- 16.07.2013 00:00
Öcalan evlenmeli, eve hapsedilmeli ve akan kan durdurulmalıdır
AbdullahÖcalan 1999’da Türk devletine teslim edildiğinde öldürülebileceğinden çok korkuyordu. Teslim edildiği devlet görevlilerine derhal “Hizmetinize hazırım” dedi. Feribota bindirildiğinde korkudan dizleri tutmuyordu, bacakları titriyordu, yürümekte zorluk çekiyordu. Gözbağını açtıklarında en masum bakışlarla çevresini gözledi. A. Öcalan ilk kez kameralar karşısında bu kadar mahzun, bu kadar masum, bu kadar çaresiz, bu kadar ürkek, bu kadar korkak bakıyordu.
İmralı’da zamanla ölüm korkusunu yenerek pazarlık masasına oturunca ilkin “Yerim dar” dedi. Sonra “Penceremi küçülttüler” dedi. Daha sonra “Cildim kaşınıyor, gözlerim yaşarıyor” dedi. Bir ara sürekli bir biçimde “Yalnızım” dedi. “6 hükümlü geldi ama ben onları demek istememiştim, yalnızlığım hâlâ sürüyor” dedi.“Kalbim çat diye durursa sonra size ne olur?” diye sordu. Masadaki herkes çok korktu. Taraflar sararmakta birleştiler; “Ağzını hayra aç, o ne biçim söz?” dediler. “Öcüler beni götürürlerse barış süreci zınk diye durmaz mı?” dedi.Müzakereciler yutkunmaya başladılar. “Ev hapsi istiyorum” dedi. “Evlenmek ve aslında serbest kalmak istiyorum” diye devam etti.
Öcalan bir tek kendini düşünüyor, fütursuzdur, utanmıyor, çekinmiyor.Var yok kendidir, önemli olan kişisel ihtiyaçları ve arzularıdır.
PKK ve BDP’ye göre bunda anormal bir şey yoktur. Ulusal kurtuluş mücadeleleri kimsenin önceden tahmin edemeyeceği bir mecraya girmiş ve böyle bir hal almıştır.
Bendenize göre silahların susması, akan kanın durması için bu büyük bir fırsattır ve asla kaçırılmamalıdır. Öcalan evlenmeli, ev hapsine alınmalı ve akan kan durmalıdır.
1999 yılından itibaren Kürt sorunu bir Öcalan sorununa dönüşmüştür. PKK yanlısı Kürtlerin Kürt sorunu dedikleri şey Öcalan sorunundan ibarettir.
Silahlı çatışmalar bu yüzden oluyordu. Devlet yetkilileri belli bir aşamadan sonra asmayı asla düşünmedikleri Öcalan’ın evlenmesine yahut ev hapsine girmesine müsaade etselerdi, 1999’dan sonra PKK silahlı eylemlerde bulunmazdı. Ne asker ne de PKK mensupları öldürülmüş olacaklardı.
BDP’liler her fırsatta “42 bin ölümüz ve 17 bin failli meçhulümüz var” diyorlar. Neden Kürt sorununu bir Öcalan sorununa indirgediklerini ise hiç açıklamıyorlar. Her şeye rağmen olaylara retrospektif bir açıdan bakarak “Vay anasını, demek ki her şey bunun içinmiş!” deme kolaycılığına ve mantıksızlığına düşmemeliyiz. Elbette her şey bunun için değildi ve herkesin bildiği gibi, Öcalan Şam’da bir eli yağda, bir eli balda mutlak bir hükümdar gibi yaşıyordu. Mutlak bir hükümdarın saltanat içinde yaşıyorken bu denli sefil bir amacının olabileceğini ileri sürmenin mantıki bir temeli yoktur.
Kürt sorunu hiçbir koşulda PKK/BDPile anlaşmak suretiyle çözülmez. PKK/BDP’nin ilgilendiği tek konu Öcalan sorunudur. Kürt sorunu PKK/BDP için bir kamuflajdan, bir bahaneden ibarettir. Öcalan sorunun çözülmesiyle birlikte PKK Kürt şehirlerinde silahlı zorba bir güç olarak kalmaya çalışacak ve bu sefer de bunu “ulusal mücadele” şeklinde kamufle edecektir.
Devlet Öcalan’ın İmralı’da evlenmesine veya cezasının ev hapsi cezasına çevrilmesine izin verir mi? Rasyonel bir hükümetin bu evliliğe veya evliliği de içeren ev hapsine karşı çıkması düşünülemez şüphesiz. Silahlı çatışmalara son vermek için bu fırsatı kullanmak gerekir. Bundan daha kolay, daha ucuz bir çözüm bulunamaz. Öcalan’ın bir an önce evlenmesine müsaade edilmeli ve ayak bileğine elektronik bir bilezik takıldıktan sonra evine gönderilmelidir. Bunun için savaşmaya ve gencecik insanların öldürülmesini göze almaya değmez.
AKP cephesinde bu konuda büyük bir korkaklık gözleniyor. Özellikle egosu büyük Başbakan Erdoğan delikanlılığına bunu pek yakıştıramıyor; tarihe “Öcalan’ın evlenmesine ve hapisten çıkarak ev hapsi cezasını çekmesine izin veren başbakan” olarak geçmek istemiyor. Devlet Bahçeli’nin ve Ergenekoncuların çirkin sözlerini daha şimdiden işitir gibi oluyor.
Halbuki en azından askerlerin ve Kürt gençlerinin anneleri Erdoğan’dan dualarını esirgemeyeceklerdir. Demokrat olmasını beklemiyoruz, hiç olmazsa dindar bir insan olarak annelerin dualarına ırkçıların küfürlerinden daha çok değer vermesini bekliyoruz. Aksi halde telekinezici danışmanıyla küfürbaz ulusalcılar onu iyice işlevsiz hale getireceklerdir.
Öte yandan, Öcalan’ın direktifleriyle PKK yönetiminde yapılan son değişikliklerin neye işaret ettiği konusunda yapılan hummalı tartışmaların çok anlamsız ve gülünç tartışmalar olduğunu söylemek zorundayız. PKK uzmanı olarak tanınan insanlar PKK gerçeği konusunda en çok yalan-yanlış düşünceler öne sürmüş insanlardır. Basit bir Pol Pot hareketini akademik olarak analiz etmeye çalışıyorlarken PKK ve Öcalan gerçeğini anlaşılmaz kılmaya çalışmışlardır.
PKK yönetiminde yapılan değişikliklerin hiçbir zaman hiçbir önemi olmadı. Son değişikliklerin de bir önemi yoktur. Öcalan’ın kişisel olarak ne istediğine bakmak gerekir. Anahtar Öcalan’ın kişisel istekleridir. Öcalan’ın kişisel istekleri karşılanırsa barış sağlanır, karşılanmazsa sağlanmaz.
Yorum Yap