Cumhur ittifakı günden güne demokratik toplumlarda gündeme gelmesi imkansız olan konuları ve kurumları gündeme getirmeye başladı.
Cumhur iktidarı Meclisteki çoğunluklarına güvenerek TBMM’ni özgürlükleri iyice yok etmek için “Aparat” olarak kullanıyorlar.
Meclisten çıkartacakları her baskı kanunu milletin iradesinin kararı diyerek..
Muhalif olan her kesimini izole ederek, demokratik meslek örgütlerini dağıtarak, bunun işaret fişeğini kendilerine muhalif olan Barolar Birliğine karşı çıkarttıkları çoklu Baro sistemi ile yaktılar..
Şimdi de Kovid-19’a karşı sağlık politikalarını eleştiren TBB’liğine karşı başlattıkları kapatma temrinleri yapıyorlar.
Bunların bir çoğunu Cumhur İktidarın küçük ortağı ırkçı parti gündeme getiriyor, büyük ortağı da bir süre izliyor ve peşinden onaylayan açıklamalar yapıyor.
AYM’yi de talimatla karar verdiren yargı kurumuna dönüştürmek isteyerek baskıyı daha da koyulaştırmak, ülkeyi nefessiz bırakarak boğmak istiyorlar.
Düşüncesinden dolayı ve gazetecilik mesleğini yaptığı için onlarca gazeteci, düşünce ve siyaset yapan insanlar hapislerde çürürken...Hak ve hukuk arama mercii kalmasın istiyorlar.
Uyuşturucu ve mafya çetelerine ve katillere Af çıkartmaları kabul edilir bir durum mu?
Ardından idamın gündeme taşınması plansız ve programsız ortaya atılmış işler olmasa gerek.
AYM’ni hedeflerine almalarının nedeni AYM’nin kararlarını kendilerine karşı parazit yapan bir kurum olarak görüyorlar.
Vatandaşın AYM’ye bireysel başvuru hakkı önemli bir demokratik hak; bireysel başvurudan Cumhur iktidarı ciddi olarak çok rahatsız özellikle de Osman Kavala, Selahattin Demirtaş, Ahmet Altan’ın ve tutuklu seçilmiş Kürt siyasetçilerinin bireysel başvuruları var, bu kişilerin tutuklu kalmaları dünya demokratik kamuoyunda Ankara’ya karşı çok sert tepki çekiyor.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun AYM’si Başkanı Zühtü Saraç’a parmak sallayarak hedef göstermesi, hatta senin Polis akademisine aldığın komiser yardımcılarının yüzde 40’ını ben FETÖ’cü olduğu için Emniyet teşkilatından uzaklaştırdım demesi,ayağını denk al sen FETÖ’cüsün mesajı veriyor.
Peşinden Devlet Bahçeli’nin AYM’nin yapısının değiştirilmesini, AYM Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine uyarlanmasını meclisin açılmasına bir gün kalarak gündeme getirmesi de, sıradan bir çıkış değil.
Biraz fikri takip yaparsanız AYM’nin Can Dündar’ın tahliyesine karar vermesine Erdoğan; bu karara saygı da duymuyor uymuyorum da diyerek tepki gösterirken, yerel mahkemelerin AYM’nin bu kararına direnmeliydi derken, ileride AYM’nin vereceği kararlarına direnmesi için ikazını yapıyordu..
AYM’nin kararlarının Anayasa’nın 153.Maddesi gereği herkesi bağladığını yok sayıyordu Erdoğan.
Ve yerel mahkeme mesajı almış olmalı ki AYM’i Mehmet Altan’ın tutuklanması şöyle dursun “gözaltına bile alınamayacağına” karar verince siyasal iktidarın meşruiyetini nasıl yitirdiğini hatırlayın..
Dosyayı hüküm öncesi halini inceleyerek karar verdikleri belirtilmiş olmasına rağmen AYM’nin bu kararını dönemin Başbakanı Binali Yıldırım fazla pişkince ve yüzü kızarmadan “AYM hakimlerinin dosyaya hakim olmadıkları” yalanını söylemişti...Dönemin Başbakan Yardımcısı ve eski Adalet Bakanı Bekir Bozdağ kargalar uyanmadan saat 7.30’da twit atmış “AYM’nin beraat kararı veremeyeceğini” söylemişti. Halbuki AYM beraat değil anayasanın üç maddesinin çiğnendiğine hükmetmişti.. Siyasi ahlak bu mudur?
Yönettikleri devletin hukuksuzluk yaptığının anlaşılmasından mahcup olup özür dilemek yerine, suçsuz insanlarla uğraşmaya kalkan bir adalet bakanı...
Ya Cumhurbaşkanının hukuk baş danışmanı Mehmet Uçum’un koşa koşa CNN’e Şirin Payzın’ın programına gidip Mahkemenin Mehmet Altan’ı tahliye etmemesi gerektiğini söylemesine ne demeli? ”Anayasayı çiğneyin” diyen “hukuk” danışmanı. İsteyen kayıtlara girer bu programı izler. Kepazeliği somut olarak görür...Ardından, yerel mahkemenin yani İstanbul 26 ve 27 Ağır Ceza Mahkemelerinin ikişer üyesinin direnerek anayasayı çiğnemeleri.. Bu Türkiye yargı sisteminde bir ilkti. Meşruiyet krizi bence o noktada başladı...Ve Mehmet Altan’ı bu zevat zorbalıkla beş buçuk ay daha yatırdılar. Ve olayları sessiz sessiz izleyen “ne şiş yansın ne kebap” türü açıklamalar yapan bugünkü Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, Başkanı olduğu HSK anayasayı çiğneyen bir hakimi Yargıtay’a atadı. Diğeri de hala yerinde. Gözünü sevdiğim HSK da bildiğim kadarıyla suç duyurularına tam bir sağırlık içinde..
Aslında bu olay açıktan AYM’ye ya “bizim istemediğimiz kararları verirseniz ipinizi çekeriz” mesajıydı..Anayasa Mahkemesi bu tehdit mesajlarını almış olmalı ki;sıra ile ilk önce üç yıldır neyle ssuçlandığını ve niye tutuklu olduğunu bilmeyen Osman Kavala’nın dosyasını görüşecekti erteledi,ardından da CHP’nin çoklu Baro kanunu iptal için başvurusunu,AYM oy çokluğu ile reddetmesi manidar değil mi?
TBMM’sinden nasıl bir karar çıkartırlarsa çıkartsınlar hiç bir sorunu çözemezler artık..
Cumhurbaşkanlığı Hükümet sistemi çöktü hiç bir toplumsal sorunu çözemiyorlar,çözemedikçe de muhaliflerine saldırıyorlar,son HDP’ye yapılan operasyon da bunu gösteriyor.
Erdoğan bu sistemi toplumdan talep ederken vatandaşa ”seçin bu kardeşinizi dövizle,faizle nasıl baş edilirmiş bir görün” diyordu.
2018 yılının haziran ayında dolar 4.53 TL’idi şimdi 7.70 TL seviyelerinde dolaşıyor,altını konuşmaya gerek var mı yanına yanaşılmıyor.2020 yılının ilk sekiz ayında TL dolar karşısında yüzde 30 değer kaybetmiş.
Erdoğan ekonomideki bütün olumsuzlukları faize bağlıyordu ne yaptı;Merkez Bankasının bağımsızlığını kaldırarak iktisat bilimini inkar etmesini istedi ve sonuç ta ortada.
Anayasa Mahkemesine istediğiniz kararları çıkartsanız da,TBMM’ de bir aparat olarak kullansanız da iktidarda kalmanız mucizelere bağlı.
Mutfakta ki yangın, işsizlik, döviz ve altındaki önlenemez yükseliş ve enflasyon sizi götürecek.
Damat Bakan” Ben dövizle ilgilenmiyorum” dese de götürecek, demese de götürecek.
Hiç unutmayın, YSK Erdoğan’ın talimatıyla İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçim sonucunu kabul etmeyip iptal etti de ne oldu;13 bin oy farkı ikinci seçimde 805 bine çıktı.
Yapılacak seçimlerde halk iktidarınıza son verirken, sizleri de siyaset sahnesinden silecek.
N e yaparsanız yapın yolun sonu görünüyor.
Yorum Yap