- 10.05.2018 00:00
Yaklaşık bir haftadır Londra’dayım. ABD Başkanı Donald Trump’ın İran’la P5+1 ülkeleri arasında 2015 yılında yapılan nükleer anlaşmadan çekilme kararının buradaki yankılarını takip etmeye çalışıyorum.
Bilindiği gibi, İngiltere, Fransa ve Almanya uzun süredir, Trump yönetimini anlaşmaya devam etme yönünde ikna etmeye çalışıyordu. Son dönemde Avrupalı liderlerin arka arkaya Beyaz Saray’a yaptığı ziyaretler önemli gündem maddelerinin bu olduğu konuşuluyordu.
Trump’ın yeni Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton, Trump’ın çekilme kararını ne zaman aldığına yönelik bir soruya, “Konuşmasına başlamadan hemen önce,” gibi ilginç bir cevap verse de, ABD Başkanı’nın Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ve Almanya Başbakanı Angela Merkel’le yaptığı görüşmelerde bu konunun değerlendirilmediğini, aynı günlerde İngiltere Başbakanı Theresa May’le yaptığı telefon görüşmesinde bu konuda hiçbir şey söylemediğini düşünmek imkansız. Zaten yeni Başkan, göreve geldiği günden beri hem ‘Obama’nın mirası’ olarak gördüğü her şeyi sırasıyla yıkma stratejisinde sıranın İran anlaşmasına gelmekte olduğunu sürekli hissettiriyor hem de uzunca bir süredir bu anlaşmanın ‘utanç verici bir rezalet’ olduğunu söyleyip duruyordu. Demek ki, yükselen Rusya tehdidi nedeniyle Atlantik’in bu tarafında ABD’siz kalmaya pek de cesaret edemeyen Avrupalı liderler, “Tamam, yaptırımları biraz daha artırmana göz yumabiliriz, yeter ki anlaşmadan çekilme,” diyerek el düşürseler de Trump’ı ikna etmeyi başaramadı.
Kudüs’teki ABD Büyükelçiliği’nin açılması meselesi gibi, Orta Doğu açısından kritik dönüm noktalarının yaşanacağını tahmin ettiğimiz Mayıs ayında Trump’ın bu kararı verebileceği ihtimalinin yüksek olduğunu ben de burada bu köşede değerlendirmiştim. Ancak Kuzey Kore ile müzakere sürecinin başlamasına ramak kala, ABD’nin ne kadar güvenilmez bir ülke olduğunu perde arkasına saklamak ve Kim Jong-un’u masadan kaçırmamak adına birkaç ay daha anlaşmaya devam etme ihtimali de vardı. Öyle olmadı. Trump ABD’yi İran anlaşmasından çekme kararı aldı.
Trump’ın “Önce Amerika” politikası, ABD’yi Paris İklim Anlaşması, Trans-Pasifik Ticaret Anlaşması (TTP) gibi uluslararası anlaşmalardan çekmesi, ülkeyi sanayi devi Çin’le ticaret savaşının eşiğine getirmesi, çelik ve alüminyuma getirdiği yeni gümrük vergileriyle Avrupalı müttefikleriyle dahi sert tartışmalara girmesi gibi pek çok sonucu beraberinde getiriyor. İsrail, BAE ve Suudi Arabistan gibi Trump yönetiminin yeni gözde müttefiklerini hayli memnun eden, hatta geçen hafta İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun ilginç bir gösteriyle ‘İran’ın nükleer faaliyetlerine devam ettiğini’ iddia etmesi sonrası gelen bu çekilme kararı, Londra’dan bakınca öyle görülüyor ki, gümrük vergisi uygulamasını tüm baskılara rağmen ancak bir ay erteletebilen Avrupa için, Trump’ın gittikçe daha fazla can sıkan, hatta eski dostlarını hiçe sayıp tehdit eden adımlarının sonuncusu oldu.
Transatlantik cephesindeki bu yeni çatlak sonrası, İngiltere Başbakanı May, Merkel ve Macron’la ortak bir açıklama yaparak anlaşmaya bağlılıklarını bildirdi, AB’den de aynı açıklama geldi. İngiltere Dışişleri Bakanı da Trump’ın çekilme kararından “derin üzüntü” duyduğunu belirterek ayrılmayacaklarını tekrar etti. Trump’ın her kararı iş dünyası ve finans çevreleri üzerinde zaten etkili olurken, ABD’nin İran anlaşmasından çekilmesiyle beraber piyasalardaki belirsizliğin daha da artacağına şüphe yok. 2015 yılı sonrası yaptığı yeni petrol kontratlarıyla, sıkıştığı ekonomik darlıkta bir miktar nefes alan İran için bu kapının kapanacak olması, Suudi Arabistan gibi bu işe çok hevesli ülkelerin “Oluşacak petrol açığını biz kapatırız,” demesini sağlıyor ancak bu tür açıklamalar olası yeni çatışmalardan ziyade çıkarlarını düşünen kesimleri bile tatmin etmiyor; zira Trump’ın bu kararının ulusal güvenlik açısından dahi haklı gösterilemeyeceğini düşünüyorlar.
Öte yandan, Beyaz Saray ABD Hazinesi’nin İran’la anlaşmanın imzalanmasından beri iş yapan şirketlere kontratlarını sonlandırmaları için 180 gün vereceğini açıkladı. Şimdi İran’la kontrat imzalamış pek çok şirketin karar kara düşündüğü yegane konu, “ABD kontratlarını iptal etmezlerse kendilerini kara listeye alır mı, ABD bankacılık sistemi dışına itilmek gibi sert tehditlerle karşı karşıya kalırlar mı?” sorusu... Çin’in uzun vadede işine yarayacak bu karar sonrası, ABD biraz daha dış dünyadan uzaklaşacak, kendi üretimi ‘küresel pazar’ o olmadan büyümeyi sürdürecek ve ABD’ye alternatif ve hiç de ‘liberal’ olmayan yeni uluslararası ilişkiler’ kurulacak. Ama kısa ve orta vadede, Trump ticari ve ekonomik anlamda düşman ve de müttefik herkese kök söktürmeye devam edecek.
Peki, Trump’ın çekilme kararı, anlaşmayla beraber Orta Doğu’daki yayılmacılığına adeta bir koruma kalkanı inşa eden İran’ı durduracak mı? Uluslararası sistemin içine girme ihtimali dahi İran’ı ehlileştirememişken, bundan sonra, hele ki İsrail Suriye’deki pozisyonlarını daha fazla hedef almaya başlamışken daha da kışkırtıcı bir etkide bulunacaktır, bundan emin olabiliriz. Yaptırımların dönüşüyle beraber, ekonomik olarak içeride daha da sıkışacak ve sertleşecek, geri çekilmeyi Tahran rejimine yönelik en sert tehdit olarak algılayacak olan İran’ın, Suriye’deki sayısının 80 bine yaklaştığı milis gücüyle çeşitli misillemelerde bulunacağını tahmin etmek hiç de güç değil. Trump’ın İngiltere ve Fransa’yla beraber Esad’ın kimyasal tesislerine düzenlediği hava saldırısı Tahran’ı durdurmamışken, İran bu son gelişme sonrası kendine yönelik tehditlere, köşeye sıkışmış yaralı bir hayvan misali daha sert tepkiler verecektir. Sonuçta Suriye’nin yanı sıra Irak, Lübnan ve Yemen gibi ülkelerde de çatışmaların şiddetlenme ihtimalinin yükseldiğini ve yeni çatışma risklerinin oluştuğunu söyleyebiliriz.
Özetle Obama, anlaşmanın kendisiyle bölgesel ve de küresel dengelerle oynamayı başarmıştı, şimdi Trump da aksine hamlelerle bir kez daha aynısını yapıyor. Trump da tıpkı Obama gibi, kendi siyasi görüşmeleriyle tutarlı olarak, ABD ekonomisini canlandırma peşinde ancak o sırada yine selefi gibi dünyanın geri kalanını umursamıyor, tehdit ediyor, karşısına kim çıkarsa ezip geçeceğini gösteriyor.
Yorum Yap