- 16.11.2013 00:00
İran sembolik bir rüşvetle Kürt vali atıyor, Suriye’deki savaştan istifadeyle Rojava Kürtleri fiiliözerklik elde ediyor, Türkiye’de PKK ve Öcalan barış süreci yürütürken, Güney Kürdistan Devlet Başkanı Mes’ud Barzani, Diyarbekir’e Başbakan tarafından davet ediliyor (bu arada Başbakan’a tebrikler). Çok ilginç bir dönemden geçtiğimiz muhakkak. Peki, neler oluyor?
Hep Kürtlerin aleyhine işlemiş olan Kürdistan’ın dört parçaya bölünmüşlüğü artık Kürtlerin lehine işliyor. Kürtler artık zaptedilemez hâle geldiler. Eskiden Kürtleri dövmekte işbirliği yapan dört Müslüman devletin despot olanları âleme rezil olup asıldılar ya da kirli bir savaş ile tarihe direniyorlar. Kürtlere kardeşiz deyip zulmeden daha medeni abi devletler ise artık kaderin baskısı karşısında direnemeyip dün terörist, eşkıya, aşiret reisi dediklerine bugün büyük lider, önemli aktör demek zorunda kalıyorlar. Bu devletler artık Kürtleri kazanmakta yarışmak zorundalar.
Çünkü öyle bir zamana geldik ki, Kürtlerin birini zaptetsen, ötekisi açıkta kalıyor. Tek parça olsa elinde tutardın ama artık elinde tuttuğun, elinde tutamadığın Kürd’e bakıp ümide kapılıyor: Ben de izzetimle başarabilirim diye düşünmeye başlıyor. Bugüne kadar Kürtlere karşı kaba kuvvetleri dışında tutunacakları hiçbir şeyi olmayan devletler, artık Kürtlere sopa yerine havuç uzatıyor.Kürtleri tehdidin miadı doluyor. Türk, Fars ve Arap devletler Kürtlerin gönlünü kazanma mecburiyetinde kaldılar. Kendi dışlarındaki Kürtlerden zarar gelmesin diye kendi içlerindeki Kürtlere sahip çıkıp, asgari bir saygıyı göstermeye başlayanlar var. Bunda PKK şiddetinin yanısıra,Güney Kürdistan hükümetinin başarısı da önemli bir rol oynamıştır. Aynı şekilde Türkiye’de barış sürecinin ortaya çıkmasında Rojava’daki potansiyelin baskısı inkâr edilemez.
Bugünün bence özeti budur. Gelelim kardeşlik testlerine.
1. Barzani’ye karşı PKK’li kıskançlığı: İsabetli bir tercih olmadığı argümanı dile getirilebilir ama Diyarbekir’e geliyor ve Başbakan’la görüşüyor diye Barzani’yi linç etmeye çalışanların Kürtlerin birlik ve beraberliğinden dem vurmaları hiç inandırıcı değildir. Milliyetçilik çirkindir, bunu göremeyenler parti ve örgüt milliyetçiliğine baksın. PKK’li Kuzey Kürtlerinin, Güney Kürtlerinin resmî liderine saygı göstermeleri, kardeşlik iddialarını test etmek için somut bir vesiledir. Kentli Kuzeyli’nin köylü Güneyli’ye, ideolojik solcu Kürd’ün ideolojisiz şalvarlı gundi Kürd’e karşı gösterdiği kibirden arınmak için buyurun: Bu önemli misafirinize hoşamediniz Diyarbekir’i “kesk u sor u zer” renklerle donatmak olsun. Ayrıca Türk kardeşlerinize de mahcup olmama fırsatıtanıyın: Türkiye ve Kürdistan bayraklarını birlikte asın. Türkiye’nin Türk halkı, federasyon fikrine alışsın. Neticede, Anadolu-Türk ve Kürdistan Federasyonu’na hazırlansınlar.
2. “Türk, Kürt kardeştir”i ağzından düşürmeyip, Türkiye dışındaki Kürtlere yabancı muamelesi yapan, bazısı dindar, çok Türk kardeş var. Bunlar menfaat için kardeşini satabilen benciller oldukları için yine menfaat için Kürd’ü kardeş alan tiplerdir. Güney’deki Kürt kardeşlerine karşı muameleleri kardeşliklerinin samimiyet testidir.
3. Bu arada ulu önderlerine olmasaydın olur muyduk testi yapılınca saygıda kusur etmeyen bazı dindarlar için biz de bir test yapalım. Madem kardeşlikte Türk ve Kürt birdir, ikisi de kardeşiniz: Birinin din konusunda neler yaptığını, en azından kılık kıyafetinize ne ettiğini biliyorsunuz. Diğeri ise Müslümanlığıyla iftihar edip, vatanının yerli ve Müslim kıyafetini giyen biridir. Babası da Molladır. Haydi bakalım: Madem, ikisi de kardeşiniz, şu soruyu soralım: Fasık bir Türk’ü mü, yoksa mütedeyyin bir Kürd’ü mu yakın bulursunuz? Gazetelerinizde köşe yazan adamlarınız, hangisine daha çok saygı gösteriyor yahut hangisinden hakettiği saygıyı esirgiyor?
mucahitbilici@gmail.com
Twitter: @mucahitbilici
Yorum Yap