- 25.04.2020 00:00
Sandık demokrasinin namusudur.
Sandıktan kim çıkarsa çıksın başımızın üstünde yeri var.
Seçimle gelen seçimle gitmelidir.
Demokrasi Hukuk çeşmesinden beslenir.
Türkiye’de üstünlerin değil hukukun üstünlüğü olacak.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi(AİHM)nin kararları Türkiye’de ki yasaların üstündedir.
Bir ülkede bir kişi özgür değilse o toplum özgür değildir.
Bu sözler asrın lideri muktedire ait ve katılmamak mümkün mü.
Bir siyasetçinin demokratlığı seçimi kazandığında değil seçimi kaybettiğinde belli oluyor.
Bunu söyleyenlerin gerçek yüzleri şimdi muhalefete bakışlarıyla ortaya çıkıyor ve Akp’nin gizli ajandası var diyenleri haklı çıkartıyor.
Muktedir Muhalefeti ve muhalif basını Virüs olarak görüyor.
Cumhur İttifakın ortakları iktidar ömürlerini uzatmak için muhalif belediye başkanlarını milli iradeyi yok sayıp ya görevden alıp kayyım atıyorlar, ya da itibarsızlaştırmak için hukuk dışı yollara başvuruyorlar.
Cumhur ittifakın iktidarda kalma hırsı Covid-19 virüsünden daha önemli olduğu gözüküyor.
Muhalif belediyelere söyledikleri siyaseten yenilir yutulur gibi değil.
Muhalif Belediyeler için ortada bir yargı kararı olmadığı gibi soruşturma bile yok.
Erdoğan’ın tayfası ve ortağının muhalif Belediyeler için söylediklerine bakar mısınız?
Erdoğan:” Muhalefet belediye Başkanlarının yardım toplamasını “devlet içinde devlet diye başladı,daha da ileri giderek PKK ve FETÖ’nün taktikleri” diye noktayı koydu.
Akp’e Genel başkan yardımcısı Mahir Ünal muhalif belediyelerin vatandaşa yardım yapmasını ” Parallel devlet yapılanması” olarak yaftalıyor.
Devlet Bahçeli geri kalır mı o da:“CHP’li belediyelerin yaptıkları”paralel devlet yapılanması”diye topa giriyor.
İnanılır gibi değil.
Bu on bir belediye başkanların temsil ettiği nüfus 43 milyona tekabül ediyor.
Millet ittifakının belediye başkanları ne yaptı ki terör örgütleriyle yaftalıyor sunuz?
Yaptıkları ney?
Bir: On bir Belediye başkanı halka dağıtmak için yardım kampanyası başlattı ve bu kampanyaları vatandaştan çok büyük destek gördü.
İki: Vatandaşa bedava maske dağıttı.
Üç: Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vatandaşa bedava ekmek dağıtması.
Dört: Adana Belediye başkanı virüse karşı önlem babında fuar alanına sahra hastanesi yapması.
Beş:25 yıldır süren ve gelenek haline gelen Eskişehir Odunpazarı belediyesinin ve Antalya Muradiye Belediye başkanının aşevlerini işletmeye devam etmeleri.
İnanılır gibi değil ama maalesef iktidar bunları yasadışı işler ilan etti.
Niye bunu yapıyor Erdoğan ve ortağı.
Erdoğan İstanbul Büyük Şehir Belediye başkanlığını kaybetmesini kabullenemediği gibi, 31 Mart yerel seçiminde Erdoğan’ın adayını iki sefer yenen Ekrem İmamoğlu, Erdoğan’a siyasi olarak ciddi bir rakip olarak karşısına çıktı.
Erdoğan 31 Mart seçimlerinde o meşhur sözünü hatırlayalım ne diyordu: ”İstanbul’u kaybeden Türkiye’yi kaybetmiş demektir.”
İstanbul Büyük Şehir Belediyesini Akp’e kaybedince ne kaybetti?
Kendisine destek veren 15 tane vakıf ,dernek ve dini cemaatler yıllardır İstanbul belediyesinin bütçesinden besleniyor Akp’nin parti örgütleri gibi çalışıyor ve politikalarını yapıyorlardı.
İşte milyon liralarla ifade edilen dudak uçuklatan rakamlar.
TÜGVA’ya:74.3 Milyon TL.
TÜRGEV’e:51.5 Milyon TL.
ENSAR VAKFI’na:28.7 Milyon TL.
OKÇULAR VAKFI’na:16.6 Milyon TL.
HÜDAYİ VAKFI’na:16.5 Milyon TL.
ÖNDER İMAM HATİP DERNEĞİ’ne:13.2 Milyon TL.
TÜRKİYE MAARİF VAKFI’na:26.4 Milyon TL.
İLİM YAYMA VAKFI’na:9.3 Milyon TL.
İNSAN VAKFI’na:4.3 Milyon TL.
ASİTANE VAKFI’na:1.7 Milyon TL.
BİRLİK VAKFI’na:758 Bin TL.
YENİ DÜNYA VAKFI’na:1.4 Milyon TL.
İLAHİYAT VAKFI’na:2.2 Milyon TL.
ENDERUN VAKFI’na:726 Bin TL.
TÜRKİYE TEKNOLOJİ TAKIMI’na:41.3 Milyon TL.
İstanbul Belediyesi iktidar partisinin elindeyken 17 yılda kendine çok yakın yandaş,dost-akraba dernek,vakıf,birlik ne varsa milyon milyon bağış yapmış.
Bu hortumlar kesildi.
Erdoğan’ın İstanbul Belediyesi üstünden muhalif belediyeleri itibarsızlaştırmaya kalkması, hatta terör örgütleriyle ilişkilendirmesi şimdi daha iyi anlaşılmıyor mu?
Belediyeler Erdoğan’ın bunlar iktidara gelirlerse belediyenin yaptığı yardımları kesecekler suçlamasını bertaraf etmekle kalmadılar, Erdoğan’ın yoksul kesime yönelik politikalarının da önünü aldılar.
Muhalif Belediyeler toplumun hiç bir kesimini ayırt etmeden yardım yapması,yoksul kesimlerin desteğini alması ve umudu olması, muktedirin uykularını kaçırıyor.
Cumhur ititfakı artık sorunları çözemiyor iktidarlarının sonunun geldiğini görüyorlar ve halk onlara güvenmiyor. Muhalefete saldırganlıkları da bundan.
Ekonomideki daralma ve olumsuz göstergeler milyonlarla ifade edilen işsizlik, yoksulluk ,hayat pahalılığı ve döviz kurunun tutulamaması iktidarın ensesinde adeta boza pişiriyor.
Hukuku yok sayarak ne sorun çözebilirsiniz ne de topluma güven verirsiniz.
Demokratlık zor bir zanaat, seçim kazanıp iktidar olmak yetmiyor.
Eşit vatandaşlık hukukunu kabullenmeyenden, çoğulculuk kavramını yok sayandan demokrat olmaz.
Demokrasilerde muhalefeti yok sayan iktidarlar meşru değildir.
Terörist ilan ettiğin Belediye başkanları sandıktan çıkmadı mı?
Yorum Yap