- 4.01.2014 00:00
CHP’nin özellikle İstanbul ve Ankara büyükşehir belediyeleri için duyurduğu adayların Sol kesim tarafından eleştirildiği gözlemlenmekte. 2009 seçimlerinde MHP Ankara adayı olan Mansur Yavaş’ın ve İstanbul sermayesi ile yakın ilişkiler kurmasından ve Sağ gruplara gönderdiği sıcak mesajlardan dolayı Mustafa Sarıgül’ün aday gösterilmesi CHP’nin eleştirilmesine yol açmıştı.
Sol Belediyecilik neyi hedefler diye sorabiliriz. Sol’un mevcut sistem içerisindeki kent belediyeciliğinde referans noktasının, merkezine toplumsal ihtiyaçları ve kentsel zorunlulukları alan bir yaklaşımolduğuanlaşılabilir.Kentin rant alanı olarak görüldüğü bir yönetim anlayışına kesinlikle karşı çıkan, yenilik ve yatırımlarla birlikte ortaya çıkması beklenen rantın denetimini ve vergilendirilmesini amaçlayan bir yaklaşımı öngörülür.
· Sol’un, kentin kaynaklarının yine kentte yaşayan halka aktarıldığı, özellikle ucuz ulaşım, ısınma, barınma ve temizlik hizmetlerinin sağlandığı, kentte yeşilin talanının engellenmesine ek olarak yeni yeşil alanlar kazandırmanın hedeflendiği bir belediyecilik talebi olduğunu anlıyoruz.
· Kent içerisindeki trafik çözümünün tamamıyla toplu ulaşımın odak alınarak çözülmesi ve kent içerisinde trafik yoğunluğunu arttıracak yapıların olabildiğince kent dışarısına çıkarılması (rant odaklı desteklenmiş büyük alışveriş merkezleri gibi) hedeflenmektedir.
· Sendikalaşmanındestekleneceği ve kent yönetiminin, kentteki diğer organlarla (sendikalar, dernekler, yerel oluşumlar, üniversiteler gibi) birlikte üstlenileceği ve şehrin sorunlarına birlikte çözüm üretmeyi amaçlayan, kısacası merkezi kent yönetimi anlayışınıolabildiğince çevreye yayan bir zihinden bahsediyoruz.
· Sol belediyeciliğin tiyatro, sergi, kongre ya da bale salonları gibi örneklenebilecek kültür ve sanat alanlarını fiziki ve maddi olarak desteklemesi ayrıca alt gelir grubundaki insanların da bu alanlara ulaşımını ve faaliyetlere katılımını belediye imkanlarıyla tahsis ve teşvik edilmesi talep edilir
· Kentin içerisinde halkın sağlıklı, taze ve ucuz bir biçimde gıda ürünlerine erişiminisağlamakdiğer bir önemli konudur. Örneğin halk pazarları gibi halkın gıda ve diğer ihtiyaçlarını daha ucuza temin edecekleri, aynı zamanda yerel üreticinin merkezdeki sermayeye karşıdesteklenebileceği alanlara belediye imkanlarının ulaştırılmasıdüşünülür.
· Belediyelerdeki taşeronişçiliğin önlenmesi ve işçilerin insani ve hukuki standartlarının temini de Sol belediyeler için olmazsa olmaz denebilecek bir husustur.
· Solun en temel eleştirilerinden biri kentin sermaye sürecine bir kaynak alanı olarak anlaşılması ve kente dair ne varsa onu meta ya da meta olmaya aday unsur olarak görülmesidir.
· Kentin sermayenin dönüşüm sürecine kaynak olduğu ölçüde insanı unuttuğutartışılır. Kenti piyasalaştıran ya da kenti, ‘’piyasanın makina dairesi’’ olarak gören bir anlayışladeğil, kamu kaynaklarını kent yönetimi vasıtasıyla kamuya aktarmayı hedefleyen bir zihne sahiptir. Ayrıca halkı müşteri olarak gören bir zihni tümüyle reddeder ve kaynakların olabildiğince adaletli dağıtımını hedefler.
Bahsettiğimiz bu Sol anlayıştan yola çıkarak Mansur Yavaş’ın 2009 vaatlerine bakalım istiyorum.
Ankara’ya yer altı ve yer üstü raylı ulaşım formülleri vadeden Mansur Yavaş, Ankara’nın arsenikli olduğu iddia edilen sularının arıtılarak içilebilir su kaynağınaçevrileceğininsözünü vermiş. Elmadağ’a rüzgar türbinleri ve güneş enerjisi istasyonları kurularak yenilenebilir enerji ile Ankaralıların enerji kaynaklarına yenilenebilir çözümler üretmeyi hedeflemiş. Teknoloji platformlarına sahip üniversitelere ev sahipliği yapmak için belediye imkanlarını teşvikolanağı olarak sunacağınısöylemiş. Kültür ve sağlık kenti adıyla kültür ve sağlık kampüsleri ve bilim müzesi kuracağınıanlatmış. Ayrıca sanayi bölgelerini yenileyeceğini ve zamanın ihtiyaçlarına uygun hale getirilmesi gerektiğinibelirtmiş. Sorunlu olarak görülebilecek vaadi ise Mamak Toplu Konut Çözümü diyebiliriz, keza toplu konut odaklı bir kentsel dönüşümün ekonomik, sosyolojik ve çevresel tarumara yol açtığı hepimizin malumu.
Mustafa Sarıgül henüz vaatlerini anlatmış değil ancak İstanbul’da toplu ulaşımı odak alacağı son konuşmalarındananlaşılıyor diyebiliriz. Ayrıca sermaye ile ilişkilerinin de CHP programıyla çakışmadığını da anlayabiliyoruz nitekim ileride CHP’nin sosyal belediyecilik programıyla çelişip çelişmeyeceğini de göreceğiz.
Ne Mansur Yavaş’ın ne de Sarıgül’ün Sol belediyecilik anlayışına referansla planlamalar yaptığını iddia ediyorum ancak sosyal demokrat olma şiarıyla oy isteyen CHP’nin, bu adayların ikisi ile de yapısal bir çelişki durumunda olmadığını anlamalıyız. Kabul etmemiz gereken bir diğer husus ise popülist değil realist çözümleri odak alan sol belediyecilik ile toplumun sorunlarının çözümünü hedeflediğini söyleyen sosyal demokrat bir partinin yollarının birden fazla kesişeceğidir.
Yerel seçimlerde yüklenici güç, adayın tanınmışlığı ve vizyonudur. CHP’nin, vizyon vadeden ve halka belediyeci olarak tanıtacağı adaylar yerine bir ölçüde vizyonunu kanıtlamış ve halkın tanıdığı adaylar seçmesi akılcıdır.
Yorum Yap