Tutturmuşlar bir 17-25 Aralık yargı darbesi!..

  • 20.08.2014 00:00

 Doksanlı yılların başı  güneydoğuda tam bir savaş görüntüler ve haberleri geçiyor  PKK ile askerler arasında,silahlı kuvvetler ölen PKK’lı sayısını veriliyor tabi bu arada da ülkenin dört bir yanına da PKK ile çatışma da ölen askerlerin cenazeleri dağılıyor..Çatışmada ölen her askerin hangi ilde olursa olsun fark etmiyor tam bir Kürt düşmanlığını körüklüyor,camilerden kalkan cenazeler kitlesel gösterilere dönüşüyor,Kürt kökenli olanların iş yerleri kundaklanıyor veya taşlanıyor,Kürtlere de  korku ve tedirginlik düşüyor.

Tabi bu arada derin devlet, devlet bürokrasisinde ve sivil toplum örgütlerinde görev alan Kürt avına çıkıyor, kim varsa onlara kısacası Kürt sorunu var diyenler yargı kararı beklenmeksizin potansiyel suçlu ilan ediliyor, görevlerinden el çektiriyorlar,çektirmekle  kalmıyorlar  düzmece davalarla hapse bile atılanlar var,darbecilerle iş tutan sendikacı geçinenler ve askere sormadan manşet atmayan haber yapmayan medya da iş başında,askerlerin kılıcının iki tarafının kestiği bir dönem.

Köyler yakılıyor,boşaltılıyor zorunlu  toplu göçe tabi tutulanlar,yargısız infazlar,göz altı kayıpları,işkence dersen bir devlet politikası haline gelmiş,Kürtlere dışkı yedirmeler,dışkı yediren subay ceza alacağı yerde terfi ettiriliyor,öldürülen PKK’lıların kulağından anahtarlık yapmalar, öldürülen PKK’lının kellesine basarak resim çektirmeler, bu resimleri medyaya servis ediliyor,ölen PKK’lıyı askeri cemselerin arkasına bağlanarak doğdu ilçede  sürükleyerek dolaştırmalar, yani insanlığa sığmayacak bir dönemdi, derler ya Allah düşmanımın başına vermesin denilen bir süreçti..

Bizlerde karınca kararınca insan hakları derneği ve değişik sivil toplum örgütleri olarak paneller düzenliyor, bildireler dağıtıyor,medyaya ilanlar verip bu vahşetin durdurulması ve bu savaşın bitirilmesini anlatmaya çalışıyoruz ama derin devlet her yeri tutmuş bütün medya istisnasız kontrolünde,Genelkurmay başta olmak üzere silahlı ve sivil bürokrasi ve onun önerilerini söylediklerini uygulayan da bir iktidar var,dönemin genelkurmay başkanı Başbakan tak diye söyler ben de şak diye yaparım diyor ama güneydoğudan gelen haberler ve görüntüler insanın kanını donduracak kadar bir vahşet yaşanıyor,internette yeni çıkmış çok yaygın değil, cep telefonu da elit kesimin dışında kimsede yok gibi.Güney doğuda işkence maruz kalanların bu vahşet AİHM’ne taşımaları ve AHİM’si bu baş vuruları devlet aleyhine mağdura tazminat ödemeye mahkum ediyor.

1994 yılının 24 Mart’ında  Şırnak’ın kuşkonar ve koçağalı köyleri askeri savaş uçaklarıyla bombalanıyor  çoğu kadın ve çocuktan oluşan  tam 38 Kürt vatandaş katlediliyor.Bu davanın  mağdurları konuyu  AİHM’ne taşımış davayı haklı bulan mahkeme, Türkiye Cumhuriyetini mağdurların yakınlarına 2 milyon 305 bin euro ödemeye mahkum etmiştir;işin tuhaf yanı bu dava da zamana aşımına uğratılarak askeri savcı tarafından düşürüldü ve katilleri ortaya çıkartılmadı.

Ogünler gitsin de gelmesin denilecek bir günlerdi, medya da bir elin parmakları kadar  ölümü ve işsiz kalmayı göze alarak yazanlar var ama onlarında belli bir yere kadar yapabiliyorlar,İnsan Hakları Derneği önemli bir işlev üstlenmiş durumda, fakat derneğin üzerinde de görülmemiş baskılar var  polisler bu derneğin şubelerini ablukaya almış önünde cırıt atıyor,her kim bu derneğe girip çıkıyorsa ya fişleniyor ya kısa süre gözaltına alınıp işkence yapılıyor tehditler ediliyor ,gözdağı veriliyor,parlamento da birkaç milletvekili bu insanlık dışı uygulamaları meclis kürsüne taşıyor basın toplantısı yapıyor ama gören ve dinleyen şöyle dursun, karşı bir linçe tabi tutuluyorlar bu konuları gündem getiren milletvekillerini,vatan söz konusuysa gerisi teferruattır;biz bu devleti sokakta bulmadık diyorlardı..

Bu süreçte temel hak ve özgürlüklerden yola çıkarak Güney doğu ve Doğu Anadolu da olan insanlık vahşetini teşhir etmek için,faili meçhul cinayetleri(faili belli de)  güncelleyerek sayılarının binleri geçtiğini.. bu arada ölüm kol geziyor dönemin başbakanı PKK’ya yardım eden Kürt işadamlarının tespit ettiklerini açıklıyor,Kürt işadamları sapanca-bolu -izmit üçgeninde öldürüldükleri haberleri ortaya çıkıyor,DEP’li milletvekilleri TBMM basılarak gözaltına alınıp tutuklanıyor,PKK  ile işbirliği içinde olan gazetecilerin listeleri yayınlanıyor,medyanın amiral gemisi Hürriyet gazetesinin baş yazarı bu hainleri tanıyalım diye yazılar yazıyor, iş tam çığırından çıkmış bizlerde her türlü baskıyı göze alarak, işkenceleri,faili meçhul cinayetleri,yargısız infaza gidenleri ve gözaltında kayıp olanların listelerini yayınlıyoruz kendi çapımız da,silahlı ve sivil bürokrasi ve onun taleplerini önerilerini yerine getiren hükümetin içişler bakanı eski emniyet genel müdürü devlet kademesinde almadığı görev kalmamış kişi,ben bin tane operasyon yaptımsa bunu MGK’nun kararlarıyla yaptım, diyerek medyaya açıklamalar yapıyor,hükümet ve silahlı ve sivil bürokrasi topluma bir algı yaratmak için “tutturmuşlar bir insan hakları” diye demokrasiden, hukuktan yana olan güçleri hedef gösteriyorlar yani ortalık toz duman bir adım ilerisini göremiyoruz.

Kürt sorunu ve insan haklarından bahsedenleri ve  bunları yazıp çizenler vatan haini,bölücü PKK’nın medya da ve sivil toplum örgütlerindeki temsilcileri diye teşhir ediliyorlar,insan hakları derneği genel başkanı Akın Birdal’a silahlı suikast düzenleniyor, ölüm dönüyor ve bir elinden sakat kalıyor,televizyonlar canlı yayınlarla bunu veriyor,işte insan haklarından Kürt sorunundan  bahsedenlerin sonu böyle olur dercesine..

Bu arada demokrasiden yana güçlerin imdadına susurluk olayı patlak veriyor ve derin devlet bir trafik kasıyla suç üstü yakalanıyor,ortaya çıkan resim çok net olmasa da üzerine ışık tutuldukça bu resim günden güne netleşiyor bütün renkleriyle.

Demokrasi mücadelesi verenler “bir dakika karanlık sürekli aydınlık” hareketi ortaya atılıyor ve ülkenin gündemine oturmasıyla başta İstanbul olmak üzere büyük kentlerde  her akşam ışıklar saat yirmi birde, bir dakika yanıp yanı söndürülüyor,sokaklarda her akşam sokak gösterileri başlıyor ve Susurluk olayı derin devletin hukuk tanımazlığı ülke gündemine oturtuyordu.

Herkesi Türkleştirmek isteyip,homojen bir toplum yaratmaya çalışan darbecilerin darbeye ve hukuksuzluğa karşı çıkanların ensesinde boza pişirildiği günleri hatırladım,Erdoğan’ın ve havuz medyasından beslenen gazeteci esnaf takımının tutturmuşla bir 17/25 aralık yargı darbesi sözlerini hatırlayınca..

Bu havuz medyasının 17/25 Aralık yargı darbe söylemi; Erdoğan’ın Roboski katliamının katillerini ortaya çıkart diye kamuoyunda büyük baskı gelince, Erdoğan Tutturmuşlar bir Roboski,her kürtaj bir roboski diye karşılık vermişti.

Erdoğan ve onun tetikçi takımı görevini yerine getiren havuz medyasından beslenenler; şimdi de yatıp kalkıp paralel devletin adamı yaftalamasına soyundular,dün Kürtlere yapılan operasyonlar ve cadı avı bugün paralel devletin adamı diye “yolsuzluk ve rüşveti ortaya çıkartan” polislere,yargı bağımsızlığından söz edenlere,savcılara ve  hakimlere yapıyorlar..

Gerçi hakim ve savcıları göz altına alınmıyorlar ama yolsuzluk ve rüşveti ortaya çıkartan, bir dönem kahraman ilan ettikleri savcıları taşraya sürüyorlar,dosyaları başka savcılara veriyorlar, hakimleri değiştiriyorlar, haklarında suç duyurusunda bulunuyorlar,kendileri hakkında bu kadar yolsuzluk ve rüşvet iddiaları yargıya taşıyacakları yerde yavuz hırsız rolünü oynuyorlar.

Bir ülke de Yargı bağımsız değilse o ülkede ne insan hakları korunur ne de yolsuzluk ve rüşvet önlenir..

 Bağımsız ve tarafsız  bir yargı özgürlükler babında ekmekten daha önemlidir, su ve hava gibidir yerini başka bir şey dolduramaz.

Temel hak ve özgürlüklerin ihlal edilmediği,yolsuzlukların ve rüşvetin önlendiği evrensel hukukun ilkleriyle yönetilen devlette karşılık bulur.

Diktatörlük peşinde olanlar hukuk önünde eşit bir yargılanmayı kabul etmedikleri için,tutturmuşlar bir 17/25 Aralık yargı darbesi diyenlerden  rahatsız oluyorlar.

Biz tek bir şey istiyoruz bu ülkede savcının ulaşmayacağı kimse olmasın,başka da bir şey istemiyoruz..Nerede görülmüş yönetenlerin savcılar tarafından ifadeye çağrıldığı ülkede onun adı darbe olacak.

17/25 Aralık iddiaları yargıya taşınıp suçlananların yargıda sonuçlanana kadar, bunu ömrümüz yettiği sürece dillendireceğiz.

Açık bir çağrımız var, eğer kendinizden eminseniz 17 ve 25 Aralık’ta  yargıya mı darbe yapıldı yoksa yargı  mı hükümete darbe yaptı,yargıya müdahale etmeyin ve iddia edilen suçları yargıya taşıyın.

Ne dersiniz?

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums