- 6.02.2017 00:00
Gündemi takip ediyorsanız Almanya Türkiye arasındaki siyasi gerilim hat safhada hatta krize dönüşmek üzere..
Almanya’da yapılacak olan 24 Eylül genel seçimlerine gidilirken Almanya Türkiye ilişkisi ileride onarılamayacak bir yola girmiş durumda.
Alman basınında çıkan bizim merkez medyada birinci sayfadan görülmeyen Türkiye’yi ilgilendiren çok çarpıcı bir haberler çıkıyor.
Almanya’ya 6 bin 700 Türk vatandaşının iltica talebinde bulunduğunu;biri üst düzey MİT görevlisi ve aralarında kırmızı pasaportlu diplomatlarında bulunduğu kişilerin de yer aldığı haberiydi.
Yine Almanların ünlü dergisi ‘Der Spgel’in yaptığı araştırmanın sonucu çok ciddi bir işaretti..
Dergi Alman halkına sormuş Almanların yüzde 80’i Türkiye’de demokrasinin olmadığına inanıyormuş.
Bir başka haberi ise ilk defa belki de seçilmiş bir siyasetçiye en ağır suçlamayı Alman Yeşiller partisi Eş Genel Başakanı Türk kökenli Cem Özdemir’den geldi: “Edoğan bir siyasetçi gibi değil artık bir rehineci gibi davranıyor açıklamasıydı.”
Alman içişleri bakanı Türkiye’nin terör tanımıyla bizim tanımımız örtüşmüyor beyanı da yabana atılacak gibi değildi:”Türkiye demokratik yoldan muhalefet eden Kürtleri terörrist ilan ediyor açıklaması dikkat çekiciydi.”
Alman Başbakanı Merkel,Türkiye ile AB müzakerelerinin sonlandırılmasını talep edeceğim.
Sosyal Demokratların lideri Martin Schulz:Başbakan olursam Türkiye ile müzakereleri keserim diye açıklama yaptı.İki liderin bir televizyon kanalında yaptıkları tartışmade tek bir konuda mutabık oldukları Tüürkiye politikasıydı.
Görüldüğü gibi Almanya da iktidar ile muhalefetin Türkiye aleyhine ittifak içerisinde hareket etmesi Almanya da yaşayan 3 milyon Türk vatandaşınıı günden güne tedirgin ediyor.
Bir çarpıcı haber de Kuzey Irak’ta iki MİT elemanını PKK’lıların kaçırdığı haberini de internet sitelerine düşmesiydi ama bu haberi de yandaş ve merkez medya görmedi ve hiç bir yetkili de tekzip etmedi.
Hükümet yanlısı medyayı anladık ta artık Haber kanalları da hükümetin açıklama yapmadıği hiç bir iç ve dış haberi haber yapmıyor.
Dış politikada bunlar gelişirken bir başka ilginç haber ise cezaevlerindeki tutuklu ve hükümlü sayısındaki artışın zirve yapmasıydı.
AKP’e 2002 yılında iktidara geldiğinde cezaevlerinde tutuklu ve hükümlü sayısı 50 bin kişi iken..
Şimdi cezaevleirnde tutuklu ve hükümlü sayısı tam 224 bin 878’e çıkmış ve bu sayı gittikçe de artıyor.Farka bakar mısınız?
Türkiye’ de 381 cezaevi var.
Toplam cezaevlerinin kapasitesi 202 bin 676 olunca,22 bin hükümlü ve tutuklu yerlerde yatıyor.
AKP’e 10 tane daha cezaevi ihale etmiş durumda.
Bir ülkenin huzur ve barış içerisinde yaşadığının ve sorunlarının çözüldüğünün göstergesi, cezaevlerinde tutuklu ve hükümlü sayısı gösterir.
Görüldüğü gibi bizde hiçte iç açıcı bir durum yok dahası vahim bir tablo.
Benim dikkatimi çeken bir başka haber ise İstanbul’un göçten kaynaklanan önlenemez nüfus artışı idi..
TÜİK açıkladı, İstanbul’un yatılı Nufüsü 14 milyon 657 bin 434 kişi..
İstanbul’un bu nufüsü dünyanın 145 ülkesini geride bıraktığı.
145 ülkenin nüfusu İstanbul’da yaşayanlardan daha az olması.
Türkiyenin ivedi olarak çözüm bekleyen bugünden yarına ertelenmeyecek yapısal o kadar çok sorunları varken; partili Cumhurbaşkanı kalkmış CHP’nin Çanakkale’de adalet kurultayına katılan üç beş kişinin içitiği içkiyi ülkenin gündemine taşımasıydı.
Bu kadar banal bir siyaset ülkeye yakışmıyor.
Türkiye- Almanya ile ilişkisine dönersek;Türkiye bu ilişikisini normalleştiremezse AB üyesi ülkelerin tamamı bizim karşımıza dikilecek gibi görünüyor, bunun emareleri de ortaya çıkmış durumda.
OHAL ilanıyla KHK’lerle biz demokrasi ve hukukla yönetilen bir ülke olmaktan fiilen uzaklaşmış, Tiranlık bir sisteme geçmiş durumdayız
AB standartlarında bir demokrasiyi yok sayıp,Kopenhag kriterleinden uzaklaşıp, Akara kriterlerini devreye sokarsanız, demokratik yeryüzü ve demokrasi güçleri sizi demokrasi liğinden düşürürler.
Demokrasi liğinden düşünce de tekrar demokrasi liğine çıkmamız kolayda olmaz bunu da bilelim.
Yargısı bağımsız, medyası özgür olmayan,muhalefeti rejim karşıtı sayan,kuvvetler ayrılığını kuvvetler birliğine dönüştüren bir iktidar,yüzde kaç oy alırsa alsın demokratik bir devlet muamelesi görmez,görmüyorda.
Türkiye dünyada 113 ülke arasında hukuk sıralamasındaki yerinin 99’ncu olması bunu teyit etmiyor mu?
Yine Türkiye’nin basın özgürlüğü sıralmasında 180 ülke arasında 155’nci olması,dünyada en fazla gazetecinin tutuklu olduğu ülke olması, kabuledilir bir durum olmasa gerek.
Almanya Türkiye’yi demokrasi,hukuk,medya ve düşünce özgürlüğü üstünden çok kötü sıkıştırmış durumda.
Yukarıda verdiğimiz cezaevlerindeki hukuki dayanağı olmayan binlerce tutuklu ve hükümlü sayısı ile hukuk devleti ve basın özgürlüğü sıralamamız,Almanya’yı doğrulamıyor mu?
İktidarın başta Suriye olmak üzere dış politikada duvara toslamasının ardından; içerideki sorunların üstesinden gelememesi,iktidarın dış düşmanlar üstünden iktidar ömrünü uzatmaya yönelmesi çok tehlikeli bir yola girdik.
Türkiye’nin AB’den uzaklaşarak radikal bir makas değişikliğine girmesi,bizi köpek balıklarının ve timsahların yaşadığı gölde yüzmeye kalkışma riskini taşıyor.
Yorum Yap