- 7.01.2015 00:00
Demokratik yoldan toplumsal sorunları çözemeyenler ,yeryüzüne ayak uyduramayanca; yasal yoldan ülke yönetimine gelseler de, en sonunda diktatörlük yolunu seçip yasaklara baş vururlar.
Darbeler kısa yoldan sorunları çözme yöntemi olarak seçilmiş antidemokratik bir yoldur.
Darbe deyince akla hemen askeri yöntemlerle tankla, topla, tüfekle yönetime el koyma geliyor ama bazı darbeler de sandıkla gelip çoğunluk üstünden, farklılıkları yok etmeye hedefleyen,muhalefeti yok sayan ,basın özgürlüğünün tanımayan ,tek adamlığa soyunan siyasi diktatörlerin tarihte unutulmaz örnekleri vardır.
Bunlardan biri demek değil unutulmazı,Almanya’daAdolf Hitler’in demokratik yoldan gelip demokrasiyi araç olarak kullanıp, iktidar olduktan sonra da; askeri darbeleri aratmayan bir şekilde, kanlı iktidarının nasıl bir savaşla sonuçlandığınıve insanlık suçu işlediğini unutmak mümkün mü?
Diktatörlerin vatanıırkı,inancı,mezhebi ne olursa olsun,ortak buluştukları nokta devleti kutsayan ve sahte vatanperverlikleri olmuştur.Bunlar sürekli bağımsızlık kavramından söz ederek milliyetçiliğe sığınırlar.
Adolf Hitler’in seçimle iktidara gelip 52 milyon insanın hayatına mal olan siyasal macerasını okuduğunuzda bunları görürsünüz.
Seçimle gelenden diktatör olmaz diyemeyiz.. Halklar yanlış yapmaz diye de bir şey yok..Halklar yanlış yapar dahalklardan hesap sorulamaz.
Diktatörlükler, nasıl önlenir sorusu karşımıza çıkıyor doğal olarak.
İster askeri darbeler olsun,ister sivil darbeler olsun,darbelerin önünü ancak evrensel hukuku ortak payda edinip,temel hak ve özgürlükleri ilke edindiğimizde;sivil toplum örgütleri ve demokrasi güçlerininortak dayanışmasıyla ancak önünü kesebilirsiniz.
Diktatörler, yasakları,yolsuzluğu,yoksulluğu yenemediğinde; karşısındaoluşacak muhalefeti etkisiz hale getirmek için baş vuracağı ilk yöntem;özgürlükleri boğarak, iktidarının ömrünü uzatmanın yollarını arar..Bunla kalmaz her türlü iftirayla karşısındaki muhalif olan güçleri etkisiz hale getirmek için devletin tüm imkanlarını dakullanır.
Koca bir yılı geri de bıraktık ama yolsuzluk,rüşvet,adam kayırma,ihaleye fesat karıştırma,yasaklar,yoksulluk,işsizlik,enflasyon ve adaletsizlikler peşimizi bırakacak gibi de görünmüyor.
Demokrasiden ve hukuktan Türkiye uzaklaştıkça, toplumsal sorunlarımız katmerlenerek yeni yılda da;toplumun ertelenemez sorunları olarak karşımız da kar topu gibi büyüyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, hiçbir ülke de basın Türkiye’deki kadar özgür değil diyerek bağırıyor ama..
Erdoğan’ıyalanlayan,Türkiye’nin de üyesi olduğu uluslar arası kuruluşların raporlarından kısa bir doküman verelim dedik.
-Freedom House’un 2014 Dünya Basın Özgürlüğü Raporu’nda Türkiye,’kısmen özgür’ ülke statüsünden “özgür olmayan ülkeler” kategorisine düşürüldü.197 ülke arasında 120.sıradan 130.sıraya gerilediğini açıklarken..
-Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü ‘nün (RSF),2014 2014 Dünya İfade Özgürlüğü Endeksi’nde de Türkiye’nin durumu içler acısıydı .Endekste,Türkiye,Afganistan,İran,Ürdün gibi ülkelerin gerisinde kalarak 180 ülke arasında 154.oldu.
Hani dünyanın en özgür basını bizde idi?
Bu kuruluşlar mı yalan söylüyor,Erdoğan’mı?
-Ülkelerin ekonomik büyümelerinden toplumsal ve sosyal gelişmeye, ne aktardıklarını gösteren Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı’nın 2014 İnsani Gelişmişlik Raporu’nda da yerimizde saydık.Türkiye,2014 ‘te 187 ülke arasında 69.sıradaydı,bir önceki yılda da aynı yerdeydi. Bir yılda ekonomik anlamda Türkiye yüzde 4 büyümüşama insani gelişmeye bir katkı sağlamadığını gösteriyor.
-34 üye ülkenin refahını değerlendiren OECD’nin hazırladığı 2014 Yaşam Kalitesi Raporu’na göre,Türkiye sonuncu sırada yer alarak “En Zor yaşanılacak Ülkeler” den biri oldu. Türkiye, eğitimdesonuncu, hizmet sektöründe 33.,sağlıkta ve çevrede 31.sırada.
-OECD ‘nin “Gelir Eşitsizliği Ekonomik Büyümeye Zarar Verir mi” Raporu’nda Türkiye gelir adaletsizliğinde Meksika’nın ardından en kötü ikinci orana sahip ülkeydi. Türkiye zor yaşanılacak bir yerdi,servetin en adaletsiz paylaşıldığı ülkeydi.Doğruydu.İstanbul,35 dolar milyarderini yaptığı ev sahipliğiyle bu alanda 7.sıraya çoktan oturmuştu bile..
-The World Justice Project’in (Dünya Adalat Projesi) Dünya Hukukun Üstünlüğü Küresel Endeksi’nde de Türkiye 99 ülke arasında 59.sıradaydı.Açık devlet kategorisinde 69.hükümetin hesap verebilirliğinde 72.,temel haklarda 78. Olmasının nedeni olarak ifade özgürlüğü üzerindeki kısıtlamalar ve özel hayata müdahale olarak gösteriliyordu.
-Uluslararası Şeffaflık Derneği’nin 2014 Yolsuzluk Algı Endeksi’inde 175 ülke arasında puanı en çok düşen ülke Türkiye’ydi.Türkiye endekse göre 20 yıldır yolsuzlukla mücadelede yerinde sayıyor.
Bu kuruluşların raporları,17/25 Aralık operasyonunun bir yargı darbesi olmadığını belgeliyor.
Yolsuzluk ve rüşveti tetikleyen faktör denetimsizliktir.
Bu kuruluşların yayınladığı raporlar Türkiye’deki yolsuzluk,rüşvet,gelir dağılımındaki adaletsizlikleretartışılmaz bir ayna tutuyor..İsteyen istediği kadar övünsün,inkar etsin,iftira desin yolsuzluk ve rüşvet iddialarına; hamasetin nasıl dış politikada geçerliği yoksa;ekonomik övünmenin de yeryüzünde böbürlenmenin bir geçerliliğinin olmadığını gösteriyor.
Yeryüzünde demokratik kamuoyunun Türkiye üzerinde yayınladığı haberleri ve açıklamaları,ülke içinde ki iddialarla örtüşmesi tesadüf olmasa gerek.
Darbelerle toplumun bütün her kesimini bir süre susturabilirsiniz ama ilelebet bunu sağlayamazsın;hele bu çağda,hem de internetin ve sosyal medyanın sınır tanımadığı,toplumsal sorunların küreselleşmeyle birbirine geçtiği süreçte..
Bunlara müdahaleye kalkmak azgın bir nehrin önüne baraj yapmaya benzer.
Çoğulcu,katılımcı, Çağdaş Demokrasiden uzaklaşırsanız yol ileride daralır ve bu yol sizi darbecilerin yoluna çıkartır.
İsterseniz bu yolda ilerlemeye devam edin.
Yorum Yap