Gaz kaçağını çakmakla kontrol eden devlet aklı

  • 30.12.2015 00:00

 Türkiye tarihinde yaşamadığı kadar,izlediği yanlış dış politikasının sonucunu, başta komşuları olmak üzere dışarıdan ablukaya alınmış bir durumu içeride de yaşatıyor bizlere.

İçerideki kangren olan  Kürt sorununu çözemediği içinde Erdoğan’da Kürtleri ablukaya almaya çalışıyor ama alması mümkün değil..Kara sınırımızın hemen hemen hepsi Suriyeli Kürtlerin kontrolüne geçmiş durumda,hem de Erdoğan’ın PKK neyse PYD’de de bizim için aynı dediği koalisyon güçlerinin destek verdiği örgütün hakimiyet alanında.

Öyle bir duruma geldik ki yaşadıklarımızı ileride tarihçiler ve tarih kitaplarını okuyanlar,belki de inanamayacaklar ama yaşananlar maalesef  gerçek!.

Nasıl bir devlet aklı ki,Kürt sorununu  güçle,    baskıyla, şiddetle ve askeri yöntemle polisiye tedbirlerle  çözeceğim diye, barış masasını devirerek, on bin orduyla Kürt illerine ve ilçelerine girerek yeryüzüne  iç savaş resmi vererek, halkına savaş açtı.

Nasıl bir devlet aklı ki,gerçek özgürlüğün sahiplerini yok sayan,sayıları 15 veya 20 milyon bir nüfusa tekabül eden koca  bir halkı karşısına alarak, siyaseti devre dışı bırakıp Kürt sorununu silahla çözmeye kalkması.

Nasıl bir devlet aklı ki,doksan yıldır devletin kırmızı çizgilerini referans alarak derin devletin geleneksel güvenlik yöntemine döndü. Günlerce sokağa çıkma yasağı ilan ettiği ilçelerde 44’ü çocuk olmak üzere 125 savunmasız kişi keskin nişancı polisler tarafından öldürüldü ve daha kaç kişinin öleceği ise meçhul.

Bu çatışmalarda ölen PKK’lı sayısı Cumhurbaşkanı Erdoğan göre 3 bin kişi, Genelkurmay Başkanlığı ise ölen PKK’lı sayısını 225  rakamlarla açıklarken; Genelkurmayın rakamlarını örgütünde teyit ediyor olması, kabullenilir bir durum değil.

Nasıl bir devlet aklı ki, Erdoğan kendisinden önce ülkeyi yöneten siyasileri  eleştirirken; devletin güvenlik yoluyla izlediği Kürt  politikasını,ha devlet ha PKK ne farkı var, devlet  terör örgütü gibi davranıyor Güney doğuda diyordu.

Nasıl bir devlet aklı ki,Tek parti döneminde Dersim isyanında devletin katliamından dolayı,devlet adına Dersim halkından özür dileyen Erdoğan,güney doğuda aylardır uyguladığı sokağa çıkma yasağını,hendek kazanları ve hendek kazanlara destek verenleri temizleyeceğiz diye ,halkına savaş açmasını;Erdoğan’ın devlet adına Dersim halkından özür dilemesi siyasi bir  stratejisi olduğu ortaya çıktı.

 Erdoğan’ın Kürt sorununu, gaz kaçağını çakmakla kontrol etmeye çalışan tehlikeyi hesaplayamayan bilinçsiz kullanıcısının evini veya işyerini havaya uçurmasına benzemiyor mu?

Türkiye’nin artık haritasının değişeceğini açık bir şekilde bölüneceği üzerine içte ve dış basında haberler  yapılıyor.

Türkiye’nin en kısa sürede Kürt sorununu çözemezse bölüneceği kaçınılmaz olarak içte ve dış dünyada ciddi olarak tartışılıyor makaleler yayınlanıyor.

Hatta BMÖ örgütü Türkiye’ye ne zaman müdahale edecek diye yorumlar yapılıyor.

Mehmet Altan’ın 21 Aralık 2015 Tarihli “Güneydoğu’ya BM Müdahale Eder mi?” başlıklı yazısında yazar bunun detaylarını anlatıyor ve tehlikeye dikkat çekiyordu.

Doksanlı yıllarda beyaz Torosların cırıt attığı kanlı dönemde;  Vatan gazetesinde köşe yazarlığı yapan Zülfü Livaneli eğer devlet Kürtlere uyguladığı şiddeti değiştirmez bu kanı durduramazsa; BMÖ’nün mavi bereli askerini Türkiye’de görürsek şaşırmayalım diye yıllar önce uyarıyordu. Ve Livaneli’nin öngörüsü ülkenin gündemine bugün oturmuş durumda.

Dikkat ederseniz çok sık duyulan BMÖ sık gündeme gelmeye başladı,bu da ülkenin geleceği ve birlik bütünlük ve kardeşlik hamasetini bertaraf edecek gibi gözüküyor, hayra alamet değil bu gidiş.

Erdoğan’ın iç ve dış politikası köylünün anız yakma hikayesine benziyor; ” anızı yakan köylü rüzgarın etkisiyle ateşin ormana sıçrayacağını düşünememiş.” Bu hikayeyi hatırladıkça aklıma Tayyip Erdoğan ve Ahmet Davutoğlu’nun dış politikasının sonucu gelir.

Arap Baharından sonra o dönemin dışişleri bakanı olan Davutoğlu Orta Doğunun haritası yeniden çiziliyor diyordu! Bunu söyleyen bir politikacının burnunun ucundaki savaşı nasıl okuyamaz, bu da ayrı bir miyopluk sorunu.

Herhalde Davutoğlu Türkiye’nin de bir Ortadoğu ülkesi olduğunu unutmuş olmalı.

Türkiye’nin Suriye ile olan 925 km sınırının 875 km’sinin Suriyeli Kürtlerin yani PYD güçlerinin hakimiyetinde olduğunu;bizim kırmızı çizgimizin de nerede başlayıp nerede bittiğini bilen var mı?

Hatırlarsanız doksanlı yıllarda Kuzey Irakta oluşacak bir Kürt devleti bizim devletin kırmızı çizgisiydi, şimdi Barzani ile dost olduk..Bir başka komşumuz olan Suriyeli Kürtlerin vatan elde etme yolundaki ilerlemeleri kırmızı çizgimiz oldu. Şimdi kırmızı çizgimizi Fırat’ın batısına çektik.

Devleti yönetenler  çıkıp, Mezopotamya’ da yaşayan bütün Kürtlerin varlığı bizim kırmızı çizgimiz deseler ya!.

Türkiye’de siyasiler sorunları çözemeyip altında kalmaya başladığında; şu sözü telaffuz ediyorlarsa ki, etmeye başladı Erdoğan: ”Biz bu Devleti Sokakta Bulmadık.” Bilin ki iktidar muktedirleri derin devletin geleneksel fabrika ayarlarına dönmeye başlamıştır.

Ama nafile. Dünya artık iki kutuplu da değil,sanayi dönemi de değil.

Erdoğan ve AKP’nin kurmaylarının Barzani için söylediklerini bir hatırlayalım neler söylüyordu, şimdi Barzani’yi devlet başkanı sıfatıyla ağırlıyor.

Yakın bir zamanda Kürtlerde Erdoğan’ın karşısına bir devlet statüsüyle çıkarsa kimse şaşırmasın.

DTK’nın son 14 madden oluşan bildirgesi bunun işaretlerini veriyor.

Ortadoğu’da, bölgemizde süren savaşın sonuçları ve görüntüleri bunu göstermiyor mu?

 

                

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums