Bu çağın devrimi bireysel özgürlükler ve değişim

  • 6.07.2013 00:00

 Aslında ben Başbakan Erdoğan’ın şu diline doladığı iftirayı,polis şiddetinden kaçarak gezi direnişçilerinin dolma bahçe camisine sığınanlar için,”camide içki içtiler” yaftalaması üzerine yazacaktım ve yazının başlığını da şöyle atacaktım ”yalanını alkışlattırabilirsin ama doğrulatamazsın” diye.Mısır ‘da askeri  darbe olunca gündem kaydı ve  ertelediğim yazıya geri dönebilir miyim, bilemiyorum çünkü; bizde gündem hava muhalefetinden daha tutarsız.

Neyse biz gündeme gelelim.

En kötü sivil yönetim en iyi askeri yönetimden iyidir.

Her devrim  içinde karşı devrimi barındırır,büyütür ve taşırmış..

Yalnız bu çağın devrimi sanayi toplumunun  devrimlerine benzemiyor;bu çağın devriminin çıkış referansı bireysel özgürlükler,kimlikler ve özel hayat daha önem veriyor,sınır da tanımıyor bu çağın devrimcileri;aklım var dünya vatandaşıyım,diyor.

Adına Arap baharı denilen hareketin öncülüğünü yapan Mısır’ın meşhur Tahrir meydanı şimdi seçimle iş başına gelmiş cumhurbaşkanı Mursi’ye karşı, “ordu destekli”  kitlesel eylemle yeni bir başlangıçla dünyanın gündemine oturdu.

Baştan şunu belirteyim amasız,fakatsız,lakinsiz her türlü askeri darbeye karşıyım ne amaçla yapılırsa yapılsın.Bunu şunun için söylüyorum askeri darbelere nasıl ortam hazırlandığı konuda ironi yapanlara bizde AKP’nin yandaş medyası ve gazeteci müsveddelerinden ,köşe kadılarından,tetikçilerden ve  karalamalarından geçilmiyor Gezi direnişinden sonra;Gezi Direnişine destek veren herkes darbeci oldu  onların gözünde.Onun için altını kalın çizgiyle çizelim de, gerçi değiştiremeyiz de, biz inandığımız yazalım da kimin ne düşündüğünü değiştirecek bir gücümüz yok, zaman her şeyin ilacı,Başbakanın cami de içki içtiler yalanı nasıl kendini vurduysa, darbeci yaftalamaları  da suratlarında patlayacak bir gün.

Mısır’ın sosyolojik ve geleneksel siyaseti üzerine birkaç cümleyle belirtelim askeri darbenin bir günde ortay çıkmadığının anlaşılması açısından.

Mısır’da 2,5 milyon insan mezarlıklarda yaşayarak hayata tutunmaya çalışıyor,işsizlikte yüzde 13 ve gittikçe de artıyor.Yoksulluk diz boyu tam bir sefalet var bir avuç elit dışında.

Mısır ordusu ülke ekonomisinin yüzde 30’nu elinde bulunduruyor ve bütün kamu kurumlarının ekonomisi başta olmak üzere yönetimini de Ordu belirliyor.Ve Mısır  ordusunun her yaptığını demokrasilerde olmayan  bir şeyi daha öğreniyoruz o da;mahkemeler ordunun her yaptığına, aldığı kararlarla  meşruiyet kazandırıyor,ordunun kabul etmediği her hareketi ve düşünceyi,eylemi suç sayıyor.

Daha kötüsü Mısır da bir hakim mısırda 500 ailenin gelir düzeyinde bir ekonomik güce sahip olduğu iddia ediliyor,bu iddiada çürütülmediğine göre,darbelerin gelenek haline geldiği toplumlarda;denetimin ve saydamlığın olmadığı ülkelerde,siyasiler değil de silahlı ve sivil bürokrasinin siyasete yön vermesi değişmiyor.

Mısır’da hala ilkel insanlık suçu sayılan bir uygulama devam ediyor, hem de  bu darbeyi yapan general de yapıyor, o da;”kadınların sünnet ettirilmesi,bekaret testi uygulaması” ve turizme karşı olan kişileri vali tayin etmesi ne kadar düşündürücü bir şey değil mi?

Bu manzaralar Mısır’ın demokratik yeryüzünden ne kadar uzak olduğunu gösteriyor.

Bir ülkede darbe olması için başta o ülke de ekonomi çok kötü olacak,kötü olması yetmez gelir dağılımı da  bozuk olacak;birde buna siyasi istikrarsızlık eklenince,artık ülkede bir kaos ortamı doğmuş ve toplum kurtarıcı aramaya başlar ,sokağın güvenliğini geçici olarak darbeciler sözde özgürlük isteyen darbeye hizmet eden güçlere verirler,akşam karanlığıyla insanlar evine çekilir, toplumda can ve mal güvenliği ortadan kalkar,ilk akşamdan sokaklar boşalır,sokaklarda in cin top oynar, medya da haberlerini silahlı ve sivil bürokratların açıklamaları üzerine manşet yapar,bu artık askeri darbenin ortamı hazır ve servise geçilecek demektir..Bundan sonra  hangi tarihte darbenin  yapılmasının toplantıları gündeme gelir,bizde, demedi mi 12 Eylül darbesinin içinde yer alan orgeneral Bedrettin Demirel,neden 12 Eylül denince, “ortamın olgunlaşmasını bekledik” diye.

Seçimle gelenlerin bunlara dikkat etmesi gerekir ama demokrasi geleneği olmayan ve demokrasiyi sadece sandık gören ve olayları ve sorunları çoğunluk üzerinden okuyup,çoğulculuğu yok sayan, bireyin özgürlüğünü ve azınlık haklarını tanımayan,din ve mezhep üzerinden soysala hayatı zapturapt altına almaya kalkışanlar bir yerde darbecilere de fırsat tanımış oluyorlar,Mısır da olduğu gibi.

Mısır da böyle olmadı mı; Mursi siyasi rakiplerinin görüşlerini önemsemedi ve ben çoğunluğun oyunu aldım, istediğimi yaparım,muhalefeti de devlet gücüyle etkisiz hale getirmeye kalkarsanız,bunun sonu kaçınılmaz darbelere çağrı yaptırır.

Muhalefetle diyalogu kesen ve konsensüs yollarını aramayanın,mutabakat arayışına girmeyen;çoğulculuğu  yok sayıp, çoğunluk benim arkamda dediğinizde,devlet aklını evrensel hukukla bağlamadığınızda, kendi bacağınıza kurşun sıkmış olursunuz.

Erken seçim için bir karar almış olsaydı Mursi, darbenin önünü kesebilir miydi;kesebilirdi bu demokrasilerde sık başvurulan demokratik bir yöntem çünkü!.

Demokrasilerde bireysel hakları ve azınlıkları yok saydığınızda; isterseniz toplumun yüzde yetmişinin veya seksenin oyunu alın,demokratik yeryüzü size meşruiyet kazandırmaz,bunu bilmelisiniz çünkü;kürselleşme bireyi ve kimlikleri  özgürleştiren bir çağ olduğunu hatırdan çıkartmıyor,çıkartana da bedelini ağır ödettiriyor.

Mısır’da olan darbe mi, devrim mi,diye de tartışılıyor açıkçası bu darbe ama Arap baharıyla başlamış devriminde bir devamı olduğunu da gözden uzak tutmalıyız.. Bu çağda askeri darbelerin uzun süre iktidarda  kalmalarının dönemi  kapanmıştır.

Neyin neden olduğunu görmek için detaylı bakmazsak çok büyük yanılgılara neden oluruz;askeri darbelerin nasıl geldiğini sonuçlarıyla değil de nedenleriyle irdeleyelim.Meraklısına not olarak söyleyeyim ukalalık gibi olmasın benim ”derin devletin kara kutusu” adlı üçüncü kitabıma  bakmalarını öneririm.

Tahrir meydanın da 30 milyon insanın dönüşümlü olarak toplandığı, 23 milyon insanın Mursi’in istifa etmesi için imza vermesi yabana atılacak bir şey olmadığı gibi,milyonları da darbeci,diye suçlayamayız.

Başbakan Erdoğan hatırlanırsa bir Mısır ziyaretinde basın açıklamasında ben devletin laik olmasını savunuyorum,bunu Mısırlı yetkililerle de paylaştım demişti;bu açıklaması içte ve dışta değişik olumlu veya olumsuz tepkiler almıştı.Bizce de doğru bir çıkıştı ama bunun adı  Erdoğan, belli olmaz onun son söylediğine bakacaksınız.

Bu çağın devrimleri sanayi toplumun devrimlerine benzemiyor,değişimi kavrayanlar çağa ayak uyduranlar yönetimde kalıyor,kavramayanlara ise yol veriyorlar, yol vermeyenlerin faturası da ağır oluyor.Turuncu devrimleri,Kafkaslarda ve balkanlarda ki ayaklanmaları hatırlayalım.

Mısır’da askeri darbe kalıcı olamaz,demokratik bir anayasa ve çoğunluğun iktidarının yanında çoğulcu bir demokrasiyle seküler bir hayat tarzını benimsemeyen yönetimlerin,siyasi ömürlerinin kısa olacağını bilmek için kahin olmaya gerek yok.

Orta Doğu ülkelerinde mevsim hiç değişmeyecek ve hep sıcak geçecek gibi gözüküyor.

Bu sıcağa kar dayanmaz ama eriyen kar suları kimleri nerelere sürükler orası da belirsiz.

Mısır’da olan halk ayaklanmalarından, askeri darbelerden ve Mursi yönetiminden,Türkiye’nin çıkartacağı çok ders var toplum olarak,başta da Başbakanın.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums