- 18.10.2015 00:00
Bu bir romanın adı.
Romanın Yazarı: Perulu 2010 Nobel edebiyat ödülünü alan MarioVargasLLosa.
Roman Can yayınlarından çıkmış.
Çevirisi Süleyman Doğru’dan, sayfa sayısı 399
MarioVargasLLosa GüneyAmerika’nın önde gelen yazarlarından GabrielGarcioMarguez ile Nobel ödüllü dünyaca tanınmış yazarlardan birisidir.
Romanın hikayesi 1950 yıllarında Peru,Paris,Londra,Tokyo ve Madrid hattında geçiyor.
Romanın baş kahramanını oluşturan iki kişi var birisi Ricardo diğeri ise Hınzır Kız.
Romanın baş kahramanı Hınzır Kız istatistiklere girmeyen milyonda bir rastlanan,tam bir deli cesaretini taşıyan birisi.Kitabı okurken bölümlerde Hınzır Kızı yoksa sanki roman da heyecan kayıp oluyor gibi geliyor okura.
Hınzır kızın gerçek adı Peru’nun yoksul semtinde Ontilita olarak başlar,Perunun zengin bir semtine kız kardeşiyle taşınınca adı Şilili Lili Yoldaş Arletta olarak kendini tanıtır.Hınzır kız kendini Peru’dan yurtdışına atmak isteyen,zengin bir hayat elde etmek için her yolu göze alan birisi.Hınzır kızın tek güvencesi kendine olan öz güveni,medeni cesareti,cinsiyetinin bilincinde olması ve dişiliğine güvenmesidir.Peru’da çıkmak için Kübaya gitmek isteyen bir gerilla olarak başlar ,Unesco’nun yardımından yararlanmak için Paris üstünden Küba’ya geçmesiyle başlar romanın hikayesi ve Hınzır kızın macerası.
Hınzır kız Paris üstünden Küba’ya geçince Paris’e geri dönmek için, Küba’da Fransa’nın Küba Unesco temsilcisi yaşlı adamı ayartıp evlenince adı Robert Arnoux olarak Parise geri döner.Kitabın hikayesi de hınzır kızın zengin erkekleri elde etme macerası ile Hınzır Kıza aşık olan Perulu vatandaşı Pariste çevirmenlik yapan Ricardo’nun arasında geçer,okuyanın inanamayacağı bir aşk ilişkisi düzeyinde devam eder..
Okurken romanın bitmesini istemediğiniz gibi sayfalarını çevirirken de heyecan içerisindeileri de daha ne olacak diye merak ederek nefes almadan okuyorsunuz.
Böyle bir aşk ancak romanlarda olur denilecek türde bir roman.
Romanın baş kahramanı Hınzır Kız güzelliğinin farkında olan dişiliğini de iyi kullanmasını bilen bir aşk fenomeni, aynı zamanda zengin erkek avcısı, aşk kahramanı bir kadın.
Aşk insanı iradesinin peşinde koşturan ve kabullenemediği bir duyguya suç ortağa eden ama bu onursuzluktan da haz aldıran bir duyguyu, bu Hınzır Kız romanında okuyorsunuz.
Aslında ‘Hınzır kız’ kendisine aşık olan erkeği seviyor ama aşık olduğu erkeğin evlilik tekliflerini kabul etmiyor nedeni ise; kendine aşık olan adamın sıradan bir yaşamı seçmesi, ekonomik gelirinin kendisinin hayal ettiği bol para harcamak,lüks yaşamak istediği hayatı karşılayamayacağı için yaşlı zengin adamları ve mafya liderlerini dişiliğini ve güzelliğini kullanarak avına düşürüyor,bunda da bir süre başarılı da oluyor, şatafatlı bir hayatı da sürüyor ama huzuru bulamıyor.
Huzuru kendine aşık olan adamda buluyor bol parayı zenginlerde arıyor.
Hınzır Kız Fransız yaşlı adamla evlilik yaparak Paris’e dönüyor ve aşk macerası böyle başlıyor ama ne başlama tutana aşk olsun.
Hınzır kızı, peşinden ayrılmayan ve ona aşık olan çevirmen Ricardo’yu hiç ciddiye almıyor ve ona uslu çocuk sen benim için güzel sözler söyle, bu sözlerin beni çok mutlu ediyor deyip,Ricardo’nun kendisine olan cinsel duygularını da boş geçmiyor. Bu cinsellikte Hınzır Kız uslu çocuğa tam bir porno filmi gibi bir aşk yaşatıyor.
Çevirmene Hınzır Kız unutmamışındır neden zevk aldığımı, ağzınla beni boşalt deyip çırılçıplak önün yatıp bacaklarını açıyor, bir koluyla da gözlerini kapatarak orgazm olmanın zevkinin yaşıyor,çevirmen ise dilime kramp giriyordu bu kadını tatmin eden kadar diyor.
Hınzır Kız Paris’e dönüp etrafı tanıyıp kendini geliştirip giyinip kuşanmasını, bir de dil öğrenince yaşlı kocasını, zengin bir İngiliz’le tanıştıktan sonra terk ediyor ve Londra’ya yerleşerek izini kaybettiriyor ama kendine aşık vatandaşı çevirmeni arayarak kendine bağlamayı da ihmal etmiyor,uslu çocuğu güvenli bir liman olarak kullanıyor ileride uslu çocuğa döneceğini de biliyor;telefon açıyor çok kısa konuşuyor kendine iyi bak,ben seni tekrar arayacağım deyip telefonu kapatıyor.
Hınzır kız’ın telefonda sesini duyan çevirmen Ricardino bir anda kalbi yerinden çıkacak gibi oluyor ama telefonu kapanıyor, çevirmen üç beş gün kendine gelemediği gibi işine de adapte olması zaman alıyor.
Çevirmenin aklından çıkmayan Hınzır kızı bulmak için Londra’ya gidiyor ve aşık olduğu kadını buluyor randevulaşıyorlar, Hınzırkız Parisli yaşlı kocasını neden ve nasıl terk ettiğini anlatıyor; bana yasadışı iş yaptırıyordu bir de cimriydi diyor.. Sahte pasaport düzenleyerek tekrar İngiliz’le evlendiğini çok zengin bir adam olduğunu, zenginlerin yaşadığı bir semtte villada yaşadığını bir de yardımcısının olduğunu söylüyor,ünlü mağazalardan giyindiğini ,bir giydiğini bir daha giymediğini anlatıyor.Hınzır Kız çevirmene buraya kadar beni görmeye gelmişin deyip bir otelde bir geceliğine ağırlıyor otel masraflarını da karşılıyor ve unutamayacağı bir aşk yaşatıyor aşığına..Kendisine öfkelenen sevgilisinin her zaman olduğu gibi ezberini bozuyor, sen benimle ancak bir gecelik olabilirsin onu da ben istersem uslu çocuk deyip, yolcu ediyor Paris’e.
Çevirmen Ricardio artık Paris’te çalıştığı şirketten Londra’da çıkacak işleri kendisine verilmesini istiyor, sırf Hınzır Kız ile görüşmek ve onunla aşk yaşamak için.Çevirmen artık aşık olduğu kadının kiminle beraber olduğuna kızıp öfkelenmek yerine tekrar onla görüşmenin ve onla yaşadığı fanteziyi tekrar yaşamayı düşünüyor. Yaşadıkları aklına yatmıyor ama gönlüne söz geçiremiyor ve onu hoş ediyor zaman zaman da erkekliğinden utanıyor, bu aşk bana çok gurursuzluk yaşatıyor diye kendinin yargılıyor, direnmeye kalkıyor ama hepsi nafile,sevdası bütün planlarını alt-üst etmekle kalmıyor aşkına yenik düşüyor.
Çevirmen bir gün Londra’ya bir şirkete sunum yapmak için gittiğinde hemen Hınzır Kız’ı arıyor telefona evin hizmetlisi kadın çıkıyor,onun bu evden ayrıldığını söylüyor,nereye gittiğini söylemiyor ve telefonu kapatıyor..Çevirmenin bütün hayalleri suya düşüyor sanki boşluğa düşmüş gibi oluyor, kendine üç beş saat gelemiyor, saatlerce otelden dışarı çıkmıyor ama uykusu da gelmiyor..Uyumaya çalışıp şirkete yapacağı sunumu yapmak için işine odaklanmaya çalışıyor.
Paris’e dönen çevirmen ne iş yaparsa yapsın Hınzır kız hiç mi hiç aklından çıkmıyor, hatta başka kadınlarla sevişiyor aşk yaşıyor Hınzır Kızı unutmak için, ama bir türlü aşık olduğu vatandaş devrimci gerillayı unutamıyor.
Bir gün çevirmenlik yaptığı ofiste birlikte çalıştığı Türkiye’li İzmir doğumlu zengin bir ailenin oğlu olan kültüründen asimile olmuş,12 dil bilen bir arkadaşı,bir şirketle anlaşıp Japonya’ya yerleşiyor,Japonya ya yerleşen arkadaşı telefon ediyor çevirmene,hal hatırdan sonra kimi gördüm biliyor musun sana selamı var diyor. Kimi gördün demesiyle senin hınzır kız burada demesiyle çevirmen dona kalıyor,seni sordu deyip kapatıyor..
Yine çevirmenin hayatı allak bullak oluyor tekrar başa dönüyor ve aşık olduğu ele avuca sığmayan hınzır kızı düşünmeye başlıyor ,ne yaptı yine hangi zengini çarptı da Japonya ya gitti diye düşünmeye başlıyor,heyecan sarıyor, uykuları kaçıyor ve Japonya ya gitmenin yollarını arıyor.
Çevirmenlik ofisinden Güney Kore’ye bir şirkete iş çıkınca Ricardino hemen bu işe talip oluyor,Güney Kore’de işini tamamlayıp, Türk kökenli Japonya’ya yerleşen arkadaşını arayıp uçak biletini alıp Japonya ya uçuyor.
Japonya’da hınzır kızı bulmasına aracı olan arkadaşı da bir Japon kızla yaşıyor hem de kıza aşık oluyor ama Japon kız çok şikayetçi 12 dil bilen Türkten, hatta çevirmenden arkadaşıyla konuşmasını istiyor Japon kız,yoksa onu terk edeceğini söylüyor.Arkadaşına bir şeyler söyle çekemiyorum bunu diyor,fakat Perulu hiç oralı olmuyor ve hınzır kıza telefon edip bir parkta buluşuyorlar.
Hınzır kız,buluştuklarında vatandaşının gelmesine çok seviniyor hiç beklemediği bir şekilde çevirmenin dudaklarına yapışıp saniyelerce öpüyor,uslu çocuk hala bana aşıkmısın diyor,aşık olmasan buraya kadar gelir miydin diyerek te, kendi sorusunun cevabını veriyor evinde misafir ediyor. Kocasının bir mafya lideri olduğunu öğrenince çevirmen çok korkuyor ama hınzır kız korkma öyle birisi değil,çok rahat aşk yaşayacağız deyip onu evinde yemeğe davet edip mafya lideri olan kocasıyla tanıştırıyor.Fakat aşık olduğu kadın ne kadar rahat ediyorsa çevirmen tam tersi tedirgin oluyor hatta hınzır kız masanın altından her türlü tahrik hareketleri yapıyor mafya lideri kocasından çekinmeden uslu çocuğa.
Yemekten sonra hınzır kız Ricardo’yı yatak odasına götürüyor unutmayacağı bir aşk yaşatmak istiyor, korkma diyor işin garip tarafı mafya kocası da bu yaşadıklarını yatak odasını gören bir yerden seyrettiğini söylüyor uslu çocuğa hınzır kız.Bunu duymasıyla o gece hemen evi terk ediyor çevirmen, kendisine bir şey yapacaklarından korkuyor bir taksi çağırıp otele dönüyor.
Çevirmen hınzır kıza haber vermeden Paris’e dönüyor ve hiçbir zaman da hınzır kızı aramayacağını hatta telefonlarına bile çıkmayacağını karar alıyor.Ya ararsa nasuıl direneceğim korkusunu da yaşamıyor değil uslu çocuk.
Bir gün Japonya’dan Türk kökenli 12 dil bilen çevirmen arkadaşının intihar haberini öğreniyor şirkete gelince çevirmen,hemen intihar eden arkadaşının kız arkadaşını arıyor sebebini öğrenmek için; tahmin ettiği gibi aşık olduğu kız onu terk edince,o da intihar ediyor. Kendisi de Hınzır Kız bir seferinde terk edince intihar girişiminde bulunmuştu, köprüden kendini atmaya kalkmıştı ama bir sokak dilencisi kolundan tutarak delilik yapma diye ,kendine getirmişti çevirmen birden kendi intihar girişimini hatırlıyor.
Aradan yıllar geçtikten sonra Hınzır kız birkaç defa telefonla arıyor ama çevirmen cevap vermiyor fakat sesini duyunca kendinden geçiyor iradesine teslim olacağını hissedince hemen telefonu kapatıyor.Çevirmen bir gün Paris’te bir kahvede otururken bir den karşısına bir genç kadın dikiliyor oturabilir miyim demesiyle irkiliyor çevirmen,sesinden tanıyor ama yüzü- gözü ve suratı tanınmayacak bir halde giyim-kuşam sıradan, zayıflıktan kemikleri sayılan şatafatlı yaşayan makyajlı gösterişli kadından eser yok.Karşısında duran hınzır kız olmasına inanamıyor; çünkü karşısında olan güzel su perisi gibi aşık olduğu kadın gitmiş, hortlak gibi bir şey karşısına çıkınca şaşırıyor.
Çevirmen şarlıyor aşık olduğu kadıan ne yalanalrınıanaltacaksın,yalan söyleşende geçmişteki hayatındna bir şey kalmamış sona gelmiş gibi bir halin var diyor.
Uslu çocuk neden telefonlarıma cevap vermiyorsun sesimi dinliyor kapatıyorsun ,bana aşık olmaktan vaaz mı geçtin, ben sana gerçeğe anlatacağım sen de inanmamakta haklısın ama çok hastayım bana bir kahve ısmarlamayacak mısın, diyerek masaya oturuyor.
Daha kahveyi içmeden bayılıyor Hınzır Kız, çevirmen hemen bir taksi çağırıp hastaneye götürüp kısa bir muayyenden sonra evine getiriyor yatağa yatırıyor ama eski hınzır kızın güzelliğinden hiçbir şey kalmamış soyununca görüyor, o güzelim vücudu bir torba kemik halinde.Hınzır kız çevirmene sen hala bana aşıksın senin kuş beni görünce ayaklandı, fark ediyorum diyerek espriyi de patlatıyor.
Hınzır kızı çevirmen özel bir hastanede tedavi ettiriyor sağlığına kavuşuyor, kısa bir süre beraber yaşıyorlar ama hınzır kız yine yaşadıklarından sıkılıyor ve bir sabah çevirmene yaptıklarından dolayı teşekkür edip bir not yazarak evden ayrılıyor,bu hayat benim için değil diyor.
Çevirmen bu sefer aşık olduğu kadının gidişinden çok etkileniyor ve kısmi felç geçiriyor ve bir Madrid seyahatinde bir tiyatrocu kızla aşk yaşamaya başlıyor ama kızla arasında tam otuz yaş fark var,bir gün aşk yaşadığı kızı tiyatro yönetmeniyle dudak dudağa öpüştüğünü görüyor,kızda bunu fark edince Ricardio’da özür diliyor ama çevirmen bu aşkın olmayacağını düşünüyor ama bir şey söylemiyor.Birlikte olduğu kız Almanya turnesine çıkınca çevirmen Madrid’de bir kahvede otururken ne görsün,yine bitkin bir halde koltuğunda bir dosyayla Hınzır Kız karşınsa çıkıyor ve hınzır Kız sarılıyor çevirmene hele şükür seni buldum ve rahatladım diyor,uslu çocuk kovmaya kalkıyor aşık olduğu kızı fakat aşık olduğu Hınzır kız, sadece konuşmasına müsaade etmesini ve dinlemesini istiyor..
Seni Komşularından sordum adresini vermediler, bende bir dedektif firmasından destek alarak seni buldum.Ben senden ayrıldıktan sonra Paris’te bir zengin adamla evlilik yaptım ama çocukları ve karısı bu evliliği sürdürmemize izin vermediler ve ayrıldık. Ayrıldığım adam bana çok iyi bir semtten bir lüks villa verdi, bir de büyük bir elektrik şirketinin hayatımı geçindirecek kadar hisse sentleri verdi.Benim senden uslu çocuk tek isteğim var, ben bu villayı ve hisse senetlerini senin üzerine devredeceğim tek istediğim dosyada olan kağıtları imzalaman, deyip haydi Paris’e gidelim diyor.
Eve yerleşince hınzır kız uslu çocuk dediği kendine aşık olan adamın koynuna sokulup şu sözleri söylüyor:” ben sana çok çektirdim ama çokta yazacağın konular çıkarttım, ben artık çok yaşamam ben öldükten sonra da,sen de çok istediğin ve yazamadığın romanını yazarsın” diyor, bu sözleri söyledikten 37 gün sonra Hınzır kız ölüyor.
Roman tempolu bir heyecanla başlıyor ama dramatik bir şekilde sonlanıyor.
Yorum Yap