- 13.08.2013 00:00
1. Bu şehirde silahlı gruplar (TİKKO VE PKK) yıllardır kendilerine karşı suç işlemekle itham ettikleri insanları çok rahat bir biçimde kaçırıyorlar, işkence ediyorlar ve öldürüyorlar. Bu şehirdeki din adamları, dindarlar, laikler, ilericiler, liberaller, partiler, dernekler (insan hakları derneği dahil), avukatlar, aydınlar, sanatçılar, esnaflar bu cinayetlere yıllardır karşı çıkmıyorlar. Zaman zaman yapılan göstermelik “protesto” açıklamaları bile bende bu toplumda adalet kavramının ebediyen kaybolduğu, toplumun minyatür bir Endonezya’ya dönüştüğü kaygısını yaratıyor. “Kimin gücü kime yeterse demek ki! Hukuk, adalet, merhamet, vicdan, utanma diye bir şey yok bu şehirde” diye düşünüyorum.
2. Metruk şehrin camcıları, fırıncıları, fırıncı çırakları, soyu tükenen köylüleri sürekli tehdit altında yaşıyorlar. Karakola cam satan camcı, ekmek götüren fırıncı çırağı, “Size verecek ekmeğim yok artık” diyen aç köylü “ihbarcı” ilan edilir. Bu şehirde “ihbarcı” ilan edilen çeteler tarafından sorgusuz sualsiz öldürülür. Oysa derin devletin ürünü, MİT’in gözdesi ve “barış partneri” PKK 80.000 maaşlı korucusuyla Güneydoğu’da gül gibi geçinir.
3. Metruk şehrin insanlarındaki korkunç hukuksuzluk ve ikiyüzlülük sizi hümanizmin çok yanlış, çok temelsiz, çok gereksiz bir ideal olduğuna inanmaya sürükler. Örneğin gergedanizm daha makul gözükür. Korkunç şehrin hukuksuz ikiyüzlü insanları korkunç şehir hariç her yerde en ilerici, en demokrat insanlar olurlar. Her yerde zulme karşı çıkarlar. Tüm mazlumları kanatlarının altına alırlar. Her şeyden, her şehirden haberdardırlar. El Niño fenomeninin Tuvalu’daki etkileri nedeniyle en çok Dersimliler üzülmüştür.
4. Bilim, felsefe ve devrimcilik sahalarında dünyanın en iddialı kriminalleri Dersim’den çıkmıştır. Dersimli kriminaller Avrupa’nın en ileri ülkelerinde bile uyuşturucu parasıyla saraylar inşa ettiler. Sarayların içinde de çocukları için altından beşikler yaptılar. Rekabet husumet doğurdu, husumetten rakipler, yani hemşeriler dişleriyle birbirlerini paramparça ettiler. Güzelim şehirlerin kafeteryalarını kan göllerine çevirdiler.
5. Bu şehrin insanları anadillerini gönüllü olarak unutmuşlar. Unutmakla da kalmayıp onun en büyük düşmanı olmuşlar. Anadillerine en büyük düşmanlığı yapan Kürtlerin dilini anadilleri olarak beyan ediyorlar.
6. Hukuksuz şehrin insanlarının en çok tuttuğu “lider” A. Öcalan’dır. “Biji Serok Apo!” sloganı metruk şehrin bakımsız sokaklarında sık sık duyulur.
7. A. Öcalan tarafından “PKK yöneticisi” olarak seçilen Dersimli “Bese Hozat” mevcut Dersim’i hâlâ beğenmiyor. Yerel seçimleri kaybedeceklerinden korkuyorlar. Bu korkudan cümle Dersim’e karşı çok sert konuşuyor: “Bugünkü halinizi utanç verici buluyorum, Alevi kimliğinde bir mana görmüyorum, bizim gibi düşünmeyen herkesi derin devletin adamı olarak ilan ediyorum, benim gibi özgürleştirileceksiniz!” Dağda anadilini unutmuş Hülya, Kürtçe öğrenmiş, Bese olmuş, seçilmişlerin diliyle konuşuyor.
8. Bir zamanlar da “çöl güzeli” sayılmayan Dersimli Dilan İzmir’de yaptırdığı estetik düzeltmeyi beğenmeyince cerrahı “Biliyor musun ben Tunceliliyim, PKK’yı yığarım buraya ha!” demişti. Bereket versin sonra sakinleşti, beceriksiz doktoru öldürmedi.
9. Şafiilerin şalvarı bile geldi bu rezil ortamda aşağılık kompleksi içindeki metruk şehirde moda oldu; elegant yerli “manis”ı bir çırpıda demode kıldı. “Olmaz öyle şey, herkes boyun eğecek, “manis”ı atıp şalvarı giyecek, bizim gibi ağını sallaya sallaya gezecek!” diyorlar “yurtsever” şalvarlılar.
10. Korkunç şehrin insanlarındaki birbirini yeme tutkusu fecidir, derindir, koyudur. Korkunç şehrin insanlarını birbirine bağlayan hiçbir şey kalmamıştır.
11. Korkunç şehirde hürriyet tutkusundan vazgeçmeyen az sayıdaki vicdanlı ve mert şahıs tam bir edepsizlik içinde aşağılanır. PKK’nın kılıcını sallayanlar “Nero neka tu kama Haq kena! Tu nee k*re gaya nee ki k*** mangaua!” diyorlar. Kulaklarımla duydum. Vicdan sahibi olmak, mertlik bu biçimde aşağılanıyor bu toplumda.”
12. “Yazarlar”, “araştırmacılar”, “akademisyenler” bu şehrin insanlarını hep aptal yerine koyarlar; hiçbir bilgi sahibi olmadan bu şehir ve tarihi hakkında çok sayıda absürt fikir öne sürerler.
13. “Soj” ile “saj” arasındaki farkı dahi bilmeyen “büyük” sanatçılar PKK’ya hizmet etmek ve kadroya girmek için “Ma az che zon! Mara vane elevi mekeda!” diyen fukara Dersimlilerle sahnede alay ederler. Kürtlüğü buyururlar. Zazaca türkü söylüyorlar ama Zazaca bir cümleyi ancak bir saatte kuruyorlar.
14. Bu şehirden adı anılmaya değer bir tek entelektüel dahi çıkmamıştır.
15. “Bu şehrin tüm nefretini, tüm düşmanlığını üstümüze çekmekten gurur duyuyoruz!” diyorlar miadı dolan melankolik son deliler.
16. Bu şehir dilini, dolayısıyla tüm şahsiyetini ve tüm masumiyetini yitirmiştir; her şeyi yüzeyseldir, içeriksizdir, hilelidir. Otantik filozof delileri asla geri gelmeyecektir.
Yorum Yap