- 27.09.2017 00:00
Ülke gündemi o kadar karıştı ki siyasi hava tam bir tusunamiye dönüşmüş durumda.
Gündemde bomba etkisi yaratanlardan biri İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı AKP’li Kadir Topbaşın belediye başkanlığından istifa etmesi.
Diğer gündem ise Kuzey Irak Kürdistan bölgesel yönetiminin 25 Eylül de referandum kararı alması, Ankara’nın ezberini bozdu.
Ankara’nın başta Suriye olmak üzere Orta Doğu politikası duvara tosladıktan sonra Türkiye bir türlü kendine gelmedi.
İç siyasette en önemli gündem tartışmasız iç siyaseti alabora eden üç dönemdir İstanbul Büyük Şehir Belediye başkanlığını kazanan,kendi rekorunu kendisi ekarte eden, daha görevinin bitmesine 2 yıldan fazla bir zamanı olan,İstanbul Büyük Şehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş’ın belediye başkanlığından istifa etmesi, Akp hükümetinin tarihinde ilk defa çok ciddi bir krize dönüşecek sarsıntı yarattı.
Kadir Topbaş’ın istifası AKP içinde çok büyük dalgalanmaların ötesinde,Akp’nin 15 yıllık iktidar ömrünün tamamladığının işaretleri olarak ta okuyabiliriz.
Bu istifa herhangi bir belediye başkanının istifası ile kıyaslanamaz..İstifa eden kişi dünya şehri olan,ülke siyasetine yön veren ve ekonomik gücü 51 ile eşit olan İstanbul gibi devasa bir şehirde yaşanıyor bu olay.
Topbaş’ın istifası ile 15 Temmuz darbesinin siyasi ayağının ortaya çıkartılması tekrar gündeme gelecektir bu kaçınılmaz bir durum ve başka bir çıkış yolu da yok.
Bu darbenin siyasi ayağı ya çıkacak ya çıkacak.
Topbaş’ın istifası bu pilavın daha çok su kaldırır misali,bu konuya tekrar döneceğiz bir ara verelim ve biz ikinci gündem dair düşüncelerimize geçelim.
Ülke gündemini kilitleyen Ankara’da toplantı üstüne toplantı yaptıran ve bomba etkisi yaratan başka bir haber ise; Kuzey Irak Bölgesel Kürt Yönetimi lideri Mesut Barzani’nin Kerkük’te 25 Eylül de referanduma gitme kararı alması, Anakara’yı çıldırtmış durumda.
Gölgede kalan bir haberi de atlamayalım o da; AKP genel başkanı Erdoğan’ın ABD’de ziyaretinden elinin boş döndüğü,ABD başkanı ile görüşmesi ise adet yerini buluşundan öteye geçmediği ve Erdoğan’ın Başkanla görüşemedi sözünden ileri bir şey ortaya çıkmadığı görünüyor.
ABD’de Erdoğan tarafından Fetullah Gülen’in iadesinin başkana açılmasının gündem geldiği ama ABD medyasına yansıdığı kadarı ile ;böyle bir talebiniz olursa ABD’nin ver Zafer Çağlayan’ı Al Fevtullah Gülen’i gündeme geleceği için ,Erdoğan’ın buna Tramp’la görüşmede hiç değinmediği haberleri ortada dolaşıyor.
Gelelim 25 Eylül de yapılacak olan Irak Bağımsız Kürdistan referandumuna Ankara’nın tepkisini anlamakta insan o kadar zorlanıyor ki..
Nasıl zorlanmazsınız!.
İnsan bir adım ötesini görmeme demek bu olsa gerek.
-Siz değil miydiniz, Barzani’yi kırmızı halıda yürüterek devlet erkanı ile karşılayan?
-Siz değil miydiniz ,Barzani geldiğinde Çankaya Köşkünde Kürdistan bölgesel yönetiminin bayrağını Türk bayrağının yanında dalgalandıran?
-Siz değil miydiniz,Akp’nin genel kurulunda devlet başkanı sıfatı ile Barzani’ye konuşma yaptıran ve salondaki delegeler tarafından Barzani’ye, Türkiye seninle gurur duyuyor temposu tutturan?
-Siz değil miydiniz, Barzani ile Diyarbakır’da Kürtçe Türküler söyleyen kol kola halay çeken?
Yoksa Barzani’de mi sizi arkadan hançerledi Fetö gibi,çıkıp milletimiz bizi affetsin mi diyeceksiniz?
-Size en önemli belgenizi hatırlatalım; Bağdat’a rağmen Kürtlere petrollerinin Ceyhan üzerinden dünyaya satmalarına izin veren gözü kara, karar almanızı nereye koyacaksınız?Irak merkezi hükümeti ile değil de Barzani ile boru hattının anlaşmasını siz yapmadınız mı?
-Siz Irak’ın toprak bütünlüğünü savunuyor sanız, neden Bağdat ile değil de Barzani anlaşma yaptınız?
Barzani’nin kararı eğer çok yüksek bir oyla sonuçlanırsa yani yüzde 80 gibi bir sonuçla evet çıkarsa, demokratik yer yüzü bunu görmemezlikten gelemez ve ıskalama gibi de bir lüksü olamaz, bunu böyle görelim.
Rusya’da ABD’de Kuzey Iraklı Kürtlerin referandum kararına karşı değil, Ankara bunu nasıl gömüyor anlamış değiliz.
ABD referanduma karşı olmadığını ayan beyan açıklıyor, zamanlamasına karşı olduğunu söylüyor ve ertelenmesini istiyor.
Rusya ise gizli demek bile fazla açıktan bu referandumu destekliyor tek söylediği kabak tadı veren,Irak’ta karşılığı olmayan Irak’ın toprak bütünlüğünü savunuyoruz savsatası.
Almanya’nın ve AB üyesi ülkelerin kararını sormaya gerek var mı?
Yani herşey ayen beyan ortada ama Erdoğan içe dönük hamaset siyasetinden bir türlü yeryüzünün kabul edeceği, muhatap alınacağı bir siyasi projeyle ortaya çıkmıyor.
Referandum eğer ertelenirse bu Mesud Barzani’nin de siyasi sonu olur,olacağını kendisi de söylüyor.
Barzani son 22 Eylül’de Kerkük’te yaptığı evet mitinginde özgürlüğümüz için her türlü bedeli ödemeye hazırız dedi.
Ankara Barzani’ye tehditkar söylemini tekrarlayıp duruyor ama bu dil ve yaklaşımın karşılığı ülkeyi çok sıkıntıya sokmakla kalmaz, tabirimizi maruz görsün Akp’liler tükürdüğünüzü yalarsınız.
Geçmişte Barzani için söylediklerinizden:“postal yalayıcı,bedevi,aşiret reisi” gibi aşağılayıcı sözlerinizi de hatırlatalım.
Burada Barzani ile Türkiye Kürtlerinin referandum konusunda az da olsa siyasi bir farklılık olduğu ortaya çıkıyor,bunu Selahattin Demirtaş’ın Cumhuriyet gazetesindeki yazısından da, Kandil’in açıklamalarından da görüyoruz..Ama..
HDP’ye oy veren Kürtlerin ve PKK’ya destek çıkan Kürtlerin büyük bir oranının ise Barzani’nin bağımsızlık reformunu destekledikleri dünya medyasında ve Kürtlerin internet sitelerinde Barzani’ye çok büyük destek var.
Güneydoğu da Kürt illeirnde Akp’li ve HDP’li millet vekilleri ve il başkanlarının Barzani’ye destek açıklamalarını medyadan okuyorsunuzdur ve gizlemiyorlar.Akp’lİ Diyarbakır Milletvekili Galip Ensari’nin Barzani’nin referandum kararına destek vermesi gibi.
Ankara, savaş tamtamcılarının yörüngesinden ivedi olarak çıkıp, aklı selim hareket ederek; Barzani ve Türkiye’deki Kürtlerle diyalog yolunu seçmeli, kendi iç sorunu da olan Kürt sorununa çözüm için demokratikleşme yoluna girip, siyasi barışçıl bir çözüm yolu aramalı, bunun başka bir çıkış yolu gözükmemektedir.
Kürt sorunu şuan sadece bizim bir iç sorunumuz olmaktan çıkmış, dört ülkeyi saran, bir bölgenin sorunu olmasınıda geride bırakarak, küresel bir sorun haline gelmiştir.
Kürt sorunu Türkiye’nin iç barışını bozan ve çözüm bekleyen bir sorundur.Kürt sorunu var diyeni terörist ilan ederek,Kürtlere meşru yoldan siyaset yapmasının yolunu kapatmanın bedelini toplum olarak çok ağır ödüyoruz.
OHAL ilanından sonra Akp’ye muhalif olan her kesimi terörist,darbeci ilan ediyor içeri tıkıyorsunuz.
Çıkıp Barzani’yi de terörist diye yaftalamayasınız, sizin sağınız solunuz belli olmuyor?
Gerçekle yüzleşelim, Kürt sorununu yok sayarak bir yere varamayız.
Bir haftadır Ankara’nın gündemini kilitleyen,iki ayağını bir papuca sokan,siyasette Tsunami depremi yaratan Kürt sorunu değil mi?
25 Eylül’de Irak Kürdistan bölgesinde yapılacak referandum sonucu taşları yerinden oynatmakla kalmayacka,kartları yeniden kardıracak.
Ankara buna hazır mı?
Yorum Yap