- 22.01.2021 00:00
Partili Cumhurbaşkanlığı Hükümet modeline geçtikten sonra iktidar “yargı kararlarını ve muhalefeti” tanımaz oldu.
Cumhurbaşkanlığı hükümet modeli hiç bir toplumsal sorunu çözemeyince model çöktü.
İktidar yerel seçimlerde başta İstanbul,Ankara,Adana ve Mersin gibi Büyükşehir Belediye başkanlıklarını kaybedince, muhalefeti korkutma yolunu seçtiler.
İktidar içeride sorunların altında boğulurken dışarıda da izlediği politikası duvara toslayınca..
Ekonomideki kriz bunalıma dönüşünce..
Pandemi süreci ile de İşsizlikte patlama yapınca..
İyice şapşallaştılar.
İktidar Toplumsal sorunları çözemedikçe muhaliflerine karşı siyasi terör estirmeye başladı.
En medeni bir sorudan bile alınır oldular..
Havadan nem kapmaya başladılar.
Tam bir evhamlı psikolojisine girdiler.
Kendilerine muhalif olan toplumun her kesimini hedef gösterdiler.
Artık muhalif olan siyasilere ve gazetecilere organize saldırılar artar oldu.
Muhalefete ve muhalif gazetecilere yönelik organize saldırıların münferit değil, rutin olduğunun fikri takibini yapalım:
HDP’ye ve Kürt muhaliflere yapılan tehdit ve saldırılar o kadar olağanlaştı ki, ne yapılırsa mubah sayılır oldu.Kürt sorunundan bahseden krimanilize ediliyor ve hedef gösteriliyor haberi bile olmuyor.
28 Kasım 2015 Tarihinde Diyarbakır’da şehrin merkezinde gündüz gözü Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi basın açıklaması yaparken,kameraların kayıtta olduğu anda kurşunlanarak öldürülüyor. Ve bu faili belli cinayet faili meçhul oluyor..Tahir Elçi’nin eşine kulak verelim:”keşke cezaevinde yatsaydı hiç değilse ziyaretine giderdik ve çıkacağı günü beklerdik” demesi. Bu ülkede muhalif olan İnsanlar için, cezaevlerinin dışarıdan daha güvenilir olduğunun bir çığlığı bu!.
8 Haziran 2016 Tarihinde CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’İstanbul’da katıldığı bir şehit cenazesinde Fatih camisinde ayağının dibine bir kurşun fırlatılması bir tehdit mesajıydı ve mesajın devamının geleceğinin işaretiydi bu boş kurşun.
21 Nisan 2019 yılında CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu Çubuk’ta katıldığı şehit bir askerin cenazesinde, yüzlerce insan tarafından linç girişiminde bulunuldu..Kılıçdaroğlu bir eve sığındı ve zırhlı askeri bir araçla ilçeden kaçırılırken, ülkenin en üst düzey güvenlik görevlilerinin gözünün önünde oldu bu olaylar.
Kılıçdaroğlu’na saldıranlar bir kaç gün gözaltında tutulduktan sonra serbest bırakıldı.AKP teşkilatları üyeleri olan bu saldırgan için “yiğidimizi yedirtmeyiz” diyerek inek hırsızı ile fotoğraf paylaştılar, evini ziyaret edip elini öpmek için sıraya girdiler.
19 Kasım 2020 Tarihinde MHP’li mafya lideri Alaattin Çakıcı CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu sosyal medya hesabından ölümle tehdit etti.. Devlet Bahçeli’de mafya lideri Alaattin Çakıcı’nın paylaşımına dava arkadaşım diyerek sahip çıktı..
Akp ise mafya liderinin CHP liderine yapılan ölüm tehditini duymazdan ve görmezden geldi..
Alaattin Çakıcı’nın cezaevinden özel afla çıkartılması “ülkücü mafyaya” büyük cesaret verdi.
Devlet Bahçeli’nin Ülkücülere: ”mahkemelerin size verdiği cezayı düşünmeyin yeter ki parti sizi cezalandırmasın” mesajıydı bu.
5 Ekim 2018 Tarihinde bir grup Ülkücü İyi Parti Genel başkanı Meral Akşenir’in evinin önüne kadar gelip ,tehditler savurdular.
Hukuk tanımayan iktidardan destek alan ”bu milis güçler” muhaliflere karşı saldırılarını artırarak sürdürüyorlar.
Bu saldırıları yapanların ve saldırıya maruz kalan gazetecilerin ve siyasilerin ülkücü kökenli olmaları, manidar değil mi?
Muhafazakar ve Akp’ye karşı yayın yapan MHP’yi eleştiren “Yeni Çağ” gazetesinin yazarlarının ülkücüler tarafından evlerinin önünde gündüz gözü, ölümcül organize saldırıların yapılması münferit bir olay değil.
Cumhur İttifakı, muhaliflerine yönelik bugüne kadar hakaret,iftira,tehditler ve hukuksuz tutuklamalar toplumda karşılık bulmayınca..
Muhaliflerine fiziki saldırılara geçtiler.
Olayın faillerinin yakalanırız korkusu yaşamadıkları gibi,yakalandıklarında da serbest bırakılacaklarının rahatlığı var kendilerinde.
Talimatla saldırıya geçenler talimatla da serbest bırakıldıkları gizletilmez bir durum.
16 Ocak’ta Ankara’da evinin önünde silahlı ve sopalı saldırıya uğrayan kafasına 17 dikiş atılan,pasrmakları kırılan;Gelecek Partisi(GP) Genel başkan yardımcısı Selçuk Özdağ’a yapılan ölümcül saldırının organize olduğu..MHP’lilern organize bir şekilde sosyal medya hesaplarından bu saldırıyı kınamadıkları gibi..Hatta olayı soruşturan Savcı’nın MHP’liler tarafından tehdit edilmesi.. Adalet Bakanı ve HSK’nın buna tepkisiz kalması ise inanılır gibi değil.
MHP’nin Kocaeli Derince İlçe başkanı Zeki Omar’ın sosyal medya hesabından Selçuk Özdağ’a yapılan bu ölümcül saldırıyı açıkça desteklemesi, bu saldırıların arkasında MHP’nin olduğunu ve saldırıların devam edeceğini göstermekte..
MHP lideri son basın açıklamasında; Karar Gazetesinden Taha Akyol,Elif Çakır ve Yıldıray Oğur’u, danışmanının da gazeteci Ayşe Nur Aslan’ı hedef göstermesi, bize muhalif olanlar ayağını denk alsınlar “yaptıklarımız yapacaklarımızın teminatıdır” mesajını veriyordu.
Almanya ve Hollanda’nın Ülkü Ocaklarının ülkelerindeki faliyetlerini yasaklamasının, ne kadar doğru bir karar olduğunu teyit etmiyor mu, bu gelişmeler?
Bir ülke düşününki AYM’nin ve AİHM’in kararlarını tanımıyor ve uygulatmıyor olsun..
O ülke de her sektörün bir çetesi oluşur ve sokağın güvenliğine de bu çeteler üstlenir.
Biz bu filmi 12 Eylül darbesine uzanan süreçte seyrettik.
Cumhur İktidarı artık muhalefeti bir güvenlik sorunu olarak görüyor..Muhalefeti düşmanlaştırmasını da cezaevlerinde tutuklu ve hükümlü sayısı gösteriyor.
Akp’e 2002’de iktidara geldiğinde cezaevlerinde tutuklu ve hükümlü sayısı 58 bin iken, 2019 yılı itibarı ile hükümlü ve tutuklu sayısı 295 bini bulmuş..
Türkiye’de toplam ceza infaz kurumu sayısı 355 ve bu cezaevlerinin 187’si AKP’nin 18 yıllık iktidarında yapılmış olması. Bu ülkede AB standartlarında muhalif olarak siyaset yapmak timsahların yaşadığı gölde yüzmek gibidir.
İktidarın küçük ortağı MHP artık “fabrika ayarlarına” dönerken, Erdoğan’da ortağına ayak uyduruyor.
Yazımızı rahmetli Cem Karaca’nın bu toprakların “çetelerin ve mafyanın” siyasi kültürünü yansıtan, efsaneleştirdiği şarkısıyla son verelim..
“Çete Çete İçinde/Çete Çeteye karşı/ Ameneyy.”
Yorum Yap