- 19.03.2018 00:00
Bu sözü kim söylüyor?
Akp Genel Başkanı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan.
Ne zaman söyledi?
14 Mart 2008 yılında Yargıtay Cumhuriyet Baş Savcısı Akp’nin kapatılması için Anayasa Mahkemesine dava açmasının ardından..
Nereden bu kanıya varıyor Erdoğan?
AB’liğinden ve Avrupa Parlamentosundan(AP) Akp’nin kapatılmasına karşı sert ve tavizsiz gelen tepkiler sonrası.
AB üyesi ülkeler Akp’nin kapatılmasını kesinlikle kabul edemeyiz demişti..
Hatta dönemin Avrupa Parlamentosu (AP) Başkanı Baroso TBMM’nde bu konuda bir de konuşma yapmış, Akp’liler ayakta alkışlamışlardı..
Erdoğan, 20 Mart’ta AİHM’in tutuklu gazetecilerden Şahin Alpay ve Mehmet Altan’ı haklı bulan karar alırsa,aynı tepkiyi gösterip;AİHM kararları Türkiye’deki yasaların üstünde diyecek mi, yoksa bizim AİHM’le işimiz olmaz, köprünün altından çok sular aktı mı ,diyecek?
Muhtemelen AİHM’in kararı Alpay ve Altan’ı haklı bulacak doğrultuda çıkacağı yönde.
Ben yazıya başladığımda 20 aydır tutuklu olan Şahin Alpay’ın tahliye haberi geldi.
Şahin Alpay’ın tahliyesinden sonra Anayasa Mahkemesi(AYM) Mehmet Altan’ın tahliyesi için arayışa geçti haberleri yayıldı; formül olarak ta İstinaf Mahkemesinin devreye girmesi önerildiği.
AİHM’in kararlarına Türkiye uymazsa ne olur?
Onu da eski Yargıtay Cumhuriyet Baş Savcısı Mehmet Ruşen Gültekin’den dinleyelim:
“Kendi anayasamızda yazan anayasa mahkemesi kararlarının bağlayıcılığını tartışmaya açarsak tüm hukuk sistemini tartışmaya açarız.Kabile devleti haline geliriz ve bu ülkeyi kaosa sürükler” diyor.
Avrupa Konseyi (AK) Genel Sekreteri Thorbjorn Jagland ne diyor:
“Anayasa Mahkemesinin (AYM) kararlarına saygı gösterilmezse bu mahkemeye yapılan başvuruların tamamı doğrudan AİHM’e gelir” dedi.
Erdoğan’ın daha önceden AİHM’in aldığı kararları için olumsuz tanımaz açıklamalarını da unutmadık.
“AİHM aldığı kararlarla bizi bölmeye çalışıyor, bizim yargının kararlarına neden saygı gösterilmiyor, diye çok beyanını dün gibi hatırlıyoruz.”
Peki bunları biliyoruz da AİHM kararlı bir umut olur mu; Nazım’ın dizelerinde dile getirdiği gibi umut fakirin ekmeği ye Mehmet ye demiş misali.
20 Temmuz 2016 tarihinde sonra OHAL ilanı ile çıkartılan KHK’larla..
“ Yargı Yürütmeye bağlandı ve tartışmasız Yargı siyasallaştı.”
Yargıda şuan işleyiş tutukla veya Salı ver yöntemi devreye sokuldu ve doldur boşalt uygulaması yapılıyor.
“Parlamento bay pas edildi.”
Parlamentonun bay pas edilmesinde CHP’nin de bu konu da Akp kadar vebali var.
Dokunulmazlıkların kaldırılması ile Erdoğan, rampasız ve viraj sız bir yolda ilerlemeye başladı.
Parlamento da ve sokakta en etkili, örgütlü ve dinamik parti HDP’e idi..
HDP’li milletvekillerinin dokunulmazlıkların kaldırılması ve milletvekillerinin tutuklanmaları, kimi milletvekillerinin milletvekilliğinin düşürülmesi, HDP teşkilatlarına yapılan hukuksuz operasyonlar, Akp’e iktidarını hızla demokrasi ve hukuktan uzaklaştırdı.
Peşinden Kürt il ve ilçe Belediye başkanlarına yapılan hukuksuz tutuklamalar, iktidarın keyfi uygulamalarının da beraberinde getirdi. Demokratik Bölgeler Partisinin(DBP) 95 Belediye Başkanı görevden alınarak tutuklanması ve yerlerine KAYYUM atanması, tesadüf olabilir mi? Bu tutuklanan Belediye Başkanlarının bir liralık yolsuzluğu ve hukuksuzluğu yok..
Böylece iktidarın karşısında hukuksuzluğa, haksızlığa baş kaldıracak bir güç kalmadı.
OHAL’den sonra insanlar anayasal haklarını kullanamaz oldu.
Açık hava toplantıları, mitingler ve yürüyüşler, grevler, direnişler şöyle dursun, kapalı salon toplantıları ve basın açıklamaları bile izne tabi verilmeye başladı. Gerekçe güvenlik..
16 Nisan referandum sonrası uyum yasaları çıkmasa da, TİRANLIK sisteme geçişin önemli bir ayağı tamamlandı.
Demokrasi ve hukuktan ülke hızla uzaklaşmaya başladı.
Afrine yapılan askeri operasyonundan sonra , özgürlükleri boğma, düşünce ve medya özgürlüğünü etkisiz hale getirme konusunda işin tuzu biberi oldu.. Barıştan söz etmenin ve muhalif bir görüş belirtmenin suç kategorisinde değerlendirilmesi, ülkeye bir korku imparatorluğu hakim oldu.
Bakalım 20 Mart’ta AİHM’den gelecek karar karşısında Erdoğan AİHM kararları Türkiye’deki yasaların üstünde diyebilecek mi?
Çıkmayan candan umut kesilmez misali bir beklentimiz var.
Çünkü bizim hukuktan başka sığınacak bir limanımız yok ki.
Hukuk kurallarını tesis eden de bağımsız yargıdır.
Yorum Yap