- 14.08.2018 00:00
Ekonomi bir bilim dalı olduğu gibi aynı zamanda çetrefil bir kavramdır.
Ekonomi bilimini kutsal kitaplarla tanımlayamazsınız.
Dolar dünyanın dört bir yanında geçerli tek para birimi olduğunu kimse yok sayamaz.
Her ülke milli gelirini dolar üzerinden tanımlar.
İktisat kavramını evrensel ayağından koparır kendinize göre milli ve yerli gibi saçma sapan hamaset sözlerle seçmen kitlenizi inandırabilirsiniz ama ekonomi biliminin duvarına çarpmadan kurtulamazsınız.
Ekonominizi yeryüzü ile kıyaslamadan rasyonel bir yola oturtamazsınız. Kendinize göre eğip bükmeye kalkarsanız sonunda çuvallarsınız..
Cin çarpması gibi olur ve doların TL’yi ne hale getirdiği ortada.
Bir günde bir toplumun alım gücü yüzde 20 azalır mı?
Maalesef öyle oldu dolar bir günde 5 TL’den 6 TL 80 kuruşa kadar çıkıp,6.5 TL seviyesinde seyretmeye başladı ve her şeyi allak bullak etti.
Dövizdeki artış, iktidarı başı kesik tavuğa çevirdi.
Kısa hatırlatmalar yapalım Erdoğan dolar ve ekonomi ile ilgili ne diyordu;24 Haziran erken ve baskın seçim kararı aldığında..
“Bu kardeşinize yetkiyi verin dolar ve faizle nasıl baş edilirmiş görsünler.”
Halkta inandı ve Erdoğan’ı yüzde 52.5 oy ile Cumhurbaşkanı seçti,partisini de tek başına iktidar yaptı ve tek adam olarak ülkenin başına getirdi..
Ülkeyi bir şirket gibi yönetmek istediğini açıklıyordu..
Devleti de parti gibi yönetmeye başladı.
24 Haziran seçim sonuçlarından sonra hemen Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemini uygulamaya başladı.
Bu sistemle Türkiye şaha kalkacak bölgenin parlayan yıldızı ,tüm İslam ülkelerinin ve mazlumların da umudu olacaktı.
16 Bakandan oluşan hükümet sisteminin içinde hukuk ve demokrasi ile ilgili hiç dişe dokunur bir ibare geçmiyor, hepsi tek adam dayanan ve güvenlik kararlarını içeriyordu.
Valiler ve kaymakamları Erdoğan kendine bağladı..
Parlamento işlevsiz hale getirdi.
Hazinenin ve maliyenin başına damadı Berat Albayarak’ı getirmesi, aslında Erdoğan’ın ekonomiyi kimseye güvenmediğinin işaretiydi bu..
Piyasalar ve girişimciler Erdoğan’ın damadını ekonomiden tek sorumlu tayin etmesine güven işareti vermedi, döviz kurları Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine olumsuz tepkiyle karşıladı. Çünkü yeni hükümet sisteminde hukuksal bir güvence yoktu.
Doların bu kadar birden ateşinin düşürülemeyecek bir seviyede yükselmesi,ABD’den gelen Türkiye aleyhine alınan yatırım kararları ve alüminyum ve çelik için gümrük vergilerini artırması tuzu biberi oldu.
Bu ekonomik tehlikeyi önceden hem de Akp’nin içinden söyleyenler oldu..
Akp’e hükümetlerinde uzun yıllar ekonomiden sorumlu devlet bakanı Ali Babacan yıllarca şu tezini savundu ama Erdoğan, kurmayları ve yandaş medyası hiç kulak asmadı.
Babacan’a kulak verelim:”Ekonomideki büyümenin kalıcı ve istikrarlı olması için, AB standartlarında hukuki reformlar yapmalıyız..Yoksa yabancı sermaye bu ülkede kalıcı yatırım yapmaz, sıcak para gelmez ve bir günde yabancı sermaye bu ülkeyi terk eder” demişti.
Erdoğan başta olmak üzere yandaş medya ekonominin demokrasi ve hukukla ne alakası var dercesine hiç umursamadılar,sandıktan çıkan sonuçtan ve milli iradeden bahsettiler.
Erdoğan ve ekibinin ekonomi deyince anladıkları tek şey beton ekonomisi..
Başladılar köprüden,yoldan,hava limanından ve tünellerde anlatmaya..
Doların yükselmesi hane halkının alım gücünü etkilemez diyen Bakan Fikri Işık’tan tutunda,dolar bizim ekonomimizi teğet geçer,yel kayadan toz alır misali kulağa hoş gelen sözlerle hamaset yapanlardan geçilmiyordu.
Dövizin bir sel gibi TL’yi önüne katması ve mum gibi eritmesi karşısında;Yandaş medya bu bir algı operasyonu diyerek manşetlerle parlattı ve peşinden komplo teorisi üretenler sıraya girdiler; yandaş kanallarda koro halinde nakarat yapmaları,ekonomide gelinen tehlikeyi yok saydılar.
Yandaş medyanın tetikçi esnaf gazetecileri hala da devam ediyor,bu ekonomik tablodan hükümeti değil de, muhalefeti ve dış güçleri sorumlu tutuyorlar.
Osmanlı da oyun bitmez misali komplo teorileri havada uçuşuyor; darbeyle başaramayanlar,siyasi olarak bizi teslim alamayan düşmanlarımız, ekonomik savaş ilan ettiler,demeye başladılar.
Perki siz 15 Temmuz darbesinin siyasi ayağını niye ortaya çıkartmıyorsunuz?
Gerçekle yüzleşmedikçe Erdoğan ve medyası komplo teorilerine sarılıyor başarı varsa Erdoğan’ın, başarısızlık düşmanların.
Muhalefet ve mesleğine ihanet etmeyenler yazıp söyleyenler Erdoğan’a bu ekonomi politikanız ve devlet eliyle yaptığınız savurganlık ve saltanat ülkeyi uçuruma sürükler;Washington-Ankara hattındaki gerginliğin faturası ağır olur dedikçe..
Erdoğan,bunlar bizim yaptıklarımız yapmak şöyle dursun hayal etmeye bile cesaret edemezler,bizi kıskanıyorlar,bunlar üç koyunu güdemeyenler bize akıl veremezler;dış güçlerle iç içe olanlar akıllarını kendilerine saklasınlar deyip,hitap ettiği topluluğa ver coşkuyu misali avazı çıktığı kadar bağırıyordu.
Erdoğan’ın genel siyaset anlayışı başarı kendine aittir ve kimseyi de ortak etmez ama başarısızlık varsa bu dış güçler ve onun içerideki dış güçlerle iç içe olan düşmanlarındır.
Ne güzel değil mi?
Erdoğan hiç kusura bakmasın, ekonominin dip yapmasının ve ülkede ekonomik kaosun oluşmasında bizzat kendisi ve hükümetleri sorumludur..
Demokratik toplumlarda seçilmişler nerede hesap veriyorsa Erdoğan’da orada verecektir.
Erdoğan’a soruyoruz vatandaş olarak;vatandaşlarına çağrıda bulunuyorsun yastık altında olan dövizlerinizi ve altınlarınızı bankalara gidin ve TL’ye çevirin diye..
Siz niye merkez bankasında döviz tutuyorsunuz, TL’ye niye çevirmiyor; yabancı şirketlere verdiğiniz ihaleleri neden dolar üzerinden anlaşma yapıyorsunuz?
Demokrasi ve hukuktan uzaklaşarak liyakat sahibi olmayan insanları göreve getirerek ne ekonomide istikrar olur,ne de sorunları çözebilir ne de içeride barış ve huzur içinde ülkeyi yönetebilirsiniz.
Türkiye, tek adam sistemine geçtikten sonra demokrasi liginden düşmüştür.
Demokrasi ve hukuka dönmeden bütün yollar çıkmaz bir yoldur.
Ekonomi doğanın kanunu gibidir, ekonominin kurallarını yok sayarsanız yaşadıklarınızın daha da kötüsünü yaşatır size.Para güvenilir yere gelir OHAL ile siz bu güveni yok ettiniz.
Erdoğan’a bir önerimiz var; mesleği iktisatçı olan gazeteciler ve akademisyenlerle çıkın ekonomiyi canlı bir televizyon kanalında tartışın.
“Onların doları varsa bizim de Allah’ımız var..”
Bu sözü bu ülkenin Cumhurbaşkanı söylüyor.
Bu sözü demokratik dünya kamuoyu ne kadar ciddiye alır.
Yorum Yap