VATANDAŞ FAKİRLEŞİRKEN SİYASETÇİ ZENGİNLEŞİYOR

  • 7.01.2018 00:00

 Siyasete girip de Milletvekili,Bakan,Başbakan,Cumhurbaşkanı ve Belediye başkanı olupta  fakirleşen bir tane siyasetçi gördünüz mü? Yok.Göremezsiniz.

Bizim ülkemizde toplumun  her kesimi buna medya mensupları da dahil  siyaset yapmayı ve siyasetin içinde yer almayı bir meslek gibi görür.

Hepimiz siyaset yapmayı çok severiz çünkü siyasetin getirisi vardır, okul bitirmeye,mesleğinde başarılı olmaya  sermaye birikimine ihtiyaç yok, siyasete girer, seçilir veya iktidarın bir tarafından tutarsanız gel keyfim gel.

Çünkü siyaset bizde ansiklopedik tanımına  veya Batı ülkelerinde olduğu gibi yapılmaz.

Siyasetin ansiklopedik tanımı:sorunları çözme ,sınıflar arası denge kurma,kaynak yaratan insan yönetme becerisi diye devam eder.

Bizde uygulanan siyasetin bu tanıma benzer bir yanı var mı,yok..

Kadim dostum Mehmet Altan’ın çok sevdiğim  ve değişik ortamlarda dile getirdiğim  bir sözü var:”Bizim siyasetçiler vatanı çok severler de vatandaşı sevmezler” der.Siyasetçinin sevmediğini de  vatandaş ile  eşit yaşamak istemediklerinde  görüyoruz.

Vatanı seven siyasetçinin kendisi de çocukları da çok önemlidir ama vatandaşın hastalığı iş cinayetindeki ölümler,asker ölümleri bu işlerin doğasında var diye hiç umursamaz siyasetçi.

Vatandaşın çocuğu askerde ölünce ne mutlu sana  şahadet şerbetini içtiniz, şehit babası oldunuz derler ama kendi çocukları askere gitmez, giderse de bedelli yapar.

Çarpıcı bir örnek vatandaş hastalığa yakalanırsa parası varsa tedavi olabiliyor,devlet buna destek vermiyor ama siyasetçi ve yakını yakalanacağı her türlü hastalığın masraflarını devlet karşılıyor.

Vatanı çok seven vatandaşın sağlığını önemsemeyen siyasetçinin ne kadar vatanperver olduğunun çarpıcı bir örneği..

Tıpta SMA hastalığı diye bir hastalık varmış..

Ben de bu hastalığı Sözcü Gazetesinde Necati Doğru’nun 5 Kasım 2018 Tarihli sayısında ’SMA Anneleri’ başlıklı yazısından öğrendim.

Bu hastalığın belirtileri;Omurilikteki sinir hücrelerine yapışıyor,kaslar eriyor,omurga eziliyor,hastalığa yakalanan çocuğun  iskeleti bozuluyor,anne memesini bile ememiyor,yardımsız yatağa bile uzanamıyor.Bu bir Çocuk hastalığı ve büyük çoğunluğu 2 yaşından önce ölüyor.Çok masraflı bir tedavisi var, tek dozu 125 bin dolar,ilk yıl için 6 doz,sonraki yıllarda 3 doz alınması gerekiyor.

Bu hastalığa yakalanan ailelerin çocuklarının tedavisi için  bütçeleri bunu karşılamıyor,devlette yardım etmiyorsa ve acı olan kısacası çocuklar annelerin gözlerinin önünde eriyerek ölüyor.

Eğer bu hastalığa veya başka bir hastalığa;Cumhurbaşkanı,Bakan,Milletvekilinin Çocuğu SMA hastası olsa devlet bu ilacı getirip bedava vermeye mecbur..

Yasası var..

Milletvekili çocukları için her türlü tedavi devlet bütçesinden karşılanıyor.

Hani siyaset millete hizmet için yapılıyordu,Türkiye imtiyazsız bir toplumdu?

Türkiye ‘de siyasetçinin nasıl zenginleştiğini görmek için Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın mal varlığı bunun en somut örneği.

Erdoğan 1994 yılında İstanbul Büyük Şehir Belediye Başkanlığını kazandığında mazbatasını aldıktan sonra,Belediye Başkanlığı  koltuğuna oturmadan,basının karşısına geçmiş kameraların önünde parmağındaki  evlilik alyansını çıkartıp;benim sermayem bu, eğer bir gün Recep Tayyip Erdoğan zengin olursa bilin ki haram yemiştir,diyordu.

Bugün Erdoğan’ın dolar milyarder olduğunu iddia edenlerden birisi kankası MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli Kütahya’da partisinin düzenlediği açık hava mitinginde kalabalığa sizler  fakirleşirken, Erdoğan  dolar milyarderi diye haykırıyordu..Yine ünlü iş adamlarımızdan Rahmi Koç, Erdoğan bir milyar dolar mal varlığına sahip diye basına açıklama da bulunmuş;Erdoğan bu iddiayı  yalanlamadı hatta bizim Aile Gıda şirketlerimiz var diye de zenginliğini teyit etti.

Siyaset üzerinden zenginlik ancak tek adam rejimi olan TİRANLIK sistemlerinde olur,Batı’da demokrasi ile yönetilen ülkelerde  bunun örneğini göremezsiniz.

Siyaseten nasıl zengin olunduğundan bir hatırlatma daha  yapalım, dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu göreve gelir gelmez şöyle bir açıklama da bulundu;ben her yıl parti il ve ilçe yönetiminde bulunanlardan mal beyannamesi isteyeceğim dedi;Hafızam beni yanıltmıyorsa Davutoğlu buna belediye başkanlarını ve belediye meclis üyelerini de söylediğinin hatırlıyorum .

Erdoğan Davutoğlu’nun bu sözüne aynen şöyle cevap verdi:”il ve ilçelerde parti yönetimine adam bulamazsın diye karşılık verdi hem de kameralar karşısında.”

Erdoğan’ın bu açıklamaları görüldüğü gibi siyasete insanların neden bu kadar ilgi duyduğunun itirafı değil mi?

Türkiye AB müzakerelerinden,demokrasiden ve hukuktan uzaklaştıkça; siyasetçi zenginleşirken,yoksulluk ve yolsuzluk tavan yaparken,  vatandaşın da fakirleştiğini görüyoruz.

Bu soygun ve yoksullaşmanın önünü kesmek siyaseti bir rant olmaktan  çıkartmanın yolu;özgür medya ve bağımsız yargı ile olur. Dünyada hukuk sıralamasında Türkiye 103 ülke arasında 99’ncu sırada iken, Basın özgürlüğündeki sıralamadaki yerimiz 157.

 15 Temmuz darbe kalkışması ile ilan edilen OHAL’den sonra KHK’lerle  yargıyı iktidar kendine bağlarken,medya özgürlüğünü de yok denilecek bir duruma getirdi ama nedense 15 Temmuz darbesinin siyasi ayağını ortaya çıkartmak için hiç bir çabası olmadığı gibi; muhalefet tarafından  darbenin siyasi ayağının ortaya çıkartılması için  Parlamentoya verdiği araştırma önergeleri, Akp’nin oyları ile reddedildi.

Son günlerde Sayıştay raporu ile kamu kuruluşlarında ve Belediyelerdeki  yolsuzluk ve usulsüz harcama haberlerini okuyorsunuzdur.

SAYIŞTAY’ın raporlarında Akp belediyelerinde ve Kayyım atanan belediyelerde  yolsuzluk ve usulsüzlük üzerine haberler havada uçuşuyor,az sayıda muhalif medya ve birde sosyal medyadan tepki geliyor,merkez yandaş medya görmediği gibi yargıdan bu yolsuzluk haberleri  üzerine  bir tane Cumhuriyet savcısından harekete geçen yok.

Sayıştay raporlarını inceleyin Akp’li belediyelerde nasıl yolsuzluklar olduğu yenilir yutulur cinsten değil, Belediye başkanlarının yakınları nasıl malı götürdüklerini isim isim veriyor.

Ben yazıyı bitirmek üzereydim ki;medyaya bir haber düştü Sayıştay Denetim işlerinden Sorumlu Başkan Yardımcısı Fikret Çöker görevden alınarak, yerine Zekeriya Tüysüz atandı haberlerini okudum.Hatırlanırsa bundan bir ay önce de TÜİK başkanı görevden alınmıştı; enflasyon,işsizlik ve gelir dağılımı üzerine açıkladığı  istatistik rakamlardan Erdoğan rahatsız olmuştu.

Akp’e iktidarında doğruyu söyleyen bürokratlar  dokuz köyden kovuluyorlar.

Dikkat ederseniz Erdoğan iki bin on yılına kadar şöyle diyordu: benim iktidarımda alım gücü düşen bana oy vermesin .

Şimdi ağzını bıçak açmıyor  hani o meşhur üç ‘Y’ ne oldu yoksulluk,yolsuzluk ve yasakları ortadan kaldıracaktı hepsini savunur duruma geldi.

Yargı ve medyada yaşadıklarımızı   askeri darbeler dönemlerinde bile böyle medyaya  sansür uygulanmadı, talimatla da  karar veren yargıyı görmedik.

Çoğulcu,katılımcı  ve çağdaş bir demokrasiden kopan bir ülkede ,yargı talimatla karar verir,medya özgürlüğünün olmadığı yerde,siyasetçi zenginleşirken  vatandaş da fakirleşmeye devam edecektir.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums