- 15.02.2015 00:00
Siyasi gündemi takip edip birilerine laf yetiştirmekten sıkılmış olmalıyım ki, birden içimden bir ses geldi;neden aşk,sevda,sevgili,eş,hasret, özlem,tutku gibi insanı etkileyen; hayatında siyasetten daha kalıcı izi olan konuları yazmıyorsun diye..
Hemen bilgisayarı açmamla klavyenin tuşlarına dokunmaya başlamam bir oldu ve harflerin kelimeye, kelimelerinde cümlelere dönüştüğünü, içimden geldiği gibi de yazmaya başladım.
14 Şubat her yıl sevgililer günü olarak kutlanır.
sevgiliniz olmasa da hayatınızda, sevip de sevilmediğiniz, platonik aşk yaşadığınız, kavuşamadığınız veya ömür boyu sevgiliniz olanın haberi olmasa da, mutlaka bir sevdiğiniz olmuştur hayatınızda.. Sevgilinize dokunmasanız da, yanınızda olmasa da hep onu hatırlar, ona olan sevdanızı ve aşkınız kendinize göre kutlarsınız;bir şeyler mırıldamak gelir içinizden bu bir şarkı veya türkü olur, ya da şiir onunla teselli olursunuz sevgililer gününde.
Aşkın, insanı savurduğu duygu ayrılıksa kavurucudur ve hiçbir esinti soğutmaz onu;devam ediyorsa heyecanı,coşkusu bir başka serüvendir hayalle gerçeği bir arada yaşatır size..
İnsan hayatı boyu sevmek, sevilmek,aşk yaşamak,aşık olmak duygularıyla ömrünü geçirmek istemiş veya geçirmiş ama herkes bu duyguları istediği süreçte de yaşamamış,yaşamaz da; çünkü yaşamın tezadı gençliğinde yaşamak istediğini olgunluğunda,istemediğini de gençliğinde yaşamış olursun..
Senin aşık olup sevdasına tutulduğun, uykularını kaçıran kitapsız hiç oralı olmamış gibi davranır ve senin onun için plan yapıp sevgililer gününde buluşmanın ve karşılıklı verilecek hediyeleri düşünürken,o telefonuna bile bakmaz; içini bir karamsarlık sarar gündüz gece, gece ise çekilmez bir zindana dönüşür, hayallerin birden bire buharlaşır sevgililer gününde sevdiğini kaybedersin, hayatın böyle kabul etmeseniz de bir tezatıyla karşı kaşıya kalır, ah vah çekere bu acıyı atlatmanın yollarına girersiniz..
İşin garip olanı ise bu acının yani aşkın acısını birinden destek alarak atlatmak kolay bir şeyde değildir,bunun ilacı yok ki reçetesini yazdırasınız.
Kimisi başka bir aşka yelken açıp çiviyi çiviyle sökeceksin yoluna girer..
Kimisi ise, hiçbir erkekten veya kadından aşık olduğum kişinin heyecanını vermiyor,yaşadığım kişiye saygısızlık oluyor diye, içindeki aşkına döner ve geçmişteki o heyecanlı geçen günleri hatırlayarak bıraktığı yerden devam eder.
Sanat ve edebiyatın beslendiği ve etkilendiği yer tarih boyu hep aşk olmuştur.
İçinde aşk geçmeyen ne bir roman,ne bir şarkı-türkü ve şiir,resim,sinema,tiyatro ,heykel insana heyecan vermez.
Aşk, hasretten,ayrılıktan ve gizemli olandan beslenir.
Aşk, gönülden gönüle giden görünmez bir yol olduğu gibi,yaşının olmadığı ve gönlün kocamadığı bir duygudur.
Aşkın değerini maddi bir değerle ölçülmesi aşkın derinliğinden ve hazından kopuk bir duygudur;onun değerini size verilecek bir tek taş veya bir başka hediye onun kutsallığının üstüne çıkaramaz,yalnızca bu hediyeler aşkın görece birer aksesuarıdır.
Aşk,ezber bozan bir kavramdır,bu sihirli üç harf yaşamınız boyunca tatlı sıkıntılarınızın unutulmazlarındandır.
14 Şubat’ta kimisi sevgililer gününde bir sevgili bulur, kimileride Sevgililer gününde sevgilisini kaybeder.
Ayrılanlara da ben seni ellerin olsun diye mi sevdim şarkısı kalır.
Yorum Yap