- 12.11.2016 00:00
Mehmet Altan Tutuklu bulunduğu Silivri cezaevinden Avukatı Ergin Cinmen ile bana selam göndermiş; söyle Mehmet Tıraş’a sağlığımda yerinde moralimde merak etmesin demiş.
Avukat Ergin Cinmen’e telefonda teşekkür ettim getiren götüren sağ olsun dedikten sonra..Sordum Mehmet Altan kimlerle ve kaç kişi kalıyorlar diye? Üç kişi kaldıklarını bildiğini ama kimlerle kaldığını bilmediğini hatta sormadığını da söyledikten sonra Ahmet Altan ile aynı koğuşta kalmak için talepte bulundu ama cezaevi yetkilileri kabul etmediler dedi.
Mahpushanelerden gelen haberler,mektuplar duygusaldır yakınlarını ve dostlarını hüzünlendirir.
Bu sevindirici güzel habere ben de duygusallaşmadım dersem yalan olur.
Ben böylesi cezaevinden gelen selamı ikinci defa yaşıyorum hemde 36 yıl sonra..
12 Eylül’den sonra Gölcük Güllübahçe cezaevinden TKP davasından üç yıl ceza almış bir yoldaşım eşi ile haber göndermişti; selam söyle Mehmet Tıraş’a bu zor günler geçecek diye.
Aradan 36 yıl geçmesine rağmen Türkiye’de fazla değişen bir şey olmamış; hatta askeri darbeleri de aratır bir duruma geldiğimizi gösteren;ülkenin önde gelen uluslararası tanınan gazetecileri,yazarları,aydınları,kanat önderleri ver seçilmiş siyasetçilerinin belediye Başkanları ve milletvekillerinin tutuklanması; beni 12 Eylül askeri darbe döneminde ağzında süt kokan çocukların asıldığı günlere götürdü.
Askeri darbeler döneminde cezaevlerine kitap,gazete,dergi gibi hiç bir yayın sokulmaz,kitap suç aleti görülür, düşünen insanlar terörist muamelesi gösterilirdi ama darbecilikle suçlanmazlardı.
Askeri darbeler döneminde insanlar neyle suçlandıklarını bildikleri gibi, avukatlarıyla rahat görüşür, savunma hakları bu kadar kısıtlanmaz, tutuklu kişi avukatı ile görüşmelerini cezaevi görevlisi tarafından dinlenmez, birinci derecedeki tüm yakınlarının ziyaret talepleri kabul edilirdi.
Demokrasiden yana olan güçler olarak Türkiye’de siyasi olarak yeni bir şeyi daha yaşıyoruz; onu da seçimle iktidara gelen Erdoğan yaşattı, adı da sivil darbe.
Dostlarım Mehmet ve Ahmet Altan 10 Eylül 2016 Tarihinde gözaltına alınmışlar 22 Eylül 2016 Tarihinde de tutuklanmışlardı. Tutukluluk gerekçelerine girmeyeceğim Mehmet Altan’ın Avukatı Ergin Cinmen’in tanımıyla tutuklu değiller ‘tutuluyorlar’. Tabi sadece Altan kardeşler değil Erdoğan’a muhalif olan tüm gazeteciler, yazarlar ve siyasiler bu anlayışla cezaevlerinde tutuluyorlar ve bunun daha da artarak devam edeceği gözüküyor.
Ahmet ve Mehmet Altan kardeşler 10 günü emniyette gözaltı süresi olmazk üzere 62 gündür tutuklular.
Dostum Mehmet Altan’dan avukatı aracılığıyla haberi alınca çocuklar gibi sevindim nasıl sevinmeyeyim, Mehmet Altan ile dostluğum neredeyse çeyrek asıra dayanıyor tam 22 yıllık bir sürece tekabül ediyor.
Mehmet Altan benim piyasada olan 6 kitabımı da okumuş,ilk kitabıma önsöz, üçüncü kitabıma da kapak yazısı yazmış,yazarlık kariyerime kendi tabiriyle sınıf atlamamda düşünsel katkı sağlamış, deneyimi ile beni ‘kurtlar sofrasından’ korumuş bir dostumdur.
Mehmet Altan ile haftada en az iki gün telefon trafiğimiz olurdu ülke içinde ve dışındaki medyada ve siyasetteki gelişmeleri değerlendirir, yılda bir veya iki seferde İstanbul’da buluşur yemek yerdik.
Biranda Mehmet Altan’dan gelen selamla aramızda geçen yıllar bir filim şeridi gibi gözümün önünden geçti ve ilk aklıma gelen..
İlk kitabım 2003 yılının Ocak ayında piyasaya çıkmıştı, Mehmet Altan gel bir öğle yemeği yiyelim ve kitabını kutlayalım dedi.. Mevsimlerden bahardı, hatırladığım kadarı ile aylardan Nisan olsa gerek İstanbul’da Fenerbahçe’de bir et lokantasında buluştuk ,beni onura eden övücü sözlerine girmeyeceğim, sıcak keyif verici iki saate yakın bir yemek sohbetimiz oldu,sonra beni arabasıyla Kadıköy’e bıraktı, bende yemek ve ilgisi için kendisine teşekkür edip İzmit’e döndüm.
Ben Mehmet Altan’dan gelen selamı heyecanla yazmaya başlamıştım ki AB’nin Türkiye üzerine hazırladığı ilerleme raporu yayınlandı..
AB ligini ve Türkiye’nin AB ligine üye olmasını Mehmet Altan çok önemserdi.. AB’nin yıllık ilerleme raporları üzerinde sık durur ayrı bir makale yazar, her televizyon programında kapsamlı olarak detaylarını ele alarak her fasılı şöyle dursun, raporun satırlarını bile tartışmaya açar analizler yapardı.
İşte AB’nin 2016 ilerleme Raporundan kısa başlıklar ve tespitler.
Cumhuriyet Gazetesi 10 Kasım 2016 Tarihli Sayısında AB’nin 2016 Raporunu ‘Gerilem Raporu’ olarak veriyordu..
Rapordan öne çıkan kısa başlıklar:
Yargı Ödevleri: Yargının bağımsızlığını garanti edecek, yürütmenin yargı üzerindeki etkisini azaltacak şekilde HSYK Kanunun düzeltilmesi de dahil, tüm değişiklikler yapılmalı ve uygulanmalı. Yolsuzluk dosyalarında özellikle de üst düzeyler için araştırma, kovuşturma ve nihai mahkumiyetlerle ilgili bir kayıt dökümü oluşturulmalı. Temel haklara ve özgürlüklere özellikle de ifade, gösteri ve örgütlenme özgürlüğüne tam saygı gösterilmeli ve azınlıkların durumu iyileştirilmeli.
“HSYK’ya ayrı bir başlık altında yer veriyordu.”
“Yargıda büyük bir geriye gidiş olduğunu,yargıdan atılan sayının beşte bir olduğunu ve atılan hakim ve savcı sayısının 3 bin 390 olduğunu.”
“Siyasetin şeffaf olmadığını.”
“Darbe girişiminden sonra İşkence ve kötü muamelenin, idamın gündeme gelmesiyle daha da arttığını Güneydoğudan şikâyetlerin hak ihlallerinin çoğaldığını.”
“Yolsuzluk ve rüşvet raporda önemli bir yer alıyor; Deniz Feneri davası ve 17/25 Aralık Yolsuzluk ve Rüşvetin üzerine gidilmediğini. Yolsuzlukta ilerleme sağlanmadığını. Deniz Feneri davasında Bakanların ve akrabalarının yolsuzluk iddiaları vardı. Hiçbiri cezalandırılmadı. Yolsuzluk nedeniyle verilen mahkumiyet kararlarında da sayısal olarak düşüş yaşandı. Yürütmenin yolsuzluk soruşturmalarına müdahale ettiği algısı yolsuzluk olduğu inancını artırdı.”
Darbe Kanıtları Belirsiz: Uygulanan kriterler ve Gülen Hareketiyle ilgili bulunan kanıtlar konusunda belirsizlik vardır.
HDP’ye ve Muhalif medyaya getirilen yasakların kabul edilemeyeceğine:
“15 Temmuz’dan sonra Parlamentonun yasama gücünün sınırlandırıldığını, KHK’lerle Hükümet ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın gücünün daha da arttığını, 15 Temmuz öncesine kadar cezaevlerinde 36 Gazeteci vardı; bu sayı Ekim ayı sonunda 130’a ulaştığına işaret ediyor. HDP’li milletvekillerinin tutuklanmasının büyük bir endişe kaynağı olduğunu, Kürt sorunun siyasi yolla çözümü, tek yoldur, diye üstünde duruluyor.
Görüldüğü gibi AB raporu Türkiye’nin acil bir demokratikleşme sorunu olduğunun tomografisini çekmiş.
AB raporunda eksik gördüğümüz kamudan atılan ve hak mahrumiyetine uğrayan 100 bin kişi hakkında ciddi bir cümlenin olmaması veya benim okuduklarımda rastlamadım.
Eğer Mehmet Altan dışarıda olsa idi AB’nin İlerleme Raporunu mutlaka;iğne oyası gibi yazı ile işler,bulunduğu her ortamda ipe boncuk dizer gibi de tane tane anlatırdı.
AB raporu ayrı bir yazı konusu olduğunu önemle belirtir, fasıl fasıl okunarak hatta altını çizerek okunmalı,sosyal medyada paylaşılmalı diyerek, AB ilerleme daha doğrusu gerileme raporunu burada keserek dostumun selamına dönüyorum.
Dosttan gelen selamı alır ‘başım gözüm üstüne’ der kendisine iyi bakmasını en kısa zamanda özgürlüğüne kavuşup, kucaklaşması dileğiyle...
Böylesi zor günlerde halkların geleceğini karartan, özgürlüklerini boğan, demokrasi ve hukuku yok sayan, askeri veya sivil darbelere, diktatörlüğe, faşizme karşı başkaldırarak ortaya çıkanlara ve bedelini ödeyenlere Aydın deniliyor.
Saygı değer dostum sen bunlardan birisin, seni en içten kalbi duygularımla selamlıyorum.
Kendine iyi bak.
Yorum Yap