- 16.05.2014 00:00
Başbakan Erdoğan’ın 10 Mayıs 2014 tarihinde Danıştay’ın 146’cı yıl dönümünde Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu’nun konuşmasına tepki göstererek 146 yıllık bir tarihi olan, böylesi bir protokole tepki göstererek Feyzioğlu’na “edepsizlik yapıyorsun” demesi ve salonu terke etmesi devlet gelenine uymadığı gibi kabul edilir bir durum da değildir..
Başbakanın çıkışı bir hoş görüsüzlüğünün ve tahammülsüzlüğün dışa vurmasıdır..Acaba Barolar Birliği Başkanı Feyzioğlu,Başbakanı övseydi aynı tepkiyi gösteririmiydi konuşma süreni uzatıyorsun diye, birde tersinden soruyu soralım.Erdoğan kim yargı bağımsızlığından söz etse üzerine ateş düşmüş gibi sıçrıyor..Başbakan Baro başkanının uzun konuşmasından değil, yargı bağımsızlığı ve yargıya müdahalesinden söz ettiği için köpürdü.
Erdoğan’ın bu tutumu karşısında nasıl bir tepki göstermeliyiz veya nasıl yorumlanmalı diye düşünürken çalışma masamın üstünde duran Yunus Emre’nin şiir kitabı gözüme çarptı ,bu eseri karışıtırınca başta Yunus olmak üzere Başbakan kimlerin şiirlerini okumadığının peşine düştüm.
Bu kadar şiiri çok seven bir insan Yunustan neden şiir okumaz diye düşünmeye başladı.. Yunus Emre 7. Yüz yılda yaşamış bir Alevi ozan olması ve aynı zamanda Tanrıyı insanda arayan birisidir,Alevilerde Yunusun yolunda bu geleneği sürdürürüler,Erdoğan’ın inancı ve mezhep anlayışıyla da çeliştiğini fark ettim.
Başbakan Şiir okumayı çok sever ama Necip Fazıl ve Mehmet Akif’in dışında diğer şairlerin ve Yunusun şiirlerini neden okumadığını şimdi daha iyi anlıyoruz.
Başbakan Yunus’un şiirlerini niye okumuyor diye Yunusun şiirlerine şöyle bir göz attım.
Sadece Erdoğan Yunusun bir sözünü alıntı olarak kullanır seçim meydanfarklı kültürden olanların bulunduğu ortamda o da ”yaratılanı severiz yaradan dan dolayı” sözünden başka Yunus’un hiçbir şiirini okumaz ve yunustan da pek bahsetmez..
Başbakanın toplumsal değerlerinde Yunus, Tevfik Fikret,Nazım,Cemal Süreyya,pir sultan Abdal,Karacaoğlan ve ismini buraya sayamadığım ünü ve şöhreti yeryüzüne taşmış böylesi evrensel nam salmış şairlerin dizelerine hiç yer vermez.
Çünkü Yunussun şiirlerinde hümanizm vardır, insanı ötekileştirme ve aşağılama geçmez hiçbir dizelerinde ve sözlerinde.
Yunus şiirlerinde öfkeyi sevgiyle etkisiz hale getirir bu dünyada sevgiden daha güçlü bir duygunun ve ilginin olamayacağını öne çıkartır bütün eserlerinde bunu görürüz..
Gelin bir nazar eylen
N oldu cihan içinde
Niceleri toprak oldu
Bu az zaman içinde,der.
Bu veciz dizeler Erdoğan’ı sarmaz,Başbakan karşıtına sataşmadan veya hakaret etmeden kendini ifade edecek insan sevgisini öne çıkartacak bir inanca,hoşgörüye ve farklı kültürlere siyasi hırsı o kadar yabancıdır ki..
Yunusun felsefesinde Tanrıyı insanda arama vardır,hiçbir şiirinde ve sözlerinde din,ırk,mezhep vatan,devlet,oruç,namaz,haç,zekat, fitre yoktur..Bütün dinlerin üzerindedir insan sevgisi.
İnsana yaşam hakkı tanımayan bir dinin ne değeri olur insanın yaşamında.
İnsanları ötekileştirme veya aynılaştırma olmadığı gibi Yunusta, insanı aşağılama bir başka insana karşı kendini üstün görme de yoktur.
Başbakan Yunus’tan ilham alsa toplumun yarısından fazlasının nefretini alır mı?
Burada sanat ve edebiyatın siyasetten,dinden,mezhepten,ırktan ayıran farkı da ortaya çıkıyor..
Sanat ve edebiyat insanları ve olayları,sorunları aynılaştırma veya etkisiz hale getirmenin peşinde değil, yaşanan ve yaşanacak olanı objektif bir şekilde ortaya çıkartır insanlığın tarihine ve hayaline yönelir.
Din ve siyaset hep karşısındakini ya kendine katacak veya yok etme üzerine kurulu bir anlayışın topluma dayatmasıdır.
Siyaset yapanlar ve İnançlı olan insanlar özgürlükleri anlatırken veya uygularken karşısındakinin özgürlüğünün inancının ve ideolojisinin sınırlarıyla tanımlar,bunun dışına çıktığında karşı tarafa tam bir mahalle baskısı yapar…
Bizim Başbakan da bunu yapmıyor mu,bizim dinimiz buna müsaade etmez,toplumumuzun geleneği ve değerleri bunu kabul etmiyor diyerek, her aykırı fikri,sanatı ve edebiyatı yok sayıp,heykel yıkması,düşünceyi yasaklaması bunu teyit etmiyor mu?
Eğer Başbakan biraz Yunusun şiirlerine bir göz atsa,yunusun bütün dizelerinde hoş görü ve sevgisiyle buluşacak ve malın mülkün,siyasi hırsın,rakiplerini düşman göstermesini, insanı nasıl vahşileştirdiğini görecek,bunların bu fani dünyada geçici olduğunun belik de farkına varacak.
Yunusun biline o insanı vahşileştiren mal ve mülk üzerine söylediği beyitinde belirttiği gibi..
Mal sahibi mülk sahibi
Mani bunun ilk sahibi
Mal da yalan mülkte yalan
Gel biraz da sen oyalan..
Yunusun felsefi dünyasında mal-mülk olmadığı gibi aynı zamanda şöhret ve mevkinin de yeri yoktur,dünyanın en büyük sermayesinin insan sevgisi olduğunu,kin ve düşmanlığın olmaması,kalp kırmama ve gönül yıkmama üzerine kurulu olmasıdır.
Yine Yunusun bu dünyaya gelenlere bugünleri görürcesine yazdığı bir şiirle yazıyı kapatalım ve bizim Başbakanı Yunusun şiirlerine davet edelim..
Bu dünyaya gelenlerin
Hiç birisi kalmaz imiş
Fena imiş dünya işi
Giden geri Gelmez imiş
* * *
Bakma dünya sevisine
Aldanma halk gövüsüne
Dönüp didar arzusuna
O hakka yüz tutmak gerek.
Böyle bir yazının siyasete boğulduğumuz bir süreçte bir anlamı yok gibi algılansa da, bazen bir şiir,bir müzik ve herhangi bir sanat esersi insanı ruhen farklı bir yerlerde dolaştırıyor ve nefes aldırıyor.
Yorum Yap