İnsanın icat ettiği en korkunç şey devlettir.
Devletin nasıl ve ne zaman oluştuğu geçmişin karanlıklarında kaybolmuş şeylerden biridir.
Bu açığı kapatmak için birçok teori ortaya atıldı.
Bunlardan en popüler olanına göre,
Devlet, güven içinde yaşama ihtiyacına cevap vermek için insanlar tarafından ortaklaşa meydana getirilmiş bir kurumdur.
Devletten önce insanlar bugün sürekli anarşi diye tarif edebileceğimiz bir durumda yaşıyorlardı.
Sürekli kan davası, çatışma, savaş hali vardı.
İnsanın değeri, sahip olduğu güç kadardı. Her insan, her aile kanundu.
Herkes herkesin düşmanıydı.
Bu sürekli çatışma durumunda insan hayatı bir cehennemdi.
İngiliz düşünür Thomas Hobbes (1588 –1679) bu hayatı “Yalnız, yoksul, pis, hayvanca ve kısa” olarak tarif etti.
İnsanlar bu şekilde yaşamaktan bıkarlar.
Güven içinde yaşama karşılığında, hep birlikte birtakım şeylerden vazgeçerler. Güç ve iradelerinin bir bölümünü devlet kurumuna devretmeye razı olurlar.
Vazgeçtikleri en önemli şey, bireysel olarak şiddet kullanma özgürlüğüdür.
Öldürme, talan, kız kaçırma, ırza geçme, yakıp yıkma, bireysel intikam gibi şeylere tövbe edilir.
Devlet kurulduktan sonra şiddet kullanma hakkı sadece devlete ait olur.
Şiddet kullanma, ilk devlet tekelidir.
*
Bence bu böyle olmadı. İnsanlar bir araya gelip ortak iradeleriyle birtakım özgürlüklerini devlete veya mutlak bir hükümdara devretmediler.
İçlerinden biri, güç kullanarak, zorla insanların bu özgürlüklerini ellerinden aldı. Mutlak hükümdar oldu. Bu hükümdarın idaresi, zamanın akışı içinde devlet adını aldı.
Rıza ile değil zorla, belki biraz da ikna gücüyle oldu bu, bana göre.
Yorum Yap