Bayram dediğinin içinde din olur, hak aramanın bayramı mı olur!.

  • 4.05.2013 00:00

 AKP,iktidara doğru yürürken,ilkelerini de kamuoyuna açıklıyordu ve bu ilkelerinden biri üç “Y” si vardı;”yoksulluk,yolsuzluk,yasaklar” diye sıralıyordu ve iddialı olarak ta bunları ortadan kaldıracağız,diyorlardı. 

Bu üç ‘Y’ in  toplumda da çok büyük destek gördüğünü de söyleyelim,görmeseydi iktidar olur muydu?

İktidarının ilk üç yılında AKP’e AB yolunda çok hızlı devrim denilecek düzeyde adımlar attı AB’liğinden müzakere tarihinin alınmasını Ankara da Kızılay meydanında tur atarak bayram havasında kutladı.

Türkiye de AB standartlarından bir demokrasiyi vaat eder oldu.

Her şeyi tartışır olduk ama birden AKP devleti ele geçirdikçe makas değişikliğine girdi ve artık özgürlükleri Başbakan “din,mezhep ve çoğunluk” üzerinden  tanımlamaya başladı,zaman zaman da milliyetçiliğe soyunmalar,12 Eylül de idam edilen eski katil ülkücülerin yakınlarına yazdığı mektupları okuyarak ağlaması;2005 yılından sonra da AB’liğinden uzaklaşarak daha içe dönük popülist politikalara soyunurken;hakkını da teslim edelim ekonomi de mucize denilecekte olumlu bir zenginliği de yarattı.

AB’liğinin bazı ülkeleri ekonomik krize girince bizdeki düzelmeleri Erdoğan fırsat olarak görüp topluma,özgürlükçü bir yoldan çok ekonomik talepleri öne çıkarttı; toplumun demokrasi ortak bir talebi olmadığını bildiği için,demokrasi ve hukuk yenilen içilen bir şey değil;köylünün pazarda görüp de merak ettiği bir nesne hakkında bilgi almak için,satıcıya hemşerim bu sattığın mala davara yarar mı,diye sorması misali.

Başbakan ikinci iktidarında devleti tanıdıkça, demokratikleşme üzerinden vaatlerinden uzaklaşıp, askeri vesayet rejiminin zayıflamasıyla artık bana karşı askerler darbe yapamayacaklarına göre,siyaseten hayal ettiği bir sistem için kolları sıvadı ve hemen medyaya el atıp kendi medyasını oluşturduktan sonra,muhalif olan sivil güçleri etkisiz hale getirmeyi,muhalefetside bir demokrasiyi hedefine koydu.

Demokrasinin kuvvetler ayrılığının kendilerinin önünde ayak bağı olduğunu,demokrasi bir araçtır amaç değildir,demokrasiyi bit tramvaya benzetmeye başladı,demokrasinin sade seçim argümanın üzerinden seçimde kim çoğunluğu elde ettiyse;her şeyi de o belirlesin,anlamına gelen konuşmalar başlamaya başladı,başkanlık sistemini de böyle gündeme getirip,demokratik yeryüzünde benzeri olmayan Türk usulü  partisine bağlı,parlamentoyu fesh eden, yargı üyelerinin yarısından fazlasını atayan bir hukukun denetiminde olmayan bir sistemi savunur oldu.

Başkanlık sistemini tartıştırırken demokratikleşmeyi koz olarak kullanmaya başladı;ver başkanlığımı indireyim seçim barajını demeye başladı AKP’nin kurmayları.Erdoğan son iki yılda yapılacak üç seçimde;BDP’in yüzde 6 olan oyuna gözünü dikmiş gibi gözüküyor,BDP’lilere yakınlaşması da bunu göstermiyor mu?Kürt sözcüğünün telaffuz bile etmiyor bu izlenen politika oportinzm değil mi?

Böyle olunca da bizim Başbakanımız kendine göre de bir özgürlükler tanımlaması yapmaya başladı.

Bir yıl önce Newroz bayramını  kutlatmadı Diyarbakır da ve ortalığı savaş alanına  çevirirken  güvenlik güçleri, 1 Mayısı ise  Taksim meydanında bir şenlik içerisinde kutlanıyordu.

bir yıl sonra da Newrozu kutlattı Diyarbakır da, 1 Mayısı kutlatmadı;İstanbul da yaşayan 16 milyon insanı  neredeyse sokağa çıkma yasağı ilan etti ve tüm toplu taşıma araçlarını sefere çıkartmadı,vapurları ve metroyu çalıştırmadı.Tam bir diktatör zihniyetiyle İstanbul da bir sivil sıkıyönetim yaşattı  1 Mayıs 2013 Tarihinde.İstanbul sokakları tam bir savaş manzaraları andırıyordu ve hele polisin klişe olan sözle orantısız güç kullanması,ambülansların içine bile gaz sıkması savaşlarda bile olmayacak kadar merhametsiz bir gün yaşandı,bunu yerli ve yabancı dünya medyası dakikalarca verdi.Yeryüzüne  verilen bu fotoğrafı Başbakan kendisi beğenmiş midir acaba?

Başbakan bir şeye müsaade etmiyorsa talep ettiğiniz sizin yasal hakkınızda olsa bile,onu bir anda yasaklıyor veya vermiyor..Böylesi keyfi bir yönetim anlayışı olduğu gibi muhalefeti ve sivil itaatsizliği da hiç kabul etmiyor,her gözaltına alınanı daha mahkemeye çıkmadan ya terörist ya da yasa dışı bir örgüt yaftalamasını yapıyor.

Bunu sadece gösteri yapanlara değil,müvekkillerini savunan avukatlara da yapıyor AKP hükümeti;Başbakan Abdullah Öcalan’ın avukatlarının tutuklanması üzerine onlar avukat değil, terör örgütünün üyeleri,demedi mi? Ama Abdullah Öcalan ile kendilerinin görüşmelerini nereye koymalıyız hukuk açısından,bunu merak eden var mı?

Acaba Kutlu doğum haftası için Taksim meydanını talep etselerdi aynı yasağı ve şiddeti kullanır mıydı AKP hükümeti ve İstanbul emniyeti?

Başbakanın Barış süreci İstanbul’a kan, göz yaşı  ve devlet terörü olarak uygulandı.

Demokrasi mi,barış mı diyenlerin farkı da burada gözükmüyor  mu?

Başbakanın atadığı akil insanlarda bu gazdan,şiddetten ve yasaklardan nasibini aldı.

AKP’ üç ‘y’ den yasakları kaldırmadı ama kendine göre yaşam biçimi haline getirdi..yoksulluk devam ediyor;12 milyon insan günde 2 dolar ile geçinirken,bankalardaki mevduatın yüzde 46 ‘sı 51 bin kişinin olduğunu hiç görmüyor,28 Şubatta hazineden 50 milyar dolar 16 bin aile devleti soydu,diye açıklamalar yapıyorlar ama bunu da;MHP’yi köşeye sıkıştırma politikası olarak kullanıyor hiçbir  girişimde bulunmuyorlar.

Dervişin fikri neyse zikri de odur sözü her şeyi anlatmıyor mu?

Demokrasi/hukuk/barış gibi kavramlar inançlar üzerinden hayata geçirilemez,bunun bir tarihsel mücadele süreci ve ödenen bir bedeli vardır;tıpkı 1886 yılından günümüze kadar kutlanan 1 Mayıs gibi.

İçinde din geçmiyorsa Başbakan Erdoğan için o bayramın bir anlamı yok..

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums