- 16.12.2011 00:00
Saldırıya, tacize, işkenceye maruz kalmak her zaman kötüdür elbette. Ancak en korkutucu olanı, bu tehdidin savunmasız olduğumuz durumlarda ortaya çıkmasıdır. Çünkü insanı savunmasız ânında yakalama şansı yüksek olanlar, düşmanlarından ziyade, gardını düşürdüğü yakınındakilerdir.
Savunmasızken saldırıya uğrama korkusu arketiplerimizden olmalı. Yunan mitolojisinde anne-baba katillerinin üzerine korkunç öç tanrıçaları Erinys’lerin gönderilmesinin nedeni belki de bu.
Halen gelmiş geçmiş en korkunç sahne sayılan Hitchcock’un Psycho’sundaki o meşhur sekansın, bir evin banyosunun duşunda, kurban çıplakken çekilmesi de rastgele değil.
Ceza kanunları, suçun usul ve füru’ya karşı işlenmesini ağırlaştırıcı neden sayıyor. İdam cezası yürürlükteyken de, ana-baba katilleri sehpaya, diğerlerinden farklı olarak yalınayak, başı açık ve siyah bir gömlek giydirilerek götürülürdü.
İnsanoğlun bu temel korkusunun modern zamanlardaki doruğu, halkına savaş açmış devlet imgesi kuşkusuz. Daha korkuncu olamaz. İki devletin orduları arasındaki savaştan bile beter bu asimetrik tehdit. Kocaman, eli kolu her yerde, kaçıp sığınacak yer yok. Karartma da kâr etmez. Azrail dışarıda değil ki, evin içinde; üstelik yalnızca sizinkinde değil, tüm evlerde!
Bu topraklarda da ceberut devlet pek çok kez cinnet geçirdi; içindeki canavarı serbest bıraktı. 90’lı yılların neredeyse tamamı devletin bu cinnet halinin “karakter” halini aldığı karanlık günlerdi.
Memleketteki Kürtlerin, Alevilerin, solcuların, dindarların “baba” denen devlete derin bir güvensizlik duymalarının altında yatan da bu savunmazlık sendromu.
“Geçmişte faşizan uygulamalar yapıldı” kabulü alkış alan Erdoğan’ın Balyozcuların, Ergenekoncuların, 12 Eylülcülerin, Susurlukçuların, 28 Şubatçıların, yani Türkiye halkını kendi evinde, savunmasızken vuranların üzerine gitme iradesi göstermesiyse partisine üç dönemdir iktidarı armağan ediyor.
Elbette hak ihlalleri sürüyor, faşizan ceza kanunları yerli yerinde. Eskiye dönüşün kapılarını kilitleyecek standardizasyonun en güvenli yolu AB projesine dâhil olmaktan da epeyce uzaktayız. Ama ne olursa olsun, devlet terörü meşru, kabul gören resmî bir politika değil artık.
Ne var ki son dönemlerde hükümetin yeni ve demokratik bir devlet paradigması yaratma yolundaki performansında ciddi sıkıntılar var.
Hadi, referandum sonrası bas bas bağırdığımız, HSYK’daki yeni “bürokratik vesayetin” neden olduğu “uzlaşma tahliyelerini”, siyasal iktidarın doğrudan müdahil olmadığı bir alanda cereyan ettiği için salıya ele almak üzere şimdilik atlayalım.
Peki ya, AK Parti’nin güçlü bir çoğunlukla temsil edildiği parlamentodaki sorumluluğu ne olacak?
Nerede bizim faili meçhullerimizi araştıracak Meclis komisyonumuz?
CHP işin içine TSK’nın ve Ergenekon’un faaliyetleri ya da tek parti dönemindeki olaylar girince bu kadar talepkâr olur mu bilemem. BDP’nin de Kandil’deki PKK katliamlarının bu komisyona taşınması olasılığına tepkisini kestirebiliyorum. Ama niyet okumamak lazım; beyan esassa, bu komisyonun kurulması için ondan fazla önerge verdiler Meclis’e işte.
Meclis’teki İnsan Hakları İnceleme Komisyonu’nun neredeyse tüm üyeleriyle konuştum. Komisyonun AK Partili başkanı Ayhan Üstün’ün yanı sıra, aynı partiden, faili meçhullerin ailelerini dinleyen alt komisyonun başkanı Naci Bostancı da faili meçhulleri araştıracak bir alt komisyonun kurulmasının ihtiyaç olduğunu söylüyor. Komisyonun kurulması için güçlü bir irade oluştuğu konusunda da hemfikirler.
AK Parti’nin 14 önergelerini reddettiğini belirten komisyonun CHP’li üyesi Sivas Vekili Malik Ejder Özdemir de geçen günkü konuşmamızda “Talebimiz müstakil olması ama komisyon bünyesinde olsa da bir an önce kurulmalı. Samimilerse gelsinler, destek veririz” dedi.
Evet, işte size un, yağ ve şeker. Bakın muhalefetten de destek var. Yapın işte şu helvayı, ağzımız tatlansın; aşçılıkta da ustansınızdır ya.
Adı, müstakil mi yoksa alt komisyon mu olacağı da bence önemsiz. Aslolan nereye kadar gideceği.
İyi de, bu tablodaki en temiz ele sahip olan AK Parti, “geciktirmenin” çamuruna niçin bulaşıyor o halde?
Eğer 2023 hedefi doğrultusunda, pislikleri ortalığa saçılmış enkaz bir devlet devralmaktan korktukları için bu işe engel oluyorlarsa, onlar da öncekiler gibi içinden dansöz çıkar diye yaşgünü pastamızı vestiyerde unutacaklarsa, açık söylüyorum yazık ederler kendilerine.
Dönüp bir baksınlar bakalım düne, devletin cinnetlerinin üstüne oturarak Türkiye halkının üzerinde iktidar umanlar bugün nerelerde?
“Geçmişe sünger çekelim” riyakârlığına fazlasıyla doydu bu halk artık. Çünkü tıpkı Can Yücel’in dediği gibi, o süngeri sıkınca kan damladığını görüyor artık herkes.
Sizden beklentimiz, artık daha iyi bir “baba” olacağınıza dair iradenizi göstermeniz. Bizlere artık en azından evimizde biraz olsun güvende olacağımızı hissettirmeniz.
Evet efendim, faili meçhuller komisyonu diyoruz, bekliyoruz.
melihaltinok@gmail.com
Yorum Yap