- 27.08.2014 00:00
Ülke gündemi bu yıl seçimlere boğulunca can alıcı sorunlarımızı unutur olduk.
30 mart yerel seçimlerin peşinden Cumhurbaşkanlığı kampanyasıyla seçim sürecine girmemizle birlikte 10 Ağustos’ta Cumhurbaşkanının belli olması ardından; Mehmet Altan’ın deyimiyle Erdoğan koltuğuna oturacak “23 Nisan Başbakanını” da belirledi ama toplum olarak alım gücümüzü günden güne düşüren hayat pahallılığını neredeyse unutur olduk..Tarım girdileri, taban fiyat ve asgari ücret,yoksul kesimleirn günlük tüketimi olan kuru gıdalar neredeyse son yıllarda başını almış giderken fiyatlarda el yakıyor..
20 milyon çalışanın 11 milyonu asğari ücretle maaş alıyor,20 milyon işçinin çalıştığı bir ülkede sendikalı işçi sayısı ise yüzde 5,kayıt dışı ekonomi yüzde 45 lerde,12 milyon insan günde iki dolar ile geçiniyor yoksulluk sınırında yaşıyor, 17/25 Aralık’ta yargıya yapılan darbeyle hukuk devre dışı kalınca; iktidarda olanların yolsuzluğu ve rüşveti ayyuka çıkmış ama yargıya taşınmıyor, günde ortalama 4 işçi ölüyor 6 işçi sakat kalıyor, 2014 yılının ilk yedi ayında iş kazalarında ölen işçi sayısı 1070’geçti, biz bu yazıyı yazarken bu sayı belki de aşılmış olacak;AKP’nin 12 yıllık iktidarında tam 14 bin işçi iş cinayetlerinde hayatlarını kaybetti.
Bir ayrıntıya daha dikkat çekelim biz dünyanın en pahalı ileitşim vergisini ödüyoruz tam yüzde 25,ayrıca yine dünyanın en pahalı akaryakıtını tüketen bir kaç ülkeden de biriyiz,bizde 1 litre benzinin dörte üçü vergidir.
Böylesi insanın içini karartan resme bakınca yolsuzluk,rüşvet,kayıt dışı ekonomi,gayri meşru işler, işçi ölümleri,failleri belli ama aydınlatılmayan cainayetler Roboski katliamı gibi, bir de buna yolsuzlık ve rüşveti ortaya çıkartan polislere yapılan gözaltılar,tutuklamalar savcı ve hakimler yapılan, baskı,görevden el çektirme devreye girince bu tablo nasıl değişecek,nasıl önlenecek,diye sormadan edemiyor insan?
Aşağıda vereceğimiz rakamları yıllara göre bakınca şu soruyu sormadan geçemiyor insan,milyonlarca insan nasıl geçiniyor diye?
Bizde böylesi hayati önem taşıyan taban fiyatı,tarımın temel girdileri olan mazot,gübre ve ilaç gibi çifçileri ve meyve yetiştiricileri yakından ilgilndiren; asgari ücreti, temel kuru gıdalardaki artışları gündeme taşıyalım dedik.
Erdoğan, hatırlanırsa meydanlarda biz iktidara geldiğimizde bir asgari ücretli nekadar pirinç,şeker,kurufasulye alıyordu diyerek karşılaştırma yaparak ballandıra ballandır aanlatırdı ama son üç yıldır bundan hiç bahsetmiyor dikkat ederseniz!.Çünkü kuru gıdaların yanına yaklaşılmıyor el yakıyor ve fiyatlar başını almış gidiyor kuru fasulye de birinciliği elden bırakmıyor.
Hatırlatma yapalım taban fiyat ve mazot gübre,asgari ücret ve temel tüketim olan gıda maddeleri siyasetin gündemini belirler olmadı hiç bir zaman.
Yıl 1979 mevsimlerden son bahar hatırladığım kadarıyla aylardan ekim günleden de Cumartesidi DİSK’e bağlı Maden- iş sendiaksının öncülüğünde başta işçi örgütlerinin de destek verdiği Halk-koop , köy-kopun da içinde bulunduğu”Çifçileirn sorunlarını gündeme taşıyan” Adapazarı’nın Geyve ilçesinde bir miting düzenlemiştik.. Küçük bir ilçede yapılan mitinge katılım ağırlıklı olarak İstanbul,Kocaeli ve Sakaryadan dı, miitng yaptığımız ilçeden köylüler varmıydı sanmıyorum, köylünün ve çifçinin olmadığı bir mtingti. Mitinge katılan insan sayısı bin beş yüz civarındaydı,Geyveliler katılmasa da çok ilginç bir görüntüleri vardı evlerinin balkonlarından güzergah boyu meraklı meraklı bakıyorlar ve yol kenarlarından bizleri seyrediyorlardı; alkışlamıyorlardı ama protesto da etmiyorlardı,köye gelmiş bir deliye bakmış gibi bakıyorlarlardı bunlar ne yapıyorlar dercesine, bizde avazımız çıktığı kadar koro halinde sloğanlar atıyorduk..
Mitingin ana sloğanı “mazot gübre yürüyor taban fiyat duruyor” diye bağırırken elleirmizde mazot,gübre ve taban fiyat yazan çeşitli dövizler taşıyorduk, hava biraz sisli ve arasıra yağmur çiselesede abtal ıslatan türdendi;kısa bir konuşmanın ardından herhangi bir olay olmadan otobüslere binerek ilçeden ayrılıp geldiğimiz illere döndük.Aradan 35 yıl geçmeisne rağmen taban fiyat ile tarımın temel giridileri olan mazot,gübre ve ilaç hiç bir zaman çifçinin yüzünü güldürmedi.
AKP iktidara geldiğinde 2002 yılında Mazotun litrersi 1 TL ve 3 kilo buğdayla köylü 1 litre mazot alırken,bugün 7 kilo buğday ile 1 litre mazot alıyor ve mazotun bugün litresi 4.5 TL..
12 yıl önce bir ayçiçek yetiştiricisi1.5 kilogram ayçiçeği 1 litre mazot edereken,bugün 4.5 kilogram ayçiçekle ancak 1 litre mazot alıyor.
Gübrede el yakıyor; 2002 yılında Amanyum sülfat gübrenini tonu 164 TL iken bugün tonu 700 TL.
Birde fakir gurabağının sofrasından eksik etmediği baş yemeği olan kuru gıdalara bakalım:
2002 yılında asgari ücret 184 TL, 1 kilogram kurufasulye 1.25 kuruş,pirinç 90 Kuruş,bulgur 65 kuruş,nohut 75 kuruş iken..2002 yılında bir asgari ücretli en az 150 kğ kuru fasulye alabliyormuş.
2014 yılında asgari ücret 891 TL,1 kilo gram kurufasulye tam 10 TL,Nohut 5 TL,Pirinç 6.5 TL,Bulgur 2.5 TL’ya çıkmış.2014 yılında bir asgari ücretlinin aldığı 150 kğ kuru fasulye,89 kilo grama düşmüş.
Artışa bakarmısınız neden Erdoğan’ın son 30 mart seçimleirnde ve Cumhurbaşlaknalığı seçim sürecinde bunlara değinmediğini daha iyi anlaşılmıyor mu?
Türkiye büyüyor ama bir türlü gelir dağılımında düzelme olmadığı gibi, işçi ölümlerini ve yoksulluğu yenemiyoruz.
Başta büyük şehirlerden İstanbul olmak üzere şaşalı AVM ’leri gezip dolaşıyoruz ama alım gücümüz, temel tüketimimiz olan gıdaların ne durumda olduğunu medyanın ve siyasetin gündemine girmemesi ne kadar düşündürücü değil mi?
Türkiye görece olarak büyüyor yoksulluk,yolsuzluk almış başını gidiyor,yukarıde verdiğimiz rakamlar da bunu göstermiyor mu?-
Yoksulluğu zenginlikle yenersiniz ama bu zenginlik adil bir gelir dağılımıyla olur; bunu da AB standartlarında bir demokratik sistemle hayata geçirirseniz,başka bir reçetesi yok.
Demokrasinin kuvvetler ayrılığı önmüzde engel diyen bir zihniyet ne gelir dağılımını düzeltir ,ne de yoksulluğu yener,yapsa yapsa yakınlarını ve etrafını zengin eder öyle olmadı mı “evdeki paraları sıfırla oğlum” bunun sonucu değil mi?
Erdoğan’a niye sormuyor; yandaş medyanın kadrolu tetikçileri, yukarıda ortaya koyduğumuz yoksulluk,gelir dağılımındaki adaletsizliği,gıdalardaki artışları ve işçi ölümlerini?
Ya muhalaefet partilermiz ve sivil toplum örgütlerimiz ne iş yapıyor?
Yorum Yap