- 1.01.2018 00:00
Size bu yazımda üç ay önce okuyup da üzerinde yazı yazmak istediğim Türkiye Birleşik Komünist Partisi’nin(TBKP) son genel sekreteri Nabi Yağcı’nın, 2018 yılının Şubat ayında Belge yayınlarından çıkan ve raflarda yerini alan “El Ele Özgürlüğe” adlı kitabı hakkında düşüncelerimi yazarken, kitabı da kısaca tanıtmak istiyorum.
Okumayanlara ve haberdar olmayanlara kitabı kısaca tanıtayım “El Ele Özgürlük” Belge yayınlarından 2018 yılının şubat ayında çıktı, kitap tam bir tuğla kalınlığında ve 597 sayfadan oluşuyor.Kitap TKP’nin tarihinden kısa denilecek bir kesit olduğu gibi,yazar kitabını TBKP’nin yasallaşması üzerine programlamış akıcı bir bir nehir söyleşisi üstüne.
Nabi Yağcı bu kitabı Eylül 2018 Tarihinde aramızdan en verimli çağında ayrılan, TKP tarihi üzerine de kitabı olan yazar, gazeteci Hüseyin Çakır arkadaşımızla 83 soru-cevap düzeyinde yapılmış.
Sorular ortak hazırlanırken cevabı da ortak aranmış bu açıklamayı kitapta Hüseyin Çakır belirtiyor.
Şunu kısaca söyleyebilirim Nabi bey kitabında ortak mücadele ile birlikte, kendi siyasi anlayışını ve TBKP’nin yasallaşmasının kronolojisini çıkartmış.
Kitapta hiç bir yerinde yazar kimseye hakaret, iftira ve yaftalama olmadığı gibi kimseyi de günah keçisi seçmemiş; geçmişte TKP’nin içinde yer alan ve ayrılan her bireyden gruba kadar farklı düşüncelerinden dolayı partiden bağını koparmış hiç bir kesimi rencide edici bir cümleye rastlayamazsınız, Nabi bey bu konuda özeleştiride veriyor.
Kitabın kalınlığı gözünüzü korkutmasın böylesi kitaplar için raf değil fuar kitabı derler; kitabı okumaya başladığınızda sıkılmayacaksınız, hele de bu hareketin içinden, kıyısından ve köşesinden dolaşan yüzünü sola çevirmiş bir sosyalist gelenekten geliyorsanız elinizden bırakmanız çok zor. Özellikle de TKP,TİP ve TBKP gibi siyasi kültürden gelenlerin zaman zaman heyecanlanacağı bölümler karşısına çıkacak ve anlatılan bu eylem de bu tartışmada,bu konu da ben de vardım diyecektir. Yazarın akıcı ve sürükleyici bir dili var kitabı siyasi bir biyografi gibi de algılayabilirsiniz.
Bu yazıyı aslında daha önce yazacaktım ama gazeteci arkadaşım Nevzat Cingirt telefon etti; “ abi, Nabi abi ile İzmit’te kitabı üzerine bir toplantı yapıp yemek yiyeceğiz ,sen de davetlisin” deyince ben de yazıyı ertelemeyi düşündüm;Nabi beyle kitap üzerine yüzü yüze konuştuktan sonra yazayım dedim çokta iyi yapmışım ön yargılarım kırıldı.. İyi de olmuş ertelediğim kitabın yazarı ile yüz yüze yazılmayanı ve neden böyle bir yöntem seçtiğini de bilfiil Nabi beyin dilinden öğrenmiş oldum.
21 Ekim 2018 Tarihinde Gölcük’te Gölbaşı restoranında Nabi Yağcı ve on arkadaş bir araya gelip hem kitabı konuştuk hem geçmişi yaad ettik ve hoş ve verimli bir tartışma geçti aramızda, ilerleyen bölümünde detayını anlatacağım.Bu yemekli toplantının organizasyonunu yapan Nevzat arkadaşımız aynı zamanda toplantının moderatörüydü..Hakkını da baştan teslim edeyim beş saat süren tartışma süresince Nevzat iyi de bir moderatörlük performansı gösterdi.
Toplantının üç gündem maddesi vardı birisi,TÜSTAV vakfı üzerine kısa bir görüş alış verişi üzerinde bir kaç arkadaş görüşlerini açıkladılar ortak düşünce,TÜSTAV’a sahip çıkılması ve destek verilmesi yönünde bir mutabakata varıldı. ikinci gündem maddesi Nabi beyin kitabı üstüne idi, toplantının ana konusu da buydu,üçüncü gündem serbest madde olunca bildiğiniz gibi herkes eteğindeki taşı döker,hasret,özlem katılımcı olan arkadaşlar başta Nabi bey olmak üzere birbirleriyle hoş ve duygulu olan bir geçmişe ortak yolculuk ettiler, kısacası bir nostalji yaşandı.
Gündem Nabi beyin kitabı olunca doğal olarak da Nabi bey kitabı üzerine kısa bir sunum yaptı:sunumu çok netti kitabına TKP ve TBKP’li ve değişik sol çevrelerden gelen eleştirilerin medyaya yansıması ile, kendi e-meil adresine gelen eleştirilerin çok farklı olduğunu belirtti.. Binlerce olumlu meil aldım hepsi övgü dolu ama bana meil gönderen bazı kişiler medyaya farklı açıklamalarda bulunuyor diye de samimiyetsizliği dile getirdi..Birde çoğu kişi kitapta kendisinden bahsetmediğimden şikayetçiler, ben herkesin ismini yazamazdım ama illere kitabı yazarken TBKP’nin yasallaşması üstüne düşüncelerini ve öne çıkan kişileri bana bildirmelerini istedim, bazı kişileri atlamış olabilirim ama bunda bir art niyetim yok dedi..Baştan söyleyeyim ben TKP’nin tarihini yazmadım kendi mücadelemi parti içinde geçen düşüncelerimi yazdım,TKP’nin tarihini yazmak gibi bir iddiam da yok ve yazmayacağım da, bunu da açık söyleyeyim..Ben raporlarla yönetilen bir parti anlayışından insan temaslı yüze yüze gelen, birbirine dokunan bir siyaseti benimsedim,bazı özelimi yazmamdan eleştiri alıyorum bunu bilerek yaptım ve önemli gördüğüm için de yazdım doğru da yaptım..Kitabım üstünden tartışılmasını istiyorum, TKP üzerine benim düşüncelerimi beğenmeyenler olacak, bu doğal onlar kendi düşüncelerini yazsınlar deyip; toplantıya katılan arkadaşlar bana kitabın içinde geçen veya geçmeyen her şeyi de sorabilirler diye sözlerini tamamladı. Bana göre çok açık bir sunumdu ve çok netti her zaman olduğu gibi de nazikti Nabi bey.
Unutmadan tekrarlayayım diye tartışmaya geçmeden Nabi bey ben kitap ta söyleyeceklerimi yazdım, sizin düşünceleriniz benim için çok önemli davetiniz ve katılımız içinde çok teşekkür ederim.. Önemli gördüğüm bir şeyi açıkça tekrar söyleyeyim, ben TKP’nin tarihini yazmadım, kendi mücadelemi ve anlayışımı ve yaşadıklarımızı yazdım. Tekrar ediyorum TKP’nin tarihini yazmadım..Kitap ikinci baskısını yaparsa eleştiri ve görüşlere yer vereceğim “Bizim Kitap” adıyla da onları yayınlayacağım dedi..
Toplantıya katılan arkadaşların hepsi Kitabı okuduklarını ve çok beğendiklerini teşekkür ederlerken,kitap üzerine hiç bir soru ve ciddi bir not almadıklarını gördüm,soru da sormadılar.
Naçizane kitap üzerine hazırlıklı olan bir tek bendim,aldığım notlarımdan görüşlerimi ve sorularımı da açıkça sordum ve Nabi beyle tartışırken bir arkadaş, bana eleştirimin haksız olduğu babında bir çıkış yaptı ama Nabi bey bu arkadaşa haddini bil sana ne oluyor dercesine, soruların muhatabı benim ve yanıtlayacağım diyerek demokratça bir tutum alırken,arkadaşın bana tepkisini de anlamış değilim. Bu arkadaşın tutumu bana ormanda kayıp olmuş Japon askerini hatırlattı.
Kitap üzerine en çok Nabi beyle ben tartıştım Nabi beyle bir konuda düşüncelerimiz karşı karşıya geldi ve yaşadığımız tatlı sert aynı zamanda seviyeli tartışmaydı; Nabi bey o zarif kibarlığı ile benden özür dilemesine, aynı arkadaşın niye özür diliyorsun ondan diye tekrar ortaya çıkması çok manidardı ama Nabi bey benden defalarca özür diledi çok çok özür dilerim Mehmet, tepkim sana değildi diye medeni bir şekilde olayı kapattık.
Ben kitapta beklediklerimi görmeyince ve görmek istediklerimi sorularımla yazara sıraladım;sıraladığım sorulardan birisi Leninizm üzerine hiç bir görüş belirtmemişsiniz,geçmişte yapılanların TKP’nin güçlenmesine katkısı olmadığını söylüyorsunuz,bir de partide size verilen veya sizin tabirinizle başta parti genel sekreterliği olmak üzere bu görevleri beklemiyordum ve tesadüfen geldim, köyden indim şehire misali sorularım karşısında.Nabi bey çok net cevapladı ben içinde insan geçmeyen,içinden geldiği gibi de yazılmayan ve konuşulmayan hiç bir şeyi samimi bulmuyorum dedi ve bana sen yazarsın bunları anlarsın dedi..
Ben Nabi beyin bu yemekte söylediği şu sözü çok önemsedim; raporlarla yönetilen bir parti örgütlenme yapısını kırıp, yüz yüze bir parti teşkilatı yaratmak için yasallaşma sürecini başlatmak için Türkiye’ ye döndük.Kitabında yer verdiği bazı konuları açıkça tekrarladı bana göre de çok yerinde idi.Benim gözlemimim Nabi bey bu tezlerinin tartışılmasını istiyordu ama katılımcılarda böyle bir istek yoktu.
Tarihin ebesi yok..Kitaptan.Doğru söze ne denilir gerçekle yüzleşmeliyiz..
Nabi bey veciz açıklamalarıyla devam etti:
“TKP’e muhacir parti olmaktan çıkmalıydı;gövdemiz Türkiye’de merkez dışardaydı.Türkiye Komünist partisi değil,Türklerin komünist partisi olduğunu fark ettim.
Geçmişi mumyalar müzesine çevirmek kendimizi de o müzenin bekçilik görevini vermek bana göre değil bunu yapmayacağım demiştim.Hiç bir düşünce eve teori pratiğe vurduktan sonra saf halini koruyamaz.Yanlış doğrunun çerçevesidir gibi, benim sorularıma ve görüşlerime uzu uzun sakin ve olgunluk içinde sıkılmadan hiç bir soruyu geçiştirmeden cevapladı.”
Böylesi bir asırlık partinin tarihini bir kitapla ne kadar anlatmak zor ise benimde Nabi beyin yazdığı 597 sayfalık tuğla gibi bir kitabı, bir makaleye sığdırmam o kadar zor olduğunu belirteyim.
Bu toplantıyı organize eden arkadaşlara ve kitabın yazarı Nabi bey’e teşekkür ederken;sosyalist solun içinde yer almış TKP ,TİP ve TBKP’nin içinde aktif çalışmış bu hareketin sempatizanı olmuş, maddi ve manevi destek vermiş her bir kişinin “EL ELE ÖZGÜRLÜK” kitabını alıp okumalı ve kütüphanesinde naçizane bulundurmalı derim..Ayrıca bu kitabı okuyanlar TKP,TİP ve TBKP’nin tarihi hakkında da kısa bir ön bilgiye sahip olacaktır.Türkiye’de solun, sosyalizmin ve Komünist hareketin nasıl bir süreçten geçtiğini de resmetmiş Nabi bey kitabında.
Ben arkadaşı ve dostu olarak Nabi beyi bu kitabı yazdığı için kutluyor ; yazmayı düşündüğü kitabında devletçi sosyalizmin çöküşü,çöken sosyalizm de işçi sınıfı nerede duruyordu,sosyalizm neden dış dünyaya kapandı,Leninizm’in bitişi, Leninizmle Marksizm arasındaki farkı,küreselleşme ve ekonomi,bilgi çağının ortaya çıkışı konusunda düşüncelerini çok merak ediyorum.
Not: Elçiye zeval olmaz misali,kitap üzerine düşüncelerini negatif veya pozitif olarak belirtmek isteyen arkadaşlar Nabi bey ile irtibata geçebilirler,kendisi övgüden çok yol gösterici katkı sunan eleştiriden alınan biri değil,yeter ki adabı ve edebi ile düşüncelerinizi yazın.M.T.
Yorum Yap