- 28.09.2017 00:00
AKP’den önce Türkiye’nin buzul hızıyla hareket eden, yerleşik bir dış politikası vardı.
AKP’den sonra bu politika fevrileşti, kişiselleşti, akılsızlaştı, ayaküstüleşti, öngörülemez oldu ve kâr değil zarar getiren bir özelliğe büründü.
AKP’nin bütün önemli dış politika girişimlerinin sonucu kötü oldu.
Suriye’ye müdahale ile başlayan, Rus uçağının düşürülmesi ile devam eden ve Almanya ile girişilen söz düellosuyla en son aşamasına giren bu stratejiler, milyarlarca dolara ve prestij kaybına neden oldu.
Bu siyasetin ustası ve kısmen fikir babası Ahmet Davutoğlu idi. Ama onun gitmesiyle bir şey değişmedi. Çünkü onun da ustası, Erdoğan, iktidarda kalmaya devam ediyor.
AKP’nin zararla sonuçlanması kaçınılmaz olan son dış politika girişimi Kuzey Irak Kürtleri ile ilgilidir.
Kürtler, yıllardır yapacağız dedikleri şeyi en sonunda yaptılar. Referandum düzenleyerek, bağımsızlık ilan edip kendi devletlerini kurma kararı aldılar.
Türkiye’nin buna tepkisi sert oldu.
Erdoğan, Kürtleri, ekonomik ambargo ve gelirlerinin yüzde doksanını oluşturan petrol boru hattını kapatmakla tehdit etti.
Devlet kurmak, o devletin çalışacağı anlamına gelmez.
Bağımsızlık Irak Kürdistanı’nı ileri götürmez. Büyük bir olasılıkla; Eritre, Doğu Timor, Kosova, ve Güney Sudan gibi uzun mücadelelerden sonra devlet statüsü kazanmış, ama sınıfta kalmış ülkelerin sınıfına sokar.
Türkiye’nin çıkarına en uygun olan politika, kılıcını kınında tutup Irak Kürtlerinin hâmiliğine devam etmektir.
*
Konuyla ilgilenenler, benim de yararlandığım şu sayfalara başvurabilirler:
Yorum Yap