- 16.04.2014 00:00
Bazı sendika yetkilileriyle bu yılki 1 Mayıs etkinliklerinin nerede yapılacağını görüşen İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu, Taksim’in yerine Yenikapı’yı adres gösterdi.
“Karşılıklı
olarak tutum ve düşüncelerimizi paylaştık. Taksim'in işçilerimiz için
çok önemli bir meydan olduğunu belirttim. Atatürk Anıtı'nda ilgililerin
çelenk sunma merasiminin gerçekleşmesinin anlamlı olduğunu ifade ettim.
Ayrıca Kazancı Yokuşu'nda hayatını kaybeden işçilerimizi rahmetle
anıyorum. Anma seremonisinin gerçekleşmesi gerektiğini belirttim. Anma
etkinliğini destekleyeceğimizi söyledim. Miting konusunda ise
İstanbul'da toplantı ve gösteri, yürüyüş yapmakla ilgili yeni bir dönem
başlatıldığını ifade ettim. Sendikalara Yenikapı'da kutlama yapmalarını
önerdim..."
Görüşme sonrası açıklama yapan DİSK Başkanı Kani Beko, "Vali kutlamaların Taksim dışında başka yerlerde yapılmasını önerdi ama biz Taksim'de kutlama yapmaktan vazgeçmeyeceğiz" dedi.
Tartışmalara katılan 1 Mayıs Komitesi de dünkü basın toplantısında,
AİHM’in 2012 yılında konuyla ilgili verdiği kararı gerekçe göstererek
Taksim’in gösterilere açılmasını talep etti. Sendikaların başvurusu
üzerine konuyu görüşen Mahkeme “Toplantı ve gösteri yapma hakkının,
toplantı ve gösterinin yapılacağı yeri seçebilmeyi de kapsadığına”
hükmetmişti.
Vali Mutlu henüz kendilerine 1 Mayıs’la ilgili
“resmî” bir başvurunun olmadığını dolayısıyla cevaplarının da “resmî”
olmadığını belirtiyor. Eğer iş resmiyet kazandığında da Valiliğin
tavrında bir değişiklik olmazsa, bol gazlı bir karambol bizleri bekliyor demektir.
Bence böylesine anlamsız bir gerginliği engellemenin tek yolu Valiliğin tıpkı 2012’de yaptığı gibi, Taksim’i 1 Mayıs kutlamalarına açması.
Mutlu’nun
miting ve gösterilerin Yenikapı’ya yönlendirilmesini içeren “yeni
döneminin" en azından 1 Mayıs söz konusu olunca kabul görmeyeceği
aşikâr. Dolayısıyla diğer “belirli gün ve haftaları” kapsayacak bu
düzenlemede 1 Mayıs istisnası “fiilen” şart.
Taksim yasağında, 1 Mayıs vesilesiyle “Gezi olaylarının” tekrar edilebileceği kaygısı etkili olmuşsa da önerimin arkasındayım.
Zira asıl bir yasak kararı, tüm siyasetini Gezi’ye endeksleyip İşçi
Bayramı’nı provoke etmek isteyenlerin ekmeğine yağ sürecektir. Zaten bu
kesimler şimdiden adeta yasak kararını beklermiş gibi heyecanlarını
gizleyemiyorlar. Hatta geçmiş 1 Mayıslarda işi "teröristler Taksim’de" retoriğine kadar vardıran Cemaat basını bile Taksim güzellemelerine başlamış durumda.
Kaldı
ki, Gezi olaylarının sosyolojisine azıcık kafa yoran herkesin göreceği
üzere, benzeri bir olaya zemin hazırlayacak asıl faktör, Gezi’nin bulunduğu alanın fetişleştirilmesine neden olacak yasaklamalardır.
Bunun
dışında, idarenin, Anayasa’nın ve uluslararası hukuk’un vatandaşlara
tanıdığı haklar konusundaki tasarrufunun kaynağı, geçmişe ait kötü anıların hafızası değil, yasalara uygun somut gerekçeler olmalıdır.
Örneğin
bu somut gerekçeler arasında, kamu düzeninin aksatılmaması kadar,
göstericilerin can güvenliğinin sağlanması da vardır. Valiliğin 2013 1
Mayıs’ında, bölgedeki yayalaştırma projesinin inşaatını gerekçe
göstererek verdiği Taksim yasağı kararını, bu somut ve mantıklı
gerekçeler kapsamında gördüğüm için desteklemiştim. Çünkü 1 Mayıs’ı
kutlamak için toplanan binlerce kişiye, yine kendi can güvenlikleri için
tehlikeli bir inşaat alanı tahsis edilemezdi. Ancak alan,
yayalaştırılma projesinin ardından şimdi insanlar için son derece
güvenli bir durumda.
30 yıl aradan sonra 2009’da 1 Mayıs’ı
resmî bayram ve tatil günü ilan eden AK Parti, yine bu demokratik ve
rasyonel perspektifle hareket etmeli. Taksim’de güvenli bir bayram
organize edip, Gezi düşü kuran uçurum siyasetlerinin, fiilen yanında durduğu emekçilerle arasına bariyer kurmasına izin vermemeli.
Yorum Yap