Melih ALTINOK
Melih ALTINOK Gazete: Sabah GAZETESİ

Sakın ha PKK silahlı bir örgüt olmasın

  • 23.08.2011 00:00

2004’te AB müzakerelerinin rönesansı yaşanırken, ordu operasyon yapmaz, ortalık sütlimanken tacize başlayan, demokratların en umutlu olduğu dönemlerde de “meşru müdafaa” hakkını kullanıp Aktütün, Reşadiye vb. baskınlarını yapan PKK değildi sanırım.

Öyle olsa, günlerdir onca köşe yazarı PKK’nin yeniden ordunun Kandil’i vurmasının yolunu açan saldırılara niye başladığının yanıtını aramazdı, değil mi?

Bakın, genel yayın yönetmeninden çaycısına Kürt halkının dostu olduğundan şüphe etmediğimiz Taraf’ta bile bu konu tartışılıyor.

Gariplik bende olmalı ki, şu saat itibariyle son olarak Ovacık’ta bir karakola asker kıyafetiyle sızma yapmaya çalışan “meşru müdafaa” halindeki PKK’lilerin yine hareketlenmesini çok da şaşırtıcı bulmuyorum. TAK’ın “artık sivillere ve turistlere müsamaha göstermeyeceği” şeklindeki tehdidini de atlamayalım tabii.

Gelin görün ki devrimci şiddetin meşrulaştırılması cephesinin birlik ve beraberliğe en çok ihtiyaç duyduğu şu günlerde PKK çizgisinin eleştirilmesini teklif etmek dahi sol cenahta pek de hoş karşılanmıyor.

Hatta halkları kardeş kılmak için –sanırım yan yana mezarlar vasıtasıyla– tüm anti-militaristliğiyle 45 günde 45 can alan PKK’yi eleştirmenin “hükümetin propagandasına kanmak” anlamına geldiğini söyleyen dostlarımız bile var.

Onlara göre, AK Parti açılım yolunda adım atmamak için adım atmıyormuş ki PKK ve çevresi de daha çok adam kaçırsın, asker, polis öldürsün ve suçlu konuma düşsün.

Özetle hükümet, kendini her şeyden çok zora sokacak sınırötesi operasyona zemin hazırlayacak ve açılımın politikasının batıdaki meşruiyetine zarar verecek olsa da PKK’nin hareketlenmesi için çalışıyormuş. Yani bizzat ayağına sıkmak için çırpınıyormuş.

Aslında anlıyorum. Çünkü militaristlikten militaristlik beğenip PKK’nin devrimci olanında karar kılan dostların bu yaklaşımının nasıl bir zihniyetin ürünü olduğunu çok ama çok iyi biliyorum. Nereden mi, tabii ki kendimden...

Türkiyeli solcular için örgütlerinin devrimci şiddeti, illa ki barış için olduğundan, meşrudur. Kolluk kuvvetlerinin bu “barış için başvurulan şiddete” son vermek için mukavemeti ise tabii ki savaşa hizmet etmektedir.

İlki mecburidir, iyidir. İkincisi ise keyfîdir, kötüdür.

Bölge halkından haraç alan, her türlü aykırı ses çıkartan demokrat Kürt aydınını pıstıran, aşağılayan ve yeri gelince liderlerinin askerlere pusu atılması emrini verdiği KCK tarzı siyaset, ovaya inmenin tek yoludur mesela.

Ve eleştirilmesi gereken bu yapı değil, başka teknik takiplerde “çekirdek” diyeni mermiyi kastetti diyen gözaltına aldırdıkları halde, KCK’lıların “kaldırın, kaçırın” emirlerini “ezilmişliklerine” verip tolerans gösteren savcılarıdır.

Ha, bir de Habur’dan dönüşlerde “Hükümet savcılara tutuklamayın talimatı verdi” diyerek resmen hükümeti milliyetçilere şikâyet eden bizzat Hatip Dicle olmasına karşın, KCK davasında imaj düzeltmek için epey çaba harcayan AK Parti tabii ki.

Bereket bu mantığın solculuğun mütemmim cüzi olduğuna ikna olmamış ecnebiler var ki, kendimizden şüphe etmiyoruz.

Örneğin Avrupa Parlamentosu Sosyalist Grup Başkan Yardımcısı Swoboda da AK Parti’nin kara “propagandasına” alet olmuş sanırsam.

Baksanıza o da BDP’ye “PKK ile arana mesafe koy, şiddeti açıkça reddet, Meclis’e dön” çağrısı yapmakta. Hatta bir adım daha ileri gidip, yeni anayasa çalışmaları sürerken, reform iradesi varken hükümetin sert tepkisinin bile “anlayışla” karşılanabileceğini söylemekte.

Biliyorum, şimdi “n’olacak Batılı bir sosyalist işte”nin, hükümetin “meşru müdafaa” hakkını tanıyan sözlerine yer verdim diye “sınırötesi operasyonu desteliyor” twitleri yazılmaya başlanmıştır bile.

Gerçi onlara ne yazsam boş ama yine de üşenmeyelim.

Anti-militarist tavrıma, ne AK Parti’nin hakkını verdiğim reformlarından ötürü gösterdiğim hoşgörüyle ne de eskiden her Türkiyeli solcu gibi benim de fazlasıyla başvurduğum PKK güzellemesiyle halel getiririm.

Amasız tüm silahlı çözüm önerilerine karşıyım. Nokta.

Eğer siz de bu kadar netseniz;

Sınır ötesine gidin dediğiniz kadar gelin diye teneke çalan PKK’ye de amasız “artık yapma” dersiniz.

Yüzde elli oy alan bir merkez partisine rahatça “oy kaygısıyla hareket etme” diyorsunuz. O halde aynı riski, yitip giden onca can değil de, sanki tuzluk devrilmiş gibi anca “PKK iyi yapmamıştır –o da bence–” diyebilen Demirtaş’ın yüzde 6 için de göze almasını talep edersiniz.

Yalnızca ordunun sınırötesi operasyon sonrası sokağa çıkıp sergilediğiniz tek taraflı militarizm tel’inlerini, PKK’nin kanlı pusluları sonrasında yapmadıkça da “Katil sizsiniz” manşeti atan Yeni Şafak’ın simetrisine düşmekten kurtulamazsınız.

Evet, bu süreçte PKK çizgisini “de” eleştirmenin bir değil bin işe yaracağını düşünüyorum.

Zira demokratlar olarak 30 yıldır çok geç kaldığımız gerçek bir pasifist dalganın yaratılması için bu adım şart.

Ama siz yine de Türkiyeli anti-militarist dostlarımıza PKK’nin silahlı bir örgüt olduğunu birden söylemeyin, şoka falan girerler, onlar gerillaları Kandil’deki kreşin bakıcıları zannediyorlar çünkü. Alıştıra alıştıra...

melihaltinok@gmail.com

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums