Demokrasiyi kendine göre yontma sanatı olarak görenler?

  • 12.10.2013 00:00

 Ülkenin gündemi iki konuya kilitlenmiş vaziyette birisi Yargıtay’ın Balyoz davasından yargılanan darbeci generallere, verdiği cezalar ve birde Başbakanın 30 Eylül’de açıkladığı kendine göre demokratikleşme paketi üzerinden hummalı bir tartışma sürüyor medya ve siyaset cenahında..

Kuyu ve kurbağa hikayesini çok severim bilmeyenlere için anlatayım;kurbağa gök yüzünü kuyunun deliği kadar bilirmiş; bir gün kovayla dışarı çıkınca ucu bucağı görünmeyen gök yüzüyle karşılaşınca şaşırmış ve yerinde kalmış.

Nereye baktığınız çok önemli değil nerden baktığınız önemli bu değişmeyen bir düşüncenin algılamasıdır..

İnsan görmek istediğini göremedikçe hiçbir şey görmediğini söylermiş doğal olarak..

Eğer yeryüzünde bir demokrasiyle yönetilen ülkeler olmasa başta Başbakan ve onun yandaş medyasının tetikçi esnaf takımı topluma; AKP’ dünyanın ezberini bozan demokratik bir sistemle ülkeyi yönetiyor diyecekler.

Demokratikleşme paketini açıklamadan önce Erdoğan; ezberleri bozacak sürpriz kararlar çıkacak paketten dedi,beklentileri karşılamayan ve  kanadı kırık bir kuş çıktı.

Bunlardan bir tanesi Kürt sorunuyla ilgili diğeri ise Alevilerin taleplerinin ise pakette esamisi bile geçmedi.

Kürtlerin anadilini öğrenmesi için özel okulda öğrenecek,ana dili devlet vermeyecek.

Kürtlerin talep ettikleri ve karşı çıktıklarının hemen hemen hiç biri paketten çıkmadı.

Paketten sonra BDP-Kandil ve Öcalan AKP’yle köprüleri atacak gözüken birbirlerini tamamlayan çok sert açıklamalar yaptılar..

KCK Yürütme Konseyi İç ve dış kamuoyuna taleplerini bildiren üç başlık altında çözüm deklarasyonu  olarak yayınladılar:

Birincisi:”Kürtlerin varlığının,kimliğinin,Kürt kültürünün anayasal ve yasal güvenceye alınması,Kürt kimliğiyle düşünce ve örgütlenme özgürlüğünün tanınması.”

İkincisi:”Kürtlerin bir toplum olarak kabul edilmesinin gereği özyönetiminin,yani demokratik özerkliğinin kabulü.”

Üçüncüsü:”Her düzeyde anadilde eğitimin kabul edilmesi olarak” açıkladılar.

Paketten önce de sonra da Kürtler Güney Doğuda başta Diyarbakır,Hakkari,Şırnak,Van,Siirt ve Batman gibi illerde sokaklara dökülerek ”Öcalan’a özgürlük Kürtlere statü” diye binlerce insan haykırdı  ve bu eylemler kitlesel  olarak ta devam edeceğinin işaretleri bölgeden gelmeye başladı..

Yine sayıları 20 milyonla ifade edilen Alevilerin de sokaklara çıkacakları 3 Kasım 2013 tarihinde Kadıköy de bir miting yapacakları açıklamaları medyada haber olarak okuyoruz.

Toplumun bu kadar önemli bir kesimin memnun olmadığı hatta hayal kırıklığına uğrayan insanların tepkisini ve isyanını görmemezlikten gelen; yandaş medyanın tetikçi takımının “Demokratik Cumhuriyet Manifestosu” diyerek yazılara döşenmelerini nasıl yorumlamalıyız.

Bu yandaş medya da Taraf’tan ayrılıp tam bir görev adamına dönüşenleri artık bilmeyen yokta;ya buna Sabah gazetesinin kıdemli yazarlarından(her dönemin adamını saymıyorum o görevini yapıyor) birde Mahmut Övür ve Haşmet Babaoğlu’nun da bu kervana katılması beklenirdi ama bu kadarda olmaz denilecek düzeyde de yazılar yazılmaz ki;hem de isim isim liberaller diyerek kast etmeleri  çok düşündürücü geldi bana.

Demek ki herkesin bir beklentisi var, verilen göreve göre de maaşlarına zam yapılıyor ,prim veriliyor gibi gözüküyor.

Yazar geçinen bir insan sipariş üzerine ve iktidarın yanında yer alarak yazı yazılır mı?

Hiç mi görmüyorlar Erdoğan’ın basın üzerindeki baskısını v e AKP’yi eleştirdikleri için kovulan işe alınmayan,ekranlara çıkartılmayan  meslektaşlarının durumunu?

Balyoz davasına gelince..

Balyoz davasından yargılananların Yargıtay’dan gelen cezaların bizim dikkatimizi çeken verilen cezaların, hakimler tarafından  oy birliğiyle verilmesi bize tuhaf geldi.

Hiç mi burada şerh düşen farklı görüşte  olan bir hakim yok?

Alınan kararlar oy birliğiyle alınıyorsa orada yargının bağımsız ve tarafsız olmadığının işareti değil mi, bu?

Sanki mahkeme kararları değil de Milli Güvenlik Konseyinin(MGK) Kararları gibi!.

Karar Yargıtay’dan böyle çıkınca aklımıza Erdoğan’ın “Yargıya talimat verdim” sözünü hatırladık.

Gerçi Başbakan demokrasinin kuvvetler ayrılığı bizim önümüzde engel sözünü de unutmayalım.Demokrasinin kuvvetler ayrılığından birisi de yargı olması her türlü kuşkuyu içinde taşımıyor mu?

Bir başbakan böyle konuşursa elbette yargıdan çıkan her kararda  inandırıcı gelmez!.

Yasamanın ve yargının Erdoğan gibi bir başbakanın olduğu yerde yürütmenin baskısı altında olması her türlü endişeyi içinde taşıması kadar, doğal ne olabilir?

Eğer demokrasinin ne olduğunu bilmesek;mevcut süreci, dalkavuk AKP medyasının kadrolu, tetikçi esnaf takımı bize demokrasi diye yutturacaklar..

Toplumun sosyal hayatını din ve mezhep üzerinden format atmaya kalkıp zabdurap  altına almaya çalışan Erdoğan’ı da; özgürlük kahramanı olarak  gösteriyorlar; medyanın yüz karası yüzsüzler.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Resmi İlanlar

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums