- 17.02.2017 00:00
Şu sözü çok beğenirim “düğün evinde çok oynayanla cenaze evinde çok ağlayana dikkat edeceksin derler..”
OHAL ilanıyla bizim medya da tam bunu yaşıyoruz..
Toplumsal hayatımızda, medya ve siyasal tarihimizde rastlanmamış iftira,riyakarlık,tetikçilik,muhbirlik,yandaşlık, hakaret,tehdit ve belaltı vurmalar havada uçuşuyor, etik değerler diye bir şey yok ve gazetecilik adı altında rezaletin pazarı kurulmuş..
Hem de bu kepazelik gazetelerde ve canlı televizyon yayınlarda yaşanıyor,bir de buna sosyal medya katılıyor ne ararsan var içinde,karşılık olarak edebi bir söz bulamıyorsunuz.
Referandum tarihi belli olunca sözde gazeteci geçinen esnaf takımından oluşan bir grup güruh, AKP’ye muhalif olanları bırakın, hala AKP’yi destekleyerek eleştirel görüş bildirenlere dediklerini bırakmıyorlar,bunlar Yandaş medya da Reisçiler ve Davutoğlu grubu diye ikiye ayrıldılar.
OHAL ilanından bu tarafa çekirge sürüsü gibi sürüsüne bereket, yandaş ve merkez medya da Saray’ın gözüne girmek için;Tetikçilik,hakaret,iftira, riyakarlık,muhbirlik,muhalif olanları hedef gösterme adeta sınav geçme,terfi ettirme yarışmaları düzenleniyor..
Otuz yıl dile kolay hoca efendi hazretleri diye hoşgörü ve diyalog hareketinin içinde olmuş bu kendi deyimi;FETÖ örgütünün gazetesinde genel yayın yönetmenliği yapmış, bir ayağı Pensilvanya’da olmuş,FETÖ ile aynı evde kalmış günlerce toplantılar yapmış bu kişi;uzun yıllar cemaatin sözcüsü olarak olarak tanınan,hoca efendi derken ağzından bal damlayan, gönül hareketi adamı diye FETÖ’yü yere göğe sığdırmayan,FETÖ’yü ve taraftarlarını karıncayı ezmeyen masum kişiler diye bahseden...ikamet ettiği yeri sık söyler nedense Yalova’da ikamet ediyormuş, fizik öğretmeniymiş, şimdi itirafçılık yaparak Cumhurbaşkanı Erdoğan’a biat, FETÖ’ye hakaret eden yandaş medyada da yazılar yazıyor metiyeler düzüyor..İnsanın içinden bu zatı dinlerken düşmanımın bu duruma düşmesini istemem geliyor..
Bu şahıs AKP’yi ve Erdoğan’ı eleştirirken FETÖ’nün Erdoğan için kullandığı güç zehirlenmesini sık kullanırdı..Boğazımızı sıkan eli tutmayalım mı diye AKP’yi eleştiren manidar bir yazısını okumuştum..Şimdi FETÖ’yü geçmişte edebi bir şekilde eleştiren adeta Kemalistlere rahmet okutuyor, FETÖ’ye neler söylüyor televizyun ekranalarından ve köşesinde..Tetikçilik,itirafçılık,iftiracılık ve muhbirlik böyle bir şey demek ki!..
Bizim medya da dikkat ederseniz Tv programlarına katılımda aranan liyakat ve kalite yok, sadakat ise mesleğine değil de muktedir olana yani Saraya biat etmek kriterler arasında.
Medya tarihimizde buna askeri darbeler de dahil, ekran barbarları ve köşe kadıları hep oldu ama bu kadar da seviyenn düştüğünü hatırlamıyorum..
Erdoğan’a muhalif olan gazetecileri,kanat önderlerini hedef tahtasına oturtuyorlar;her türlü hakareti ediyorlar ama moderatörlük yapanlar hakaret ettikleri insanların avuklatlarına veya yakınlarına söz hakkı vermiyorlar..
Tutuklu olanların Haklarını ve arkadaşlarını savunacak olanlar var ama onu da ana akım medya Saray’dan korktuğu için söz hakkını kullandırmıyor yayına bağlamıyor.
HABERTÜRK’te canlı yayında HDP Mardin Milletvekili Mithat Sancar’a hakaret ediyor sözde gazeteci tetikçi ama Sancar’a söz hakını kullandırmıyorlar.Bir de şunu demiyorlar mı arasınlar efendim bu ekran herkese açık, yerseniz tabii..
Arayan var ama bağlayan yok..
Aynı tetikçi iki saat merkez medyanın kanalında canlı yayında akademiden atılan 330 kişinin içinde Nuray Mert niye yok diye feryat ediyor,başka isimleri de saydı ama aklımda Nuray Mert kaldı..
Bu gazeteci geçinen tetikçinin yanında bir üniversitenin rektörü oturuyor; bu rektör OHAL’den bu tarafa ana akım medyanın müdavimlerinden, en az hafta da beş kanala çıkıyor..Bu rektör hiç sesini çıkartmadan meslektaşlarının haklarını savunacağına başını aşağı eğerek tetikçiyi dinliyor..Aynı rektör tutuklu olan ama hükümlü olmayan bir başka rektörün ismini vermeden FETÖ’cü diye hüküm veriyor ama tetikçi gazeteci devreye giriyor Uşak Üniversitesinin eski Rektörü diye o rektörün ismini veriyor ve şuanda tutuklu ve kesin FETÖ’cü balyok kullanmış diyor..
Bir başka kanalda CNN-TÜRK’te Şirin Payzın’ın programında canlı yayına Ankara’dan katılan, Doçent ünvanına sahip Mehmet Şahin isminde birisi;konusuna çok vakıf olmayan söylenti üzerine konuşan ünvanı ile çelişen tutarsız konuşmalar yapıyor...Mehmet Altan için darbeci diyor,katılımcı olan bir avukat neye dayandırıyorsun diye sorduğunda:ben bir televizyon programında Mehmet Altan’ın konuşmasından çıkartıyorum ama ne söylediğini şuanda hatırlamıyorum diye de ciddiye alınmayacak bir cevap veriyor.Ne söylediğini hatırlamıyorsan,tutuklu ve savunma hakkı olmayan bir insan hakkında bu suçlamayı nasıl yaparsın be adam.
OHAL’den sonra tutuklanan gazeteciler için daha savcı bile suç dosyası hazırlamamışken bu sözde bilim adamı nasıl böyle bir yargıya varıyor tuhaf bir durum.
Doçent ünvanlı yandaş bu işte çaylak olduğu belli..
Mehmet Altan neden atılan akademisyenlerin içinde yok diye Mehmet Altan’ın çalıştığı üniversiteye ve YÖK’e çağrılarda bulunan,tutuklanana kadar yazılar yazan tetikçi kadından biraz ders alması gerekiyor bu doçent.
OHAL’e dayandırılarak KHK’ lerle hedef gösterilerek işinden atılan,görevden el çektirilen,tutuklanan,mal varlığına el konulan,kamusal haklardan mahrum edilen cadı avı hız kesmeden devam ediyor, bunu da medya üzerinden yapıyorlar..
Evet-Hayır kampanyasının ne kadar eşit şartlarda yarışacağımızı medya üzerinden ölçebilirsiniz,algı anketlerine bakmaya gerek yok.
Saray’a biat etmeyene bu ülkenin üniversitelerinde bilim adamlarına ve gerçek gazetecilik yapanlara iş yok, duyduk duymadık demeyin, duyanlar duymayanlara söylesin.
Evet demenin vatanperver,Hayır demenin teröristlik ve darbeci olduğunu ilan etti Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başbakan.
Eyy Muktedirler,Barbarlar,tetikçiler,itirafçılar ve iftiracılara soruyoruz;Dünyanın hangi ülkesinde devlet teröriste Hayır hakkını kullandırıyor?
HAYIR diyenler terörist ise bizde EVET diyenlere Hırsız mı diyelim?
Yorum Yap