IŞİD Musul’u nasıl savunacak

  • 30.10.2016 00:00

 Irak Başbakanı Haydar El Ebadi’nin 17 Ekim’de sert bakışlı ve kararlı generaller eşliğinde yaptığı açıklamayla başlayan büyük Musul operasyonu neredeyse ikinci haftasını dolduruyor.

Irak ordu birlikleri, Şii milisler ve peşmergelerden oluşan ve sayıları 30 bini bulan Irak güçleri operasyonun ilk haftası ABD liderliğindeki hava koalisyonunun desteğiyle Musul civarındaki 80’e yakın irili ufaklı köyü ele geçirdi. Ancak ilk haftaya sayıları 5 ila 6 bin civarında olduğu tahmin edilen IŞİD militanlarının karşı taarruzları damga vurdu.

Havika üzerinden petrol yatakları ve zengin etnik-mezhepsel yapısıyla ünlü Kerkük şehir merkezine geçerek uyuyan örgüt hücreleriyle buluşan IŞİD militanlarının bunun ardından düzenledikleri saldırı 21-24 Ekim tarihlerinde yaşanan en önemli gelişmeydi.

23 Ekim’de basına, IŞİD’in Anbar vilayetine bağlı Ürdün ve Suriye sınırına yakın Rutbah’a saldırarak kenti tamamen ele geçirdiği haberleri yansıdı. Örgütün Musul’u Suriye’ye bağlayan Sincar’a düzenlediği saldırının ise anti-IŞİD koalisyonu destekli Ezidi güçler tarafından durdurulduğu bildirildi.

Operasyonun temposu 24-27 Ekim tarihleri arasında ise düşüşe geçti. Peki IŞİD Musul’da da Felluce ve Ramadi’de direndiği kadar direnecek mi? Şimdi herkes bu sorunun yanıtını arıyor.

Öncelikle bir gerçek: Görünen o ki, IŞİD Iraklı güçler arasındaki çıkar çatışmalarını ve ölümcül güç mücadelesini doğru okuyor. Karşı saldırılarını da Irak’ta halihazırda gerilen etnik ve mezhepsel fay hatlarını harekete geçirecek şekilde tasarlıyor. Bombalı araç ve intihar saldırılarını da kapsayan bu taarruzlar devam edecek gibi görünüyor. Örgütün başta Şiiler için sembolik önem taşıyan türbe ve camilerde düzenlediği intihar saldırıları ve Kerkük gibi ihtilaflı bölgelerde gerçekleştirdiği saldırılar IŞİD’in Irak’ta da tıpkı Suriye gibi etnik-mezhepsel bir savaş çıkarmaya çalıştığını gösteriyor.

IŞİD Musul operasyonunun ilk haftasında Iraklı güçlerin kent merkezine ilerlemelerini geciktirmek için çevredeki köylere vur-kaç taktiğiyle bombalı saldırılar gerçekleştirdi. Operasyonun başladığı 17 Ekim’den bugüne kadar Musul’un çevresinde 20’yi aşkın bombalı araç saldırısı düzenlendi. Örgütün ayrıca Musul çevresinde toplanan birlikleri dağıtmak için çatışmayı Kerkük ve Rutba gibi yerlere taşımaya çalıştığı görülüyor. Dolayısıyla, operasyonun ilk iki haftasında sergilediği performans IŞİD’in direnmeye şu an için devam edeceğini gösteriyor.

Peki IŞİD topyekun bir mantıkla bu direnişi kanının son damlasına kadar sürdürüp bir ölüm-kalım savaşına dönüştürür mü; yoksa rasyonel davranıp bir noktada geri mi çekilir?

Ben IŞİD’in askeri liderliğinin, Selefi cihatçı bir ideoloji ve apokaliptik bir anlayışla hareket eden savaşçılarının aksine rasyonel askeri stratejiler takip ettiğini düşünüyorum. Nitekim, son olarak Suriye’de Türkiye’nin desteklediği ÖSO birliklerine karşı Dabık’ı savunmak yerine 16 Ekim’de El Bab’a çekilmeleri de bunun bir göstergesi. Kısacası, örgüt haziran ayından bu yana devam eden geri çekilme dönemini rasyonel bir akılla yönetiyor.

Peki bu akıl, bize Musul konusunda ne diyor? Basit: Savunabildiğin kadar savun. Düşmanın taarruz azmini ve kabiliyetlerini kırmaya çalış, temposunu düşür. Savaşı zamana yayarak farklı çıkarlara sahip “toplama” bir ordu görünümündeki düşmanı birbirine düşürmeye çalış. Geri çekilmen gerektiğinde de geri çekil ki yeniden örgütlenip ortaya çıkmak için güç kazan.

Dolayısıyla ben IŞİD’in Musul’da mümkün olduğu kadar direndikten sonra kenti kademeli bir şekilde terk edeceğini ve asıl gücünü Deyrezor ve Rakka’ya kaydıracağını ya da Sünni ağırlıklı Diyala kırsalına konuşlanacağını düşünüyorum.

Yerel kaynaklardan edindiğim bilgiler IŞİD’in Musul’daki direnişinin çabuk kırılmayacağını gösteriyor. Örgüte takviye için Suriye’den grupların geldiği, yollara kurulan kontrol noktalarıyla halkın kenti terk etmesine izin verilmediği bildiriliyor. Örgüt Musul’da kalan 1 milyona yakın sivili hava taarruzlarına karşı “insan arazisi” olarak kullanmayı amaçlıyor. Örgütün geçen hafta 60’a yakın mahkumu infaz etmesi ve kenttekilerin dış dünyayla irtibatlarını kesmek için cep telefonu ve internet erişimini engellemesi de IŞİD’in Musul’dan hemen ayrılmayacağına işaret eden diğer göstergeler. Örgütün buradaki direnek noktaları ise el yapımı patlayıcılar, tünel sistemi, keskin nişancılar ve intihar bombacıları.

Musul direnişi sonuç vermezse Musullu militanlar sakallarını kesip halkın arasına karışarak, yabancı savaşçılar ise yeniden saldırı hazırlığı için başka bölgelere çekilecek. Başta Diyala çöllük ve dağlık arazisiyle IŞİD militanları için benzersiz bir yeniden örgütlenme alanı sunuyor. Nitekim, Alex Mello ve Michael Knights da CTC Sentinel dergisi için kaleme aldıkları makalede Musul’dan sürülen IŞİD militanlarının önümüzdeki aylarda Diyala bölgesinde yeniden toparlanacaklarını anlatıyor.

Öte yandan IŞİD’in Musul’u kaybetmesiyle başta Suriye ve Irak olmak üzere tüm dünya yeni bir gerçeğe daha hazırlıklı olmalı: Topraksız ve devletsiz bir IŞİD olgusu. Al-Monitor için daha önce yazdığım bir makalede IŞİD’in savunma dönemine girmesiyle örgüt içinde bir yerelci-küreselci çatışmasının başladığını belirtmiştim. Bir diğer makalemde ise IŞİD’in Suriye ve Irak’taki toprak kayıpları arttıkça Türkiye ve Ürdün’de internet üzerinden sürdürdüğü propaganda faaliyetlerine hız verdiğini ve örgüt içindeki küreselci unsurların Türkiye’yi bir ana rahmi gibi kullanarak, burada yetiştirdikleri militanları diğer ülkelere ihraç edebileceğini anlatmıştım.

IŞİD’in Musul’u kaybetmesi halinde yer altına inerek bu yöndeki propaganda faaliyetlerini daha yoğunlaştıracağını, eğitim faaliyetlerini Türkiye, Ürdün gibi ülkelere taşımaya çalışacağını ve “halen güçlüyüm” mesajı verebilmek için terör eylemlerini sürdüreceğini söylemek mümkün.

Son olarak, IŞİD güçsüzleştikçe ABD ile Rusya arasında Suriye ve Irak’ta iyice belirginleşen güç mücadelesinin önemli bir taşeronu haline gelebilir.

Rusya’nın savaşa dahil olmasıyla Suriye ordusunun ülkedeki askeri hedeflerine öngörülenden daha hızlı ulaştığını ve son olarak Halep’te sonuca epeyce yaklaşmış olduğunu gören ABD, Rusya’yı Suriye’de askeri açıdan yormak ve ekonomik açıdan tüketmek için IŞİD’in Suriye’ye doğru akmasına izin verebilir. Bu durumda, IŞİD Rakka-Deyrezor bölgesinde güçlenerek Esad güçlerinin Halep-Palmira hattının doğusuna geçmesini engelleyebilir. Kısacası ABD, IŞİD’i Esad yönetiminin askeri başarılarını törpülemek amacıyla kullanabilir. Zira artık hem Suriye hem de Irak, ABD ile Rusya arasındaki küresel güç mücadelesinin bir cephesine dönüşmüş durumda. Hal böyle olunca akıllara şu soru takılıyor: ABD Rusya’yı askeri ve ekonomik anlamda yıpratmak için Suriye’yi Afganistanlaştırmaya mı çalışıyor?

http://www.al-monitor.com/pulse/tr/contents/articles/originals/2016/10/turkey-iraq-islamic-state-defend-mosul.html

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums