AB,saydamlık ve ülkelerin boy aynası demektir

  • 23.06.2013 00:00

 Gezi Parkı direnişiyle Türkiye AB ilişkileri  nerdeyse kopma noktasına geldi, Türkiye’yi çok zor günler bekliyor..Alman Başbakanı Merkel, AKP’ hükümetinin Gezi direnişine katılan göstericilere uyguladığı polis şiddetinin ve devlet terörünün yanında medya üzerindeki baskısının kabul edilemeyeceğini,Türkiye ile yeni bir imtiyazlı da olsa  ortaklığın mümkün olmadığını söylemesi,bütün hesapları alt üst etti,bizim içe dönük siyaset erbabı başbakanımız ve onun taraftarları küplere bindi.. Başbakanın atıp tutmalarını ve restleşmesini demokratik dünya kamuoyu ciddiye almazken; Başbakan,hamaset söylemleriyle taraftarlarına  gaz vererek meydanlara toplayıp, duygularını tatmin ediyor ama aklına ne kadar yatıyor söyledikleri?

Bir ülkenin büyüklüğünün kriteri  insan hak ve özgürlüklere verdiği değer;dış politikadaki saygınlığı ve ağırlığı belirler..

AB’yi küçümseyen bizim iktidar ekonomiyi önemseyip,demokratik hak ve özgürlüklerin AB’nin olmazsa olmazlarından olduğunun farkında değiller herhalde.

AB’liği dünyada üretilen 71 trilyonluk üretimin 17 trilyonunu üretiyor..

AB içerisinde Almanya kurucu beş ülkeden biri olduğu gibi; AB üyesi ülkelerinin içinde en zengini.Almanya’nın birliğe üye olmak istediği ülkeyi veto ettiği ülke o birliğe katılması imkansız gibi bir şey.Türkiye’nin AB ile müzakere etmesine yalnız Almanya değil, Hollanda’da karşı çıkıyor Türkiye’nin AB normlarına uygun hareket etmediği için.

İhracatının yüzde 65’ni AB ülkelerine satan, 3 milyonu Almanya da olmak üzere Avrupa da toplam 5 milyon vatandaşının yaşaması,20 milyar dolarlık turizm gelirinin yarısından fazlasının AB üyesi turistlerden olduğunu,hiç düşünmüyorlar mı?

Avrupa Birliği’nin 24 Haziran 2013 tarihinde yapacağı toplantıda Türkiye ile yeni bir başlık açılıp açılmayacağı  tartışılıyor..

Almanya ile Türkiye arasındaki kriz o kadar farklı bir sıkıntıya girdi ki,iki ülke büyük elçilerini çağırıp fırçalamaya kadar gitti amiyane tabirle.Yeni bir fasıl açılır mı, açılmaz mı ama açılması çok zor gözüküyor.Gezi Direnişindeki devlet terörü, demokratik bir Türkiye den ziyade bir polis devleti görüntüsü verdiği tüm dünyaya; Avrupa Parlamentosunun aldığı kararlar da, bu savımızı doğrular nitelikte.

Bizim Başbakan ve hükümetinin AB’den sorumlu bakanı öyle konuşmalar yapıyor ki, AB ve Alman Başbakanı hakkında; hakikaten hiç diplomasi diline yakışmayan,kendini olduğundan fazla gösteren,görgüsüz bir dil kullanıyor.

Hatırlanırsa dönemin Başbakanlarından Mesut Yılmaz AB’liğinin yolu Diyarbakır’dan geçer demişti;kıyamet kopardılar Kürt sorununu yok sayanlar ama gerçekle yüzleşmeye çağrıştıran bir tespitti Yılmaz’ın söyledikleri..Çünkü, AB’liği kendi içinde yaşanan  sorunlarını ve AB üyesi ülkelerle problemlerini çözmeyen aday ülkeleri birliğe katmıyor.Bizim Yunanistan ve Kıbrıs meselemiz,Ermeni konusu hep dış politikada karşımıza çıkan ve baş ağrısı veriyor,birde vaaz geçilmez Kürt sorunumuz,AB standartlarında bir demokrasiye geçemeyişimiz,işin  tuzu biberi oluyor görüşmelerin tıkanmasında.

AB’ye üye olan ülkeler egemenlik haklarını birliğe devrettiği gibi aynı zamanda bütçelerini de Bürüksel onaylayacak..Yani Bürükselin onaylamadığı bir bütçeyi hükümetlerin uygulama şansı yok,olmadığı gibi keyfi harcamalarda olmayacak ve bütün harcamalarınız kuruşuna kadar denetlenecek.21 kere kamu ihale kanunu değiştirip istediğinize kamu ihalesi verme lüksünüzde ortadan kalkacak.

Öyle, devleti ben yönetiyorum arkamda yüzde 50 oy var istediğimi yaparım,demokrasinin kuvvetler ayrılığı bizim ayak bağımız oluyor,yargıya talimat verdim,tek din,dindar nesil yetiştireceğim,kürtaj yasağı koymak,yüzde 10 gibi oy hırsızlığı yaptıran seçim barajını korumak,askeri faşist darbecileirn çıkarttığı yasalarla ülkeyi yönetmek,heykel yıktırmak,basın özgürlüğünü kendine göre düzenlemek,bütçeyi Sayıştay raporundan geçirmeden TBMM de onaylatma gibi,bir  saltanatı yaşatmazlar AB’liğine üye olduğunuzda.

Erdoğan neden AB’liğinden uzaklaşmaya çalıştığı belli olmuyor mu; işine geleni uygulayıp işine gelemeyeni içişlerimize müdahale diye,yukarıda da kısaca belirttik,keyfiyet yok AB müktesebatında.

AB’liğinin olmazsa olmazlarından birisi de muhalefeti yok sayan iktidarlar meşru sayılmaz,temel hak ve özgürlüklerin de pazarlık payı yoktur…Ve devlet nötr olmak zorunda;bütün dinlere ve toplumun her kesimine eşit mesafede durmak evrensel hukukun kuralıdır.

 Türkiye AB’liği üyesi olsaydı Diyanet İşler Başkanlığı (DİB) gibi laiklikle bağdaşmayan tek dine ve tek mezhebe hizmet veren Sünni iktidarların arka bahçesi olan;130 bin kişilik bir kadrosunu barındıran ve her yıl 10 bin kişilik bir kadro isteyen,11 bakanlığın bütçesini oluşturan,2013 bütçesinden 4 milyar 604 milyon 649 bin TL’nin ayrıldığı, bir dini kurumdan çok holdingi çağrıştıran;devlet protokolünde ilk onda yer alan, bir dini kurumu bünyesinde barındıramazdı..

AB üyesi bir ülke,Laikliği evrensel anlamda uygulayacak; devletle din işlerini birbirinden ayrılacak, dini kurumlar cemaate bırakmak zorunda..Erdoğan’ın il başkanlığı ve Belediye başkanlığı yaptığı partisi Refah Partisi(RP) AB standartlarında bir laikliği savunuyordu,partinin kapatılma gerekçelerinden birisi DİB’ lığını cemaatlere bırakmasını istemesidir ama Erdoğan iktidar olunca, bu kurumu iyice kutsallaştırdı ve DİB’ lığı  üzerinden  kadrolaşmaya gitmeye başladı.

 Başbakan son üç yıldır da bütün olayları ve sorunları hatta özgürlükleriş din ve mezhep üzerinden yorumluyor;Reyhanlı da bombalı saldırı da ölen 53 vatandaşımızı,bunlar benim şehit olan Sünni vatandaşlarım,demesi de bunu gösteriyor.

Türkiye AB üyesi olsaydı;yılda 1000 işçi iş kazarlında ölmez,AB üyesi ülkelerin 7 katı iş kazaları olmaz,dünyada olan  iş kazalarında ikinci sıraya demir atmaz,hangi parti iktidara gelirse gelsin sendikasızlaştırma yapamaz,gelir dağılımı bozuk 5 ülkeden biri gözükmez,günde 2 dolarla 12 milyon insan yoksulluğu yaşamaz,kayıt dışı ekonomi yüzde 48’lerde dolaşmaz,askeri darbelerin eseri OYAK gibi bir askeri holding KDV ödemezlik yapamaz,bankalarda mevcut mevduatın yüzde 46’sı 51 bin kişinin üstünde görünmez,devlet kendi savaş uçaklarıyla öldürdüğü 34 insanlarını yani Uludere’nin üstünü kapatamaz,17 bin 500 faili meçhul cinayeti görmemezlikten gelemez,Basın,düşünce ve gösteri özgürlüğü de;yeryüzünün demokratik kamuoyunda mizah konusu olamazdı.

Herhalde Başbakan ve onun dalkavuk medyasının ve tetikçi yazarlarının AB’ye neden köpürdüklerini,sıcak bakmadıklarını; Gezi direnişiyle halkın sokaklara dökülmesi,bu direnişin isyana dönüşmesi tüm çıplaklıyla  dünyaya ayna tutarak göstermiştir.

Erdoğan’ın neden AB’ye babalandığı  anlaşılmış olsa gerek.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums