- 10.04.2018 00:00
Öyle bir hayat pahalılığı ve hukuksuz bir süreç yaşıyoruz ki nefes alamıyorsunuz..
Yoksulluk ve adaletsizlik bir avuç iktidardan nemalananların dışında, adeta kavuruyor toplumun büyük bir kesimini.
OHAL ilanından sonra İktidar kendine muhalif olan tüm kesimlerin üzerine bir karabulut gibi çöktü..
Hiç bir gösteri,miting,yürüyüşe ve özgürce tartışılması gereken konulara meydanlarda tepki göstermek şöyle dursun, kapalı salon toplantılarına bile izin verilmiyor.
Gerekçe hazır Türkiye’nin beka sorunu bu varmış ve emperyalist güçler tarafından kuşatılmışız.
OHAL ilanından sonra KHK’lara karşı çıkmanın iktidara muhalefet etmenin adı, dış güçlere hizmet etmek,darbeci ve terörist sevici oldu..
OHAL’in üç ay daha uzatılacağı haberinin sinyalleri verilmeye başladı.
Bir üç ay daha OHAL uzatılırsa OHAL süresi 21 aya çıkacak.
OHAL tam Akp’e için hayalindeki sisteme dönüştü,kör istedi bir göz Allah verdi iki göz misali.
Erdoğan OHAL ile ıvır zıvır yok oldu demedi mi?
Ivır zıvır dediği grev,miting,yürüyüş ve gösterileri ortadan kaldırdık,engelledik anlamına geliyor...
İşsizlik yüzde 12, enflasyon yüzde 11’lerde dolaşıyor..
Döviz kurunun ateşi bir türlü düşmüyor..
Ben yazıya oturduğumda 1 Dolar 4.6 TL iken,1 Avro,4.95 TL,idi.
Ekim 2017 ile Mart 2018 tarihleri arasında yedi ayda TL Dolar karşısında yüzde 19,Avro karşısında da yüzde 17 değer kaybetmiş.
Dünyada dolar karşısında en fazla değer kaybeden para birimi TL olmuş.
Asgari ücret 348 dolara gerilemiş durumda..
Piyasalardaki döviz dalgalanmaları altını da vurdu ve altın da başını almış gidiyor.
1 Çeyrek altın 285 TL seviyelerinde.
Akaryakıt fiyatlarını tutana aşk olsun benzinin litresi 6 TL seviyelerde, Motorinin litresi de 5 TL’nin üzerinde dolaşıyor.
Vatandaşın temel tüketim maddeleri olan gıdalardan kırmızı et tarihi rekor kırıyor,kuru gıdalar ise başka bir rekora koşuyor.Kısaca fiyatlar el yakıyor raflara ve tezgahlara yaklaşılmıyor.
İktidar mensuplarına hayat pahalılığı ve yoksulluk,gelir dağılımındaki adaletsizlik sorulduğunda; yol,köprü,tünel,metro ve hava limanı yaptık deyip, ülkemizin bir Beka sorunu var diye geçiştiriyorlar.
“Toplumun yüzde 1’i Milli Gelirin yüzde 67’sini alıyor..”
Banka faizleri bizim Cumhurbaşkanını çileden çıkartmış durumda;”Benim arkamdan iş çeviriyorlar” demesi ise başlı başına bir gündem olması gerekiyor ama nerede bunu gündeme taşıyacak medya..
İşte böyle bir medya olmasın diye Erdoğan kendine biat eden ve algı operasyonu yapacak bir medya yarattı..Şuan medyanın yüzde 85’i Hükümet yanlısı havuzda toplanmış durumda.
Doğan medya grubunun el değiştirerek, Demirören grubuna geçmesi iktidardan habersiz olması mümkün mü,tesadüf olabilir mi?
Demirören grubu bu parayı nereden bulacak diye tartışmalar sürerken paranın kaynağı açıklandı..
Demirören grubuna Ziraat Bankası 675 milyon dolar kredi verdiğini açıkladı..
Hem de bu krediyi 10 yıl düşük faizli olarak verdi banka.
Kaça gitmişti Doğan medya grubu 890 Milyon Dolara..
700 milyon dolar devlet bankasından geldi..
Can alıcı soruyu soralım, bu parayı özel bankalar verir miydi?
Biz bu konuya yabancı değiliz daha önceden ATV ve Sabah grubu da kamu bankası olan Vakıflar Bankasından kredi temin edilerek, hükümet yanlısı bir iş adamına geçmişti.
Bir de gündem düşen Eskişehir Osman Gazi Üniversitesinde 4 Akademisyenin aynı üniversite de öğretim görevlisi olarak çalışan Volkan Bayır tarafından katledilmesi olayı nasıl aydınlanacağı merak konusu.FETÖ terör örgütünün bu dört akademisyenin katliamında adı sık geçiyor ama 15 Temmuz darbesinin siyasi ayağının bir türlü ortaya çıkartılmaması, her türlü komplo teorilerini de üretiyor.
Gelelim DEİZM tartışmalarına..
Deizm’in açılımını yapalım..
Deizm: ” yalnızca ilk sebep olarak kabul eden,Tanrı için başka herhangi bir güç ve nitelik tanımayan vahyi tanımayan görüş” diye açıklıyor Türk Dil kurumu sözlüğünde.
Deizm’in Ateizm’den tek farkı “Tanrı yok” değil “Tanrı Var” demesi.
Deizm yanlıları “Tanrıya inanmakla birlikte,belli bir dinin doğmalarına ve ilkelerini benimsemeyen görüş..Bir nevi Tanrı evreni yarattıktan sonra onu kendisi işlemesi için kendi başına bıraktığı inancı” diye açıklık getiriyorlar..Ama Peygamberlerin işlevine ise inanmıyorlar.
Deizm tartışmasının fitili nasıl ateşledi?
Konya İl Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından hazırlanan “Gençlik Ve İnancı” konulu çalıştay da değerlendirilmiş.
Deist gençlik, aynı zamanda İmam Hatip kökenli İslami ve muhafazakar aile kültüründen gelen bir gençlik.
Deizm’i savunan gençler ailelerinde ve siyasetçilerin din konusunda yaşadıkları ile söylediklerinin hiç örtüşmediğini savunuyorlarmış.
Akp’nin 16 yıllık iktidarı süreci boyunca din ağırlıklı eğitime yönelmesi ve her şeyi din üzerinden siyaseten anlatması inanan ailelerinin çocuklarını çileden çıkartmış gözüküyor..
Akp’e iktidara geldiğinde 450 olan İmam Hatip Okullarının sayısı 4 bine çıkmış durumda..
Kuran kursu sayısı hakkında ise bir veri yok.
Akp iktidarında Milli Eğitim Bakanlığının bütçesinin yarısına yakın olanı, din hizmetlerine ayırdığı..
Diyanet İşler Başkanlığının(DİB) bütçesi 7 milyar TL, DİB bütçesi 12 bakanlığın bütçesine eşit..Bu bütçenin kendisine yetmediğini açıklayan DİB’lığı şimdi “Camiye Yardım” adı altında SMS yolu ile 10 TL karşılığında kampanya başlatmış durumda.
Devlet işleri ile din işleri birbirinden ayrılmadığı ve Laiklik evrensel anlamda uygulanmadı sürece; her sorun ve konu din üzerinden tanımlaması yapılacak ve bu gittikçe de daha da büyük sıkıntıları beraberinde getirecektir.
Bu konu da laik ve sol kesimin yazdıkları hiç ciddiye alınmazken,şimdi Akp’ye bir dönem koşulsuz destek veren yazarları şimdi isyan edercesine kalem oynatıyorlar,din istismarcılığı yapan eski müttefiklerine..
Bunların başını da Karar Gazetesinin yazarlarından Akif Beki gibi Erdoğan eski basın danışmanı gelirken..
Elif Çakır’ı bilmeyen yoktur herhalde; Erdoğan’ın gözüne girmek için Gezi olaylarını itibarsızlaştırmaya yönelik Kabataş olayını ortaya süren, yaptığı asparagas haberleriyle gündem oluşturan, şimdi demokrasi ve hukuk konusuna dikkat çekiyor,Erdoğan’ı ve ekibini din istismarcılığı ile suçluyor.
Karar yazar Elif Çakır:”15 yıldır iktidarda olanlar neredeyse istisnalar hariç bütün Tv kanalları dini yayınlar yapıyor.Müslümanlıkla ahlak arasında makas gittikçe açılıyor.Müslümanlar dünya ile ahret dengesini yitirdiler.Müslüman kesimde Adalet duygusu zayıflarken, güçlünün yanında yer almaya başladılar” diye devam ediyor.(Elif Çakır’ın 4 Nisan 2018 Tarihli Karar Gazetesinde yayınlanan “Dindar Gençlik İsterken” başlıklı yazısına göz atmanızı öneririm.)
Türkiye normalleşip demokrasi ve hukuka dönmedikçe; hiç bir sorunu ve konuyu aklıselim bir şekilde ne tartışabiliriz ne de din referanslı çözme imkanımız olur.
Galileo ne demiş:”Fiziği İncil’den öğrenemezsiniz.” Nokta.
Yorum Yap