AB ilerleme raporu,AKP'nin demokrasiye arkasını döndüğünü gösteriyor

  • 29.10.2012 00:00

 AB 2012 ilerleme raporunu derinlemesine bile gerek olmadan yüzeysel bir göz attığınızda,Ak Parti hükümetini demokrasiyi  içselleştiremediğini ve demokrasiyi kendisi için bir araç olarak gördüğüne rahatlıkla karar verirsiniz.

 

Başbakan Erdoğan AB den uzaklaştıkça rengini de,niyetini de açıkça günden güne iyice belirtiyor;dindar bir demokrat gibi değil de, dinci bir siyasete ağırlık verdiğini görüyoruz son iki yıldır.

AB ilerleme raporu  1998 yılından beri Türkiye ye düzenli sunuyor bu raporu;son ilerleme raporundan,sosyal ve siyasal yaşamımızı etkileyen ve darbelerin hukukunu savunan Ak Partiye uyarılardan birkaç seçme:

S.9: “Yüzde on seçim barajı ile temsilde adaletin tesisi mümkün değil”,

S.10: “Sayın Erdoğan’ın Tunceli-Dersim 1937-38 olaylarına ilişkin çıkışı çok yerindedir ama nedense aynı berraklık Uludere için gözlemlenmemektedir”,

S.13: “Çift başlı yargı, yani askeri yargının varlığı demokrasi ve hukuk devleti için bir sorundur”,

S.14: “Yargı erki Anayasa’nın 90.maddesinde 2004 senesinde yapılmış olan değişiklik yokmuş gibi davranmaktadır. Temel hak ve özgürlükler ilişkin uluslar arası sözleşmelerin hükümlerinin kanunlarla çelişmesi halinde, uluslar arası sözleşmelerin üstünlüğünü göz ardı etmektedir”,

S.17: “Siyasi partilerin seçim kampanyaları yeterince denetlenememektedir”,

S.17: “Deniz Feneri davası yargı bağımsızlığına gölge düşürmektedir”,

S.18: “Son bir senede AİHM,Türkiye’yi  Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin hükümlerine aykırı davrandığı için 160 davada mahkum etmiştir”,

S.20: “Geçmişinde işkence nedeniyle mahkumiyeti bulunan bir polis İstanbul’da çok önemli bir göreve getirilmiştir”,

S.22: “2800 üniversite öğrencisi genç örgüt üyeliği nedeniyle gözaltında bulunmaktadır”,

S.24: “Heybeliada Ruhban okulu, olumlu açıklamalara rağmen,hala açılamamıştır”,

S.31: “Kürt açılımı çok olumlu idi ama sürdürülememiştir.”

Bu raporun neyine itiraz ediyor Ak Parti hükümet ve neden bu rapora muhalefet partileri,demokrasiden yana güçler ve sivil toplum örgütleri sahiplenmiyor insanın aklı almıyor.

İşte somut bir örnek daha yorumsuz:

Türkiye’den 2006 yılında 2328 olan AİHM’e başvuru, 2010’da 5 bin 821,2011’de 8 bin 702’ye çıktı.

Fransa da ise 2011 yılında AİHM başvuru dava sayısı ise 100 kadar.

Türkiye’den AİHM’ e baş vurulan davaların kabulü halinde; yüzde 95 Türkiye’yi tazminat ödemeye mahkum ediyor..Bu da Türkiye de yargının bağımsız olmadığının bir kanıtı değil mi?

Şu soru kamuoyundan çok sorulur;Ak Parti neden iktidarının ilk beş yılında  AB’ye Türkiye’nin üyeliği için canhıraş mücadele verdi de,şimdi uzaklaşıyor?

Ak partini şimdi geldiği yerle değerlendirdiğimiz de şu ortaya çıkıyor;Ak Parti iktidarının önünde engel olan askerlerin engel olduğunda AB’ye yakınlaşmış, özellikle de Ergenekon davasıyla  darbeci generallerin tutuklanmasından sonra,AB’den iyice uzaklaşmaya başladığını görüyoruz..

Bu  Ak Partinin ve Başbakan’ın demokrasi konusunda ve AB ile özdeşleşmiş Kopenhag kriterlerine samimi bakmadığının da kanıtıdır..

Türkiye AB’den müzakere tarihi aldığında Ankara da saati durdurup ve Kızılay da otobüs üzerinde tur attıklarını da unutmuş değiliz.

Başbakan artık Türkiye de askeri bir darbenin olmayacağı kanısına vardıkça;28 Şubat’ın rövanşını alarak dinci bir Kemalizm’i devreye sokmuş ve tüm özgürlükleri bir demokrasi paketi içinde  değil de,din üzerinden tanımlamaya başlamıştır.

Erdoğan AB bizi bölmeye çalışıyor,diyerek Kürt sorununu yok sayıp,milliyetçi bir damara sarılırken,din ve mezhep üstünden politikalarını sürdürdüğünü gözlemliyoruz.

Türkiye AB ile müzakerelerini sürdürmüş olsa idi;Başbakan dindar bir nesil yetiştirmeden bahsedemez,kürtaj yasağını gündeme getiremez,,seçmeli kuran dersini müfret ada koyamaz,tek dinden bahsetmeye cesaret edemez ve Diyanet İşler Başkanlığını bu kadar öne çıkartamazdı..AB  müktesebatı ve kuralları buna izin vermezdi bunu Erdoğan da adı gibi biliyor.

Sağlık bakanlığının bütçesi Diyanet İşler başkanlığının bütçesinin yarısı kadar da olmaz,tek dinden,mezhepten,ırktan da s öz edemezdi.Erdoğan Van’da TOKİ’nin konutlarını teslim ederken söylediği söz bunu da doğruluyor:”Vanlılara biz sizi Müslüman olduğunuz için seviyoruz” yani Kürt olduğunuz için değil anlamında.

AB den uzaklaşarak aklına göre İslam ülkelerine  lider olacak bir havaya girerek; Orta doğunun lider ülkesi olacaktı ama yağmurdan kaçarken doluya tutuldu,Suriye iç savaşı bütün hesabını altüst etti,uluslar arası izolasyona tabi tutuldu ve tek başına kaldı Başbakan.Kürt sorunu da kar topu gibi büyüyerek önüne dikilmeye başladı.

Partisinin eski Dışişleri Bakanlığı yapmış,emekli büyük elçi  Yaşar Yakış isim vermeden bir televizyon kanalında Erdoğan’ın Orta doğuda lider olmasının mümkün olmadığını buna ne Mısır ne de İran yol vermeyeceğini,İran’ın 3 bin 500 yıllık bir devlet geleneğinin görünmez bir derinliği olduğuna dikkat çekerek,Türkiye’yi çok zor günlerin beklediğini söylüyordu dış politikayı yorumlarken..

Aklına göre Erdoğan son partisinin kurultayına tüm İslam ülkelerini davet ederek içe dönük Sünni ve dinci bir mesaj vermeye çalıştı ama uluslararası topluluktan destek görmediği gibi, çok ta tepki gördü ve boyunun ölçüsünü de aldı..Suriye konusunda istediği desteği İslam ülkelerinden de göremedi.,

AB’den uzaklaşmanın bedelini Suriye deki iç savaşla daha da ağır ödeyeceğimizin işretleri sınırlarımızda kendini gösteriyor, Suriye ile savaşa her an girecek gibi ordu teyakkuzda bekliyor.

Kendini deve aynasında görenler, uluslararası aynanın karşısında cüce kalırlar.

Kendi ülkesinin içinde iç savaşı bitiremeyen, sorunlarını çözemeyen, demokrasiyi yaşam biçimi seçmeyen, başka ülkelere çare olamadığı gibi, barış elçisi de olamaz.

Özel hayata müdahale ederek, Alevilerin ve Kürtlerin sorunlarını çözmeden, Başbakan uluslar arası bir destek göremez. Başbakan içinde hukuk ve muhalefetin olmadığı, basını susturan,oy çokluğuna tekabül eden bir demokrasi arıyor..Ama böyle bir demokrasi yok..

Temel hak ve özgürlükleri Başbakan; din,mezhep ve ırk üzerinden yorumluyor,evrensel hukuk ve demokrasiyle değil..

Sayın Başbakan: “kavgalı eve ne misafirliğe giderler ne de kız verirler!..”

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums