüyle karşıladığı için kalıcı olmuş; ama devlet her dönemde bu toplumsal merkezlere, kendisi dışında örgütlü yegane alternatif yapılar oldukları için kuşku ile yaklaşmıştır. Medrese ile tekke arasındaki rekabet, dinî-itikadî bir mesele olmaktan çok aslında tek taraflı devletin endişelerini ve korkularını yansıtır. Merkezî yönetimden destek alan ve merkezî yönetim tarafından desteklenen medrese, zamanla "Rüsûm Uleması" sıfatıyla, tekke yani halk karşısında devleti, yani güç sahiplerini temsil etmeye soyunmuştur.

Asırlardır süren gelenekler kolay yok olmuyor. Geleneği yaşatan, tecrübe edilip işe yaradığının görülmesidir. Toplum tecrübe edilenleri gelenekleri ile sürdürür; siyasî iktidarlar ise her dönemde gücün sarhoşluğuna kapılıp yeni denemelere girişir.

Bugün büyüyen "cemaatler tartışması"nı, dokuz yüzyıl öncesinden Yesevî'nin fakirliğe, kimsesizliğe karşı açtığı gönül savaşının tam karşısına, "Cumhurbaşkanı'nın Ak Saray'ı ve uçağının parası ile neler yapılabilirdi?" sorgulamasını yerleştirerek ölçüp-biçmeyi deneyin. Bu kadar gücün, bu kadar ihtişamın, bu kadar israfın olabilmesi için, cemaatlerin olmaması, kapılarına kilit vurulması lâzım.

Lakin çaresi yok. Bu güçlü cemaat geleneği onca zulme ve haksızlığa rağmen dokuz asırdır sürüyor, en az dokuz asır daha sürecek. Peki arada onca saltanat, onca güç ve şevket sahibi geldi ve kayboldu, geriye ihtişamları ve güçleri namına ne bıraktılar?  Hangisi aklınızda?

Mevzû mühim, devam edelim.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums