BENDEN HABERSİZ BU ÜLKE DE YAPRAK KIPIRDAMAZ

  • 21.03.2014 00:00

 Bu söz, 1973 yılında Şili’de seçimle iktidara gelen sosyalist Salvador Allende’ya karşı askeri darbe yapan ,ülkeyi kan revan içinde bırakan Allenda’yı öldürerek korku imparatorluğu kuran, ülkeyi  17 yıl silahların gölgesinde yöneten faşist general Agusto Pinoche’ “benden habersiz  bu ülkede yaprak kıpırdamaz “ diyerek açıklama yapar.

Faşist General Pinochet’in sözlerine eş değer biri sözü ben 1993 ile 1997 yılları arasından Güneydoğu da görev yapmış bizim bir generalin bir gazeteye verdiği mülakatta okumuştum, general şöyle diyordu:ben  olağan üstü hal bölgesini gönüllü istedim genelkurmaydan ve şöyle demiştim benim görev yaptığım yerde “benden habersiz ot bitmez” diye  ama yanılmışım, ben göreve geldiğimde olaylar ortalama günde iki oluyordu, ben ayrılırken beşe çıktı(Kürt sorununu kastederek)bu olaylar şiddetle çözülemez siyasi bir sorun diye noktayı koyuyordu.

Gezi olaylarıyla başlayıp 17 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonundan bu tarafa,internete düşen ses kayıtları ve başbakanın yolsuzluklar,rüşvet,havuz medyasına toplanan  paralar,medya üzerindeki baskıları,ihalelere müdahalesi ortaya çıktıkça; Başbakan Erdoğan’da tam bir Şili diktatörü Agusto Pinochet manzaraları izliyoruz.

On iki yılda Türkiye’nin geldiği yeri demokratik ülkeler sıralamasında değil de, diktatörlükle yönetilen ülkelerin sıralamasında yer bulması kabul edilir bir durum değil.

30 Mart yerel seçimleri bir yerel seçim karakterinden çıkartılıp bir genel seçim karakterine bürünmesi farklı tartışmalara neden oldu.

Bir ülkede seçim sonuçlarından sonra  hukuksuz yönetilen bir ülkenin gelecekte bu kaos ortamından nasıl çıkarılacağı, aklı selim düşünen toplumun her kesiminde ortak kanaat oluşmuş durumda.

Başbakan öyle bir psikolojiyle seçim sürecini geriyor ki,her gün internete düşen rüşvet ve yolsuzlukla ilgili ses kayıtları,hayal edemediğimiz sorunlarla karşılaştırıyor.Ama bir türlü bu yolsuzluk ve haksız kazançlar yargıya taşınmıyor.

Hele medya üzerindeki baskıları gazetelerin patronlarını ve genel yayın yönetmenlerini direk  telefonla arayarak,muhalif olduğu ve kendisinin politikalarını eleştiren haber ve yazılardan rahatsızlığını belirtip kovdurması,seçimle iş başına gelmiş bir devlet adamı anlayışıyla yorumlanması mümkün değil.

Yeni internete düşen ses kaydına göre 2011 yılında  Başbakan Star gazetesinin yayın müdürünü arayıp baş yazarı Mehmet Altan’ın yazılarından rahatsızlığını belirtip, gereğinin yapılmasını istemesi ve  kovdurması medyasız,muhalefetsiz ve hukuksuz bir ülke yönetmeyi hayal ettiğinin somut göstergesi değil mi?

Dünyada en fazla tutuklu gazetecilerin Türkiye de olması,muhalif olanların rejim karşıtı gösterilmesi,kanıtı elde olmayan paralele devlet  iddiaları ile kamu görevlilerine başta savcılar, hakimler ve  polis şefleri  olmak üzere suçlanması,görevden el çektirilmesi ve sürgüne gönderilmesinin nerede duracağını bilmediğimiz bir karanlık yolda ilerliyoruz.

Söylemesi şöyle dursun düşünmesinin bile kabul edilemez konuları, Erdoğan’ın toplumun hemen hemen  her kesimini ve kanat önderlerini hedef göstererek iktidarının ömrünü uzatmasının yolunu seçmesini,  ancak akıl tutulması olarak yorumlayabiliriz.

Serbest piyasa ekonomisini savunacaksınız, politikanızı desteklemeyen dershaneleri kapatacak,kendine muhalif olan bir iş adamının mağazalarının ismini vererek seçmenlerine ve topluma bu adamın  mağazalarından  alış-veriş yapmayın,muhalif olan gazeteleri okumayın,çocuklarınızı onların okullarından ve yurtlarından alın ,yanında yer almayan iş adamlarının iş yerlerine polis eskortuyla vergi operasyonları yaptırması, 28 Şubat darbesine rahmet okutuyor.

Böylesi uygulamalar ancak diktatörlerin,kralların ve askeri darbeyle iktidarı ele geçirenlerin yönettiği ülkelerde olur,bunun başka bir tarifi var mı?

Toplumun yüzde 50’nin  oyunu aldım diye övünen bir Başbakan, ayakkabı kutularından korkar oldu.

Erdoğan Aydın’da yapacağı miting öncesi bir vatandaşın boş ayakkabı kutuları satması, internette ve sosyal medya da ve  kamuoyunda bir fenomen oldu.

Boş ayakkabı kutusu satan esnaf,evinin penceresinden boş ayakkabı kutusu sallayanlara Başbakanın korumaları bu evlere  operasyon yapıp gözaltına alıyor, saatlerce gözaltında  tutuyorlar.

Erdoğan,bu seçimleri siyasi kariyerinin ya sonu ya da devamı gibi görüyor ve hiçbir hukuk tanımaz bir şekilde akıl süzgecinden geçirmeden aklına ne geliyorsa söylüyor ve yapıyor.

30 Mart seçimlerinin sonucu veya Ağustos ayından yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçiminin sonuçları Erdoğan’ı ve hükümetinin hayal edemeyeceği bir yere savuracak gibi gözüküyor, bu kaçınılmaz bir vaka.Bu kantar bu yükü çekmez.

Hayat tezatlarıyla yaşanılan bir süreçtir bu siyaset içinde geçerli ve  doğanın değişmez  kanunudur.

İç kamuoyunda harı yüksek muhalefetin yanında, Başbakanı bekleyen başka bir tehlike dünya demokratik kamuoyunun olumsuz tepkilerini nasıl göz ardı edecek,dış dünyadan izole olmuş bir iktidarın ömrünü kim uzatabilir, isterseniz toplumun yüzde yetmiş oyunu alın.

Hırsızlık ve yolsuzluktan aklanmayanın sandıktan birinci veya oylarını artırması meşruiyet kazandırmaz,hukuksuz bir devleti yöneteni de kimse ciddiye almaz.

Başbakan eğer demokrasiye inanıyorsa, muhaliflerinin  de kendisi kadar meşru olduğunu,yargıya hesap vermeyen demokrat olamayacağını ,medyanın özgür olmadığı yerde seçimlerin sonuçlarının meşruiyetinin tartışılacağını nasıl izah edecek?

Erdoğan geldiği yeri ve ülkenin siyasi, hukuki ve kaotik bir  ortama soktuğunun farkında mı,bilemeyiz ama bunların hepsini kendisi yarattı kendisi çıkartacak.

Ya istifa edecek, yada  yargıya hesap vererek uzlaşma yolunu seçecek, uzlaşmanın ve pazarlık payı olmayan  kriteri ise ,AB standartlarında bir demokrasi başka bir çıkış yolu yok.

İlk önce yapması gereken kendisi hakkında isnat edilen hırsızlık ve yolsuzluk suçlamalarından  aklanmadan sandık  sonucunun bir geçerliliği yok,Beşar Esed’de seçimle iktidara geldi eğer sandık diyorsanız.

Hiç kusura bakmasın ama Başbakan artık bir diktatör ruhuyla ve görüntüsüyle ülkeyi yönetmeye çalışıyor siyasi geleceği için.

Ölüleri yarıştırarak,toplumu bölerek, sayıları 20 milyonu bulan bir Alevi kitlesini  siyasi ikbaliniz için Alevileri meydanlarda yuhalatarak,koltuğunuzda huzur içerisinde oturamazsınız.

Artık Başbakan düşman yaratarak iktidarını korumanın yoluna girdi,bunu her diktatör ve darbeciler  yapar, Erdoğan’da bunu yapıyor.

Şili diktatörü faşist Pinochet’in  “benden habersiz yaprak kıpırdamaz” ve bizim askerlerin “bizden habersiz ot bitmez” şiarıyla hareket eder oldu.

Diktatörlerin,darbecilerin farklı sese ve  muhaliflerine karşı  ortak görüşü “biz bu ülkeyi sokakta bulmadık” sözünü artık  Başbakanda çok sevdi ve  bu söyleme ortak oldu.

Not:Demokrasi ve özgürlük için  mücadele veren tüm halkların ortak bayramı olan Nevroz bayramı kutlu olsun.

                                               

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums