- 17.10.2014 00:00
Yazıya başlamadan elimde kağıt kalem gazeteleri okuyor not alıyorum,ilkdikkatimi çeken Erdoğan’ın güney ve doğu illerinde 40’a yakın insanın ölümü üstüne olayları yorumlaması,her zaman olduğu gibi yandaş medyanın övgüsü ile öne çıkmış vaziyette burada bir sürpriz yok.Yine Erdoğan Cumhurbaşkanlığı üzerine etmiş olduğu tarafsız olacağı üzerine namus ve şeref sözünü unutmuş olacakki;Başbakan gibi aklına ne gelirse parti grubunda konuşur gibi, il il dolaşarak meydanlarda miting düzenliyor, dakikalarca konuşmalar yapıyor,yemekli toplantılara katılıyor yine orada da yasaların sıfatına elvermediği halde anayasal suç işleyerek devam ediyor,mitinglere katılımcılar AKP’liler ama sadece ellerinde AKP bayrağı yok yalnızca Türk bayrağı ve Erdoğan’ın posterlerivar.Tabi bu mitingleri ve meydanda toplanan kalabalığı AKP teşkilatının oluşturduğu ise bir vaka.. Yine IŞİD neyse PKK’da bizim için o diyerek meydanları coşturuyor ama terör örgütü dediğin kişi ve örgütleriyle niye görüşüyorsun diye,meydandan ve yandaş medyadan bir ses çıkmıyor?
39 kişinin ölümünün tek sebebinin HDP’lilere bağlıyor sanki kendisi iktidar değil de muhalefette kalmış bir siyasetçi sanar dinleyenleyenler tanımasa.
Gündemde öne çıkanlardan birisi de aylardır konuşulan HSYK seçimleri var gazetelerde ama havuz medyasının ağzı kulağına değiyor sevinç içindeler, son kalede düştü,zafer bizimdir gibi haberler birinci sayfadan manşet yapılmış.
Erdoğan,Kobaniye destek eylemlerinden çıkan çatışmalarda ölen 39 kişinin nasıl öldüğünden çok her zaman yaptığını yapmaya devam ediyor; Gezi olaylarında gündeme getirdiği konuyu yine dile getirmiş;başörtülü bacılarıma saldırdılar bu Vandallar daha da ileri gidip her sakallıyı IŞİD’li suçlayıp dövdüler sakallarını yoldular, kamu binalarını,ambülansları okulları yaktılar, yıktılar yağmaladılar diye Gezi olaylarındaki söylemini çağrıştırıyordu.Cami de içki içtiler,kutsal mekanımıza ayakkabılarıyla girdiler, bebeği kucağında başörtülü bacıma saldırdılar sözlerini hatırlattı bize yine iftira yine hakaret yalandan ve iftiradan kim ölmüş.
Bu olaylarda devletin güvenlik güçleriyle Kobani halkına destek verenlerle karşı karşıya gelmesi kadar doğal bir şey yok; burada dikkatle üstünde durulması gereken HÜDA-PAR üyeleri ile HDP’lileirn karşı karşıya gelerek silahlı çatışmaya girmesi ve polisin bu olaylarda müdahale etmemesi,bir de Gaziantep’teki iki karşı grubun birbirinesilahlı,sopalı ve bıçaklı saldırıların polisin gözünün önünde olması ve sonuçta burada 4 kişinin ölmesi;derin devlet görevine döndü gibi bir çağrışımda yaptırmıyor değil..Amahavuz medyasının ve onun tetikçi yazarlarınınbuna değinmemesi ve ayrıntıya bakmaması, sadece hedefe HDP’lileri alması bir görev talimatı olsa gerek. Çünkü Erdoğan’daHDP’yi suçlu ilan ediyor ya.
Bir başka dikkat çeken ama pek medyanın,siyasetçinin ve gözlemcilerin gözünden kaçan, o da bu olaylarda ;yakılan marketlerin ve dükkanların yağmalanmasıydı. Benim bildiğin ve hatırladığım kadarı ile bu bizde ilk defa oluyor marketler ve dükkanların yağmalanması.. Toplumsal olaylarda bizde böyle bir şey olmazdı, biz bunları Güney Amerika ülkelerinde olan toplumsal olaylarda ve sokak çatışmalarında market yağmalarını görürdük.
Medyanın gündemine aldığı bir başka haber ise ölüm haberiydi; o da 1990-94 yıllarında Genelkurmay Başkanlığı yapmış Tansu Çillerin başbakanlık yaptığı dönemdeGüney Doğu ve doğu Anadolu’yu kapsayan illerde olağan üstü hal bölgesini alev topuna çeviren, köyleri yakan-boşaltan, yargısızinfazların, gözaltı kayıpların ve faili meçhul cinayetlerin olağan hale geldiği,Kürt iş adamlarını ölüm listesinin çıkartıldığı,kaçırılarak öldürüldüğü,Kürt kökenli bürokratların Ankara’da infaz edilmeleri,DEP’li milletvekillerin parlamentodan apar topar polis arabalarına zorla bindirilerek direk ceza evlerine konulmalarının yapıldığı bir sürecin ve kılıcının iki tarafı kesen Genelkurmay eski Başkanı Orgeneral Doğan Güreş’in ölüm haberiydi.
Doğan Güreş’in ölümü üzerine biraz değil çok fazla durmak gerekir diye düşünüyorum, hatırlatma babında bir fikri takip yapacağım, çok uzun bir hikayesi var ama kısaca özetlemeye çalışayım.
Doğan Güreş’in ölüm bana 25 Mart 1994 günü Şırnak’ınKuşkonar veKocagılı köylerindeyaşayan 38Kürt vatandaşın savaş uçaklarıyla öldürülmesi, 13 kişinin yaralanmasından sonra yaptığı açıklamayı hatırlattı: “Uçaklardaki kayışların gevşemesi nedeniyle bombalar yanlışlıkla 38 köylünün üzerine düşmüş”diye toplumu alay edercesine zihinsel engellinin bile inanamayacağı açıklaması aklıma geldi.
Başka bir saçma sapan açıklamayı ise dönemin Başbakanı Tansu çiller bu katliam üzerineyaptı:”önce PKK’nın uçakları bombaladı dedi.. Ardından dış güçlerin uçakları saldırmış dedi, bu haber inandırıcı gelmeyince 150 PKK’lı öldürüldü dediler; ölen PKK’lıların cesetleri sorulunca, PKK’lılar kaçırdı demeleri” kara bir mizah dönemiydi.Bu davayı 38 kişinin yakınları AİHM mahkemesinetaşıdıve yargılama sonunda AHİM, devleti 38 kişinin yakınlarına 2 milyon 305 bin euro tazminat ödemeye mahkum etti ve devletin kendi vatandaşının katili olduğunu da belgelemiş oldu.
Güreş, döneminbaşbakanı Tansu çiller için ‘o tak diye emreder ben de şak diye yaparım” demesininkarşılığında Kilis ilinden iki dönem milletvekilliğiyle ödüllendirildi.
Doğan Güreş dönemini aratmayan manzaraları ve uygulamalara döndük dersek abartmamış oluruz ;8 Ekim 2014 eylemlerinde 39 kişinin ölümlerinden ortaya çıkan sonuçlar; Bingöl’de iki polis şefini öldürdüğü iddiasıyla 4 PKK’lının yargısız infazla ortadan kaldırılması ve bir kişinin de kaybolması 1990-94 yıllarının görüntüleri hafızalarımızda canlandırdı.
Hükümetin pardon Erdoğan’ınaçıklamaları yeni yasalar çıkartarak güvenlik güçlerine daha fazla yetki verilecek demesi,HSYK seçim sonuçları Erdoğan’ın ve ekibinin iştahını açmış gibi görünüyor.
Bu antidemokratik uygulamalar Türkiye’ de özgürlükler,sosyal ve siyasal gelişmelerin AB üyesi ülkelerle değil de, İran ile karşılaştırılması ise,sandıktan çıkmanın demokrasi getirmediğini ve faşizme doğru yol alındığını göstermiyor mu?
Bingöl’de iki polis şefinin ölümü üzerine yargısız infazla öldürülen 4 PKK’lının ölümü oyuncak Başbakanın anında güvenlik güçlerimiz misliyle cezasını verdi demesi, ülkenin hukuk devletinden hızla uzaklaştığını gösteriyordu.
Bakanlar kurulu başkanının bu açıklamalarına 14 Ekim 2014 Tarihli star gazetesindeki köşesinden,Eser Karakaşhaklı olarak çok sert eleştiri getirerek şöyle diyordu:
“Yürütmenin,disiplin suçları dışında,ceza verdiği ve bu cezayı uyguladığı ülkelere hukuk devleti denemez,söz konusu kişiler elleri kanlı hain teröristler bile olsa” diyerek tepkisini ortaya koyuyordu.
Benim medya taramamda 14 Ekim2014 tarihli Bugün Gazetesinde Doğu Ergil’in yazısı ışık gibi gözüme çarptı.
Ergil,İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani’nin 2015 Akademik yılı açılışında yaptığı konuşmayla bizim ne durumda olduğumuzu karşılaştırıyordu bir akademisyen olarak.
İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani üniversitelere çağrıda bulunarak bakın ne diyor: ” Üniversitedeki baskılar yeniliklerin önünü tıkıyor ve dalkavukluğu artırıyor..Gereksiz kısıtlamalar hoşgörüyü engeller,yetkin ve dürüst bireylerin akademiden ayrışmasına neden olur..Hoşgörü olmadan ülke idare etmekte mümkün değildir..İnsanların kendilerini ifade etmelerine izin verelim.”
Ruhani,Törende öğrenci temsilcilerinin konuşturulmamasını da eleştirmiş.
Geldiğimiz yeri görüyorsunuz değil mi,İran devlet başkanı da seçimle geldi, Erdoğan’da, kim daha demokrat eğer sandık her şeyi belirliyorsa, bu soru ve gelişmeler havuz medyasının tetikçi mensuplarının dikkatini çeker mi?
Yazıyı, çok karamsar olmasam da bir kuşkumu açıkça belirterek bitirmek istiyorum; Erdoğan’ın Orta doğu politikasının öngörüsüzlüğü ve içerideki sorunları çözememesi, yasaklarabaş vurarak askeri ve polisiye tedbirlerle önlem alması, darbecilerin yolunu seçmiş olmuyor mu? Bu da darbecilerin yaptıklarını haklı çıkartır anlamına gelir ki çok tehlikeli bir yol olduğu unutulmamalı, bu gidişat; Mısır’da yapılan darbe öncesinin sürecinin hatırlatıyor...Dileriz böyle bir şey yaşamayız ama..
Din,mezhep ve ırk üzerinden politikalarınızı belirler olursanız, bunun sonucunu bilmek için kain olmaya da gerek yok
Erdoğan, hala darbecilerin yaptığı 82 anayasasıyla ülkeyi yönettiğini aklından çıkartmasın.
Yorum Yap