- 26.05.2018 00:00
Bu seçimlerin anahtar partisi hiç tartışmasız HDP’dir.
Neden derseniz,HDP’e barajı aşamazsa aşacağı kesin gözükmekle birlikte ya aşamazsa; HDP’nin en az kazanacağı 60 ile 65 milletvekili direk Akp’ye geçecek.
Burada demokrasiden yana olan seçmen kitleleri bu tehlikeyi bertaraf etmek istiyorsa, ki öyle olmalı ve Akp saltanatına tamam demek için; aileden oy kullanan dört kişiden biri mutlaka Hdp’ye oy vermeli.
Bu riski belirttikten sonra HDP’yi diğer partilerden ayıran özelliğine dikkat çekelim.
Bir kere kadınları siyasette erkeklerle eş tutarak görev paylaşımı yapması ,eril iktidar yönetiminin karşısına dişil bir yönetimle ülkeyi ortak yönetmeye talip olmak için, ortaya çıkmasıdır.
24 Haziran seçimlerine giderken HDP’nin kadın milletvekili aday sayısı da bunu ortaya koymuyor mu?
Akp’nin kadın milletvekili aday sayısı 126.
CHP’nin kadın milletvekili aday sayısı 137.
HDP’nin kadın milletvekili aday sayısı ise tam 230.
Hem de HDP’nin aday gösterdiği kadınların kazanabilecek yerlerden sıralama da yer almasıdır.
Diğer partilerin kadın milletvekillerinin çoğu kazanma şansları sıfır durumda..
HDP’de kadınlar erkeklerle partilerinde görev talebinde eşit yarışmaktadırlar.
Parti örgütlenmesi ve teşkilat yapısına baktığımızda, HDP’e de kadınların i yer aldığı Eş Başkanlık sistemi bunu çok belirgin bir şekilde ortaya koymuyor mu?
HDP’nin Belediye başkanlıklarında kadınlarla ortak yönetimi paylaşması, bizim siyasi geleneğimizde olmayan yeni pozitif olan bir göstergedir.
Hdp’yi diğer partilerden ayıran başka bir özelliği ise çoğulculuk kavramını siyasi kültürümüze yerleştirmeye çalışmasının hakkını da, teslim etmeliyiz.
Her çeşit siyasi,inanç,kimlik,sosyal ve kültürel farklılıkları parti anlayışına yerleştirmeye çalışması.
Eşit vatandaşlık talebini evrensel hukukla siyasette gündemde tutması, vazgeçilmez ilkelerinden birisi olmasıdır.
Laikliği din ve devlet işlerini birbirinden ayırması ve evrensel anlamda bir Laikliği savunurken Hdp; tek dine ve tek mezhebe hizmet eden,Diyanet İşleri Başkanlığını(DİB) kaldırılmasını,devletin bütün dinlere karşı eşit mesafede davranmasını, kamuoyuna açıklaması önemli bir duruş olarak görülmeli.
DİB’lığının kaldırılmasını isteyen tek parti HDP’dir.
Yine HDP devletin her türlü,ideoloji ve inançlardan arındırılarak devletin nötr hale gelmesini ve devletin evrensel hukukun ilkeleriyle yönetilmesini ortaya koyması.
HDP’nin temel hak ve özgürlükleri evrensel boyutta bakması ve insan odaklı sorunlara duyarlılığı bir başka demokrat yanını ortaya koyuyor.
Hdp,Çoğunluk karşısında azınlıkları ezdirmemesi ve bireyin özgürlüğünü öne alması,farklılıkları ayrıştıran değil de, birer zenginlik olarak görmesidir.
Demokrasinin kuvvetler ayrılığını savunurken,medyanın dördüncü kuvvet,üniversiteleri beşinci kol olarak görmesidir.Medya ve düşünce özgürlüğü olmazsa olmazlarıdır.
Erdoğan boşuna HDP’yi sandığa gömün demiyor,ülkede en örgütlü ve ilkeli demokrasi ve hukuk mücadelesi veren HDP, onun kadroları ve seçmen kitlesidir.
Eğer OHAL’den sonra HDP kadrolarına,milletvekillerine ve Belediye başkanlarına binlerce sayı ile ifade edilen üyelerine hukuksuz operasyonlar yapılmasaydı,16 Nisan referandumu kesin hayır çıkardı.
Gerçi milletvekillerinin dokunulmazlığının kaldırılmasında Akp kadar Chp lideri Kılıçdaroğlu’nun suç ortaklığını da burada belirtmeden geçemeyiz.
Türkiye’nin üçüncü partisi HDP’dir,7 Haziran genel seçimleri ve 3 Kasım’da yapılan erken seçim sandık sonuçları bunu ortaya koymuştur.
İstanbul gibi ülkenin en büyük kentinde HDP’nin üçüncü partisi olması, HDP’nni bir bölgenin partisi olmadığının da sandık resmidir.
HDP’yi sürekli PKK ile özdeşleştirilmek istenmesi bir algı operasyonudur.
Sormazlar mı adama 6 Milyon seçmenin oyunu alan bir partiye, nasıl terör örgütünün uzantısı diyorsun diye?
Selahattin Demirtaş bizim PKK’ya silah bıraktıracak bir gücümüzün olmadığını Erdoğan’a söyledik ve çözüm sürecinde de, bunu çok konuştuk demesi manidar değil mi?
Selahattin Demirtaş’ın Sincan mahkemesinde açıklaması çok çok önemliydi:”Akil insanlar heyetini Abdullah Öcal’nın önerdiğini, Erdoğan’da uygulamaya soktu.” Demirtaş’ın bu açıklaması hiçbir Akp’li tarafından tekzip edilmedi.
Daha somut bir örnek verelim analar ağlamasın diye başlatılan Barış sürecinde İmralı-Kandil hattında heyetlerin oluşması,12 Maddelik Dolma bahçe bildirisi ile verilen fotoğrafın yanında; meşhur 21 Mart 2015 tarihinde 2 milyon kitlenin toplandığı Diyarbakır meydanında Nevroz bayramında Abdullah Öcalan’ın Türkçe ve Kürtçe mektubunun okutulması ve tüm televizyonlardan başta TRT kanalları olmak üzere canlı yayınlanması, kimin talimatıyla yapıldı?Erdoğan’dan habersiz bunların yapılması mümkün mü?
Biz seçmenlere 24 Haziran’da düşen görev;Tek adam rejimi olan Tiranlık sistemin önünü kesmenin yolu, HDP’yi güçlü bir şekilde parlamentoya yolcu etmektir.
HDP’nin barajı aşması Akp’nin ve onunla ittifak içinde olan bütün yapıların planlarını altüst edecektir.
HDP’e Cumhuriyeti demokrasiyle taçlandıracak mevcut partilerin içinde tek partidir.
Neden HDP dediğimiz anlaşılmıyor mu?
Not:HDP’e seçim sürecinde ne yapmalı ve nasıl bir yol izlemeli konusunda başta AB’liği, ekonomi olmak üzere, çok yönlü ayrı bir yazı yazacağımı da belirteyim.M.T.
Yorum Yap