‘Sorumsuz’ cumhurbaşkanı

  • 18.09.2014 00:00

 Erdoğan’ın ekonomiyi allak-bullak eden çıkışını “sorumsuz” kelimesinin Türkçedeki iki anlamıyla karşılamak lâzım.

Cumhurbaşkanı beyanlarından, kararlarından ve işlemlerinden dolayı “sorumlu” tutulamıyor. Bu durumda “sorumsuz” cumhurbaşkanının “sorumsuzca” işlere kalkışmasını birilerinin engelleme “sorumluluğu” ortaya çıkıyor. Bank Asya tartışması, beklenenden çok erken cumhurbaşkanı-hükümet çekişmesine dönüştü. Görevler, yetkiler, sorumluluklar yani gücün sınırları bu tartışma üzerinden yeniden belirleniyor. “Sorumsuz” cumhurbaşkanı ile “sorumlu” hükümet arasında kısa süreceği anlaşılan bir güç savaşı yaşanıyor. Erdoğan eski kavgasını sürdürerek fiilî gücünün sınırlarını test ediyor. Hükümet ve BDDK sorumlu olacağı için yetkilerine sahip çıkıyor. Mesele Bank Asya değil; sadece bu güç, iktidar ve yetki savaşı bu bankanın sırtında yürütülüyor. Kazanan daha işin başında belli. Erdoğan banka batırmaya çalışarak “sorumsuzca” davranıyor ve kendince kapris yapıyor. Ekonomik dengelerin ve istikrarın yükü ise hükümetin omuzlarında; nasıl davranması gerektiği belli. Bankacılık sisteminin en sağlam bankalarından birinin batırılması, yol açacağı zincirleme reaksiyonlar yüzünden ancak ekonominin batırılması ile mümkün.

Hükümet gazetelerinden Yeni Şafak’ın dün sürmanşetten yan yana verdiği iki haber arasındaki ilişkiyi kurduğunuz zaman, Erdoğan’ın neden bu güç savaşının daha başında kaybedeni olduğunu anlayabilirsiniz. Haberde bir yandan Bank Asya için panik havası pompalanıyor, hemen yanında Erdoğan’ın kredi değerlendirme kuruluşları ile ilgili kibirli sözlerine çanak tutuluyor. Bu değerlendirme kuruluşlarına müracaat edip, para ödeyip değerlendirme isteyen geçmişin Erdoğan hükümeti idi. Değerlendirmesini beğenmeyip ilişkinizi kestiğiniz zaman, dünya kadar dış kaynaklı kredi kullanan Türkiye’nin (sadece özel sektör borcu 275 milyar dolar) risk faktöründeki artış yüzünden daha fazla faiz ödemek zorunda kalacaksınız. Erdoğan’ın sorumsuzluğunun Türkiye’ye maliyeti milyarlarca dolar. Asıl soru: Peki kredi notu neden düşüyor? Kendi millî bankasını batırmak için aylardır bütün devlet kuruluşlarını ve emrindeki medyayı seferber ederek, kanunları alenen çiğneyerek kampanya yürüten bir liderin söz sahibi olduğu bir ekonomiye Allah aşkına kim güvenir?

Hükümet çevrelerinden gelen ve giderek sıklaşan “risk yok, ekonomi iyi durumda” açıklamaları piyasalardaki tedirginliğin en bariz göstergelerinden biri. Hükümet, istikrarı korumak ve ekonomideki güven eksikliğini gidermek istiyor. Ekonominin yükselen ateşini düşürmek için bir yandan, Bank Asya meselesinde olduğu gibi Erdoğan’ın sorumsuz müdahalelerini durdurmak, bir yandan da yapısal reformlara girişmek zorunda. Erdoğan ile Babacan arasında giderek daha açık hale gelen polemikler, ciddi bir kavganın sürdüğünü gösteriyor. Bu kavga kişisel bir kavga değil. Babacan, ekonomik bünyeyi kuvvetlendirmeye Erdoğan ise, devlet rantı üzerinden oluşturduğu ekonomik şebekeyi ve oligarşiyi korumaya çalışıyor. Bu çekişme ülke ekonomisine, imalat sektörü başta olmak üzere reel sektör ile devlet rantı üzerinde saltanat süren inşaat sektörü arasında rekabet olarak yansıyor. Finans sektörü bu rekabetin en önemli aracı ve bankacılık sektöründeki gerginlik imalat sanayii ile inşaat sektörü arasında Erdoğan himayesinde süren bu eşitsiz rekabetin eseri. Şu soruyu sorduğunuz zaman mesele netleşiyor: Bank Asya hangi sektörün bankası?

“Bir gecede kalem, mevzuat değişimi ile oluşan bir rant alanı var” sözü, Muhalefete değil ekonomiden sorumlu Bakan’a, yani Ali Babacan’a ait. Babacan, inşaat sektöründeki bu rantlar yönetilmeden ekonominin şeffaflaşmasının ve büyümesinin mümkün olmadığını söylüyor. Peki, bu sözlerin muhatabı kim ve bu sözler neden Bank Asya tartışması eşliğinde söyleniyor? Cevabı Erdoğan’ın hem Bank Asya hem de kredi derecelendirme kuruluşları hakkındaki “sorumsuz” sözlerinde aramalısınız. Cumhurbaşkanı’nın bir bankayı batırma niyetini bu kadar aleni sergilediği, “değerlendirme yap” diye para ödediği uluslararası kuruluş ile takıştığı bir ülkede, yatırım güvensizliği dışında ne sonuç çıkartabilirsiniz? Mesele Bank Asya meselesi değil, Türkiye rantiye sektörünün yükü altında eziliyor. Erdoğan bu sektörün kendisine sağladığı gücü “sorumsuzca” korumaya çalıştığı için yük artıyor.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums