- 30.01.2017 00:00
Kuvvetler ayrılığını kuvvetler birliğine dönüştüren MHP ve AKP’in eseri 18 maddeden oluşan tek adam anayasası meclisten geçtikten sonra, referandum için halkın oyuna baş vurulacak..
Muhtemelen de referandum tarihi ise Nisan 2017 ayının bir Pazar günü yapılacak..
Sorun burada önemli olan bu referandumda eşit yarışılıp yarışılmamasında..
Şunun bilincinde olalım HAYIR’cılar olarak eşit yarışmayacağız.
2015 yılında Cumhurbaşkanlığı seçimi yaşadık AKP hükümeti iktidar gücünü, devletin bütün imkanlarını, bütçesini ve medya gücünü Tayyip Erdoğan’ın kazanması doğrultusunda kullandı.
Mitinglerde TOKİ Erdoğan’ın konuşma platformunu hazırlarken,AKP’li tüm kamu araçlarını ve belediyeler toplu taşıma aracını metrolar dahil Erdoğan’ın mitingine parasız adam taşımakla geçirdi.
Dahası koli koli mitinge katılan insanlara kumanyalar dağıtıldı..
Seçimlerde hele bu bilgi çağında medya belirleyici bir güçtür..
Cumhurbaşkanlığı seçiminde TRT’ye bağlı tüm televizyon kanallarının saatlerce Erdoğan lehine yayın yapması ve muhalefetin ise bu yayınlardan yüzde 5 bile yararlanmamasıydı.
Erdoğan 36 saat TRT kanallarından yararlanırken muhalefete verilen süre ise toplam 2 saati bulmamaktaydı.
Birde onlarca havuz medyasının Erdoğan ve hükümet yanlısı yayın yaparken; buna merkez medya dediğimiz özel medya da artık dümenini Erdoğan tarafına kırmış durumda..
Bunlar tekrar olur mu?
Olur mu demek bile abes hem de bal gibi olacak..
Bütün devlet imkanlarının yanında Evet çıkması için adeta seferberlik ilan edilecek şimdiden başladılar bile algı operasyonuna..
Hükümet Sözcüsü Devlet Bakanı Numan Kurtulmuş açıklamadı mı eğer ‘Evet’ çıkmazsa terör artar diye..
Bir taraf olanın bertaraf olacağı günleri yaşayacağız buna hazırlıklı olalım.
Umutsuzluk anlamında söylemiyorum aşağıda yapacağım hatırlatmayı gözardı etmeyelim; bunun bilincinde olursak ne yaptığımızı daha iyi anlarız babında yararı var. .
Askeri darbelerle başlayıp bu zamana kadar yapılan bütün referandumlarda biri hariç, iktidarda olan ve devleti yöneten erkin istediği şekilde sonuçlandığını görüyoruz.
Askeri darbelerden gelen devleti kutsayan,denetleme diye bir şey aklına gelmeyen ve destekleyen siyasi bir kültürümüz var, bu kültür referandumlarda kendini çok açık arayla gösteriyor.
60 darbesinde halkın 61 anayasasına yüzde 65 ile evet dediğini görüyoruz..
12 Eylül darbesinde ise 82 anayasası evet demenin vatanperverlik olduğu, hayır diyenlerin vatan haini ilan edildiği şartlarda oylanarak yüzde 92 ile Evet diyerek destek görmesi ve darbeyi yapan general Kenan Evren’in kendini Cumhurbaşkanı seçtirmesidir.
Devleti yönetenlerin referandumlar da kaybettiğini bir defa görüyoruz..
ANAP iktidarda iken siyasi liderlerin yasağının kaldırılmasına Özal karşı çıkar ama kıl payı 250 bin oy farkıyla Demirel,Ecevit,Erbakan ve Türkeş’in siyasi yasağı kaldırılır.
AKP’e döneminde üç defa referanduma gidildi ve üçünü de AKP’e kazandı..
Biri, Cumhurbaşkanını halkın seçmesinin hatırladığım kadarıyla yanılabilirimde yüzde 83 ile destek görmesi,ikincisi 12 Eylül HSYK’i düzenleyen anayasa paketinin yüzde 58 oy ile geçmesi,üçüncüsü ise Erdoğan’ın yüzde 51.8 ile Cumhurbaşkanı seçilmesi..
Bunları göz önünde tutarak Hayır diyenlerin kolları sıvamaları yetmez tabanları yağlayarak uzun bir maraton koşusuna hazırlanmalılar.
Hayırcılar başta tahriklerden ve terörize edecek eylemlerden kaçınarak ince eğirip sık dokuyan bir dil ve yöntem izlememiz yetmez, bir yerde sabır taşı olmalıyız..
Erdoğan bütün seçimlerde siyasi stratejisini gerginlik ve şiddet politikaları üzerine kuran,toplumu kutuplaştıran bir dil kullanan ve sonuç alan kurt bir siyasetçi olduğunu da bilelim.
Hayırcılar hem devlete, hem de devleti yöneten devlet imkanlarını kullanan,yerel yönetimlerde de iktidar olan AKP iktidarına;Cumhurbaşkanı koltuğunda oturan tarafsızlığını yok sayan,yeminine sadık kalmayan,taraflı hareket eden, toplumda siyasal etkisi yüksek olan Erdoğan gibi bir siyasetçiyle eşit olmayan bir yarışma içinde olacağımızın bilincinde mücadele edeceğimizi aklımızdan hiç mi hiç çıkartmayalım.
Hayır çıkması durumunda toplumsal siyasal tarihimizde ender olan bir başarıya imza atarken; Hukuktan ve Demokrasiden yana olan güçler olarak büyük bir başarının ötesinde, ülkeyi karanlık bir tünelden de çıkartmış olacağız.
Gelişmemiş sosyal olmayan,örgütlülüğü önemsemeyen,sivil itaatsizliğe yabancı olan,bireyi ve azınlıklara düşman muamelesi çeken,sanat ve edebiyatı yok sayan,evrensel anlamda sınıf kültürü yerleşmemiş; temel hak ve özgürlükleri devlet endeksli algılayan,çoğulculuğu tanımayan toplumlarda; devletin kutsandığı bizde olduğu gibi halk her zaman devletten yana tavır koymuştur.
Bu geleneği tersyüz eden bir referandum sonucu çıkar mı, toplum kendini tek adama teslim etmeyecek bir karar alır mı, bunu da seçim sonuçları gösterecek ama adil ve eşit bir yarışma olmayacağının işaretlerini hükümet sözcüsü Numan Kurtulmuş verdi..
Bu referandum da Erdoğan Evet çilerin hem oyuncusu hem da hakemi olarak saha da yer alacak..
Oyun oynanırken de Erdoğan kural değiştirecek.
Hayır çıkması durumunda siyasette kartlar yeniden karılacağı gibi bütün taşlar da yerinden oynayacak.
Sandıktan Hayır çıkması; tek adamın hayalini yıkmakla kalmayacağız ve istenen bir oyunu bozarken, ülkenin demokratikleşmesi yolunda çok önemli bir yol alacağız.
Sonuç olarak OHAL’in uygulandığı, medya özgürlüğünün olmadığı,gerçek gazetecilik yapanların tutuklandığı, yargının talimatla görev yaptığı bir süreçte, eşit olmayan bir yarışmanın içinde olacağımızın altını kalın bir çizgiyle tekrar çizelim.
HAYIR demekle ülkenin kaderini değiştirdiğimiz gibi aynı zamanda OHAL’ide KHK’leri de sandığa gömeceğiz.Referandumdan HAYIR çıkartırsak toplumsal korkumuzu da yenmiş olacağız.
Tüm şartlar aleyhimize işlese de, öyle olacak,eşit yarışmasak ta referandumdan HAYIR çıkması için,uykusuz gecelere hazırlıklı olalım ve bu fırsatı kaçırmayalım.
Hayırcılar olarak eğer sosyal medyayı edebiyle iyi kullanırsak başarmamak için bir engel yok.
Evet çıkarsa OHAL’i mumla ararız,tehlike bu kadar büyük.
HAYIR demek için farklılıklarımızı geçici olarak unutalım HAYIR’lı bir iş için bir arada olalım.
Yorum Yap